Benim bir tek amacım var. Milliyetçi Hareket Partisi nasıl iktidar olur? Bir oy nasıl fazla alırız? Bir milletvekili nasıl fazla çıkarırız? Bütün arayışım bunadır. Yoksa, mazide hiçbir zaman bizimle olmamış 3-5 kişi yüzünden ve bazı başka partilerdeki makamlar yüzünden hiçbir zaman ben davasını, partisini satacak adam değilim.
- Henüz kategori yok.
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
-
Hoffenheim-RB Leipzig Karşılaşması: 'Unbeliebtico' İdd…08.11.2025
-
Yorgun Borussia Dortmund'a Karşı HSV: Fikstür Avantajı…08.11.2025
-
Kastamonu'da Kayıp Anne ve Oğul İçin Kapsamlı Arama: A…08.11.2025
-
Kocaelispor - Galatasaray Rekabetinde Sarı-Kırmızılıla…08.11.2025
-
Kompany Liderliğindeki Bayern, Union Berlin Deplasmanı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Cumhuriyet iktidarı sınırlamak demektir ve her kim 'sınırsız iktidar' vaaz ediyorsa, bir cumhuriyet düşmanı ve yıkıcısıdır.
Ne AKP, ne de AKP’liler tedavülde kalabilecek. Şimdiden onların da başına Endülüs Emevî idarecilerinin başına ne geldiyse geldi.
Bu büyük devleti idare eden benim; her ne yaparsam, yapılmış olarak kalır, zira bütün kudret benim elimdedir; memuriyetleri ben veririm, eyaletleri ben tevzi ederim; verdiğim verilmiş, reddettiğim reddedilmiştir. Büyük padişah bir şey ihsan etmek istediği yahut ihsan ettiği zaman bile eğer ben onun kararını tasdik etmeyecek olursam, gayr-i vaki gibi kalır; çünkü her şey; harb, sulh, servet, kuvvet benim elimdedir. Yaptığım her şey yerine getirilir. İstersem bir at uşağını paşa yaparım. Hoşuma giden herhangi bir kişiye, padişahımın araştırmasına bile gerek kalmadan ülkeler ve krallıklar verebilirim. Benim kabul etmediğim bir şeyi isterse, buyruğu yerine getirilmez. Tersine padişahın kabul etmeyip, benim istediğim şey hemen uygulanır. Barış ve savaş hep benim bileceğim şeylerdir. İmparatorluk hazinesi benim kontrolümdedir. Hünkâr benden daha şatafatlı giyinemez. Bütün harcamalarımı padişah karşıladığı için, servetim olduğu gibi durmaktadır. Krallıkları, ülkeleri, hazineleri bana bıraktığı için her istediğimi yapabilirim...
Bütün devrimlerde, eski rejimler devrilir devrilmez hizipler arasında iktidar mücadeleleri başlar. Bu mücadeleler hep halkın gözünden uzakta sürdülür ve doğal olarak giderler de halkın cebinden karşılanır.
Bir gün, İslam'la kandırılmışların yığınsal desteğini alacak asıl sinsi hırsız tayfası başa geçerse şaşmayın!
Devlet dediğin şey, birtakım küçük insanların kendilerini olduklarından daha güçlü veya önemli göstermek için kurdukları bir düzenek değil mi? Düşünürsen, hepsi bu.
Biz ne zaman devlet kurma, taht sevdasına-savaşına düşmüşüz? Bunu ne İmamlarımız, ne de müçtehitlerimiz yapmıştır. Elimizdeki tahtı da Muaviye'ye şartlı vermiştik ki, kan dökülmesin, fitne çıkmasın, Allah'ın kitabı ve Resul’ün sünneti üzerine hükmetsin, O da hem Kuran'ı, hem Sünneti ayaklar altına aldı. O gün bugündür de siz devletsiniz.
Roma ve Antik Yunan yalnızca birer semboldür. Bütün tarihleri şu büyük gerçeğin teyididir: Bir halkta siyasi iktidar arzusu ne kadar az ise kültürel yaşam biçimleri o kadar zengindir; siyasi iktidar ve bu iktidar için yapılan mücadeleler ne kadar güçlü ise, kişisel ve toplumsal kültürün düzeyi ve doğal yaratıcı, her türlü derin duyarlılık kısaca insana has olan her şey o kadar zayıftır.
Her türden siyasi iktidar, varlığını sürdürmesi için belirli bir insan köleliği biçimini gerektirir.
İslam ile bir diyalog fikri anlamsız gibi geliyor bana. On sekizinci yüzyılda filozoflar ile Vatikan arasında diyalog yoktu ve İslam dünyasının mollaları ile demokratik Batı arasında diyalog olmayacaktır. On sekizinci yüzyılda Vatikan, kendi en uygun çıkarlarını düşünüyordu ve mollalar da kendi en uygun çıkarlarını düşünüyorlar. Katolik hiyerarşi nasıl kendi iktidar konumunu terk etmek istemiyorsa, mollalar da kendi iktidar konumlarını terk etmek istemiyorlar.
İktidar, iktidara düşkün olmayan ve iktidardan gelecek yararlara ihtiyacı bulunmayanlara verilmelidir.
Hafta sonu ayıptır söylemesi Bursa'ya gittik. Uludağ'a çıktık. Ondan sonra şeye gittik hızlı feribot İDO. İDO da iktidarın İDO'su ya bir tek iktidar yanlısı Kanal 24 yayınlanıyor, bir tek. Onu da punduna getirmişler kardeşim yani böyle bir şey yok. Kanal 24 yayınlanıyor bir tek. TRT olsa ona da razıyız. Onu da kılıfına uydurmuşlar. TRT dersin ki herkesin seyredebileceği hani ne Kanal D ne bilmem ne hani major kanallar da değil çok seyredilen kanallar insan der ki yani çok seyredilen kanalları. Yok kardeşim anca iktidarın partisinin hangi şeyiyse, kanalıysa o.
Bir hükümdar gaddar, zalim, cimri ve yalan söylüyor olabilir fakat aynı zamanda bunları yaparken insanlara merhametli, cömert ve sözünün eriymiş gibi görünmelidir ve iktidar daima kötü yanlarını başkalarına yıkmalı iyi olanları kendisine ait gibi göstermelidir.
Kötü yönetimler kötü oldukları için, iyilerse kısa ömürlü oldukları için kusurludur.