Bence, böylesi bir açılımın başarıya ulaşması için, Türkiye'nin Kürt milliyetçilerini PKK'dan ayırmanın bir yolunu bulmasında gerekiyor. Bunun için de DTP ile ilişkiler geliştirilmeli. Bazı DTP üyeleri PKK ile yakından ilişkiliyken, bazıları değil. Türkiye devleti, PKK dışındaki Kürt örgütlerin var olabilecekleri bir alan yaratmalı. 1993 ile bugünün farkı belki de burada yatıyor. Şimdi PKK dışında bir Kürt örgütünün çıkma olasılığı daha güçlü.

Benzer Sözler

Tarih boyunca kimse Kürtleri istemedi. Türkiye’de, Suriye’de, İran’da, Irak’ta sorunları var. Kolonyal gerekçelerle cetvelle parçalandılar. Ben bugün Osmanlıvari bir çözümü tek çıkar yol olarak görüyorum. Biliyorsunuz umutsuzca yeni bir model arayışındayım. Acaba çok kültürlü bir yapı için Osmanlı modeli bugün işe yarar mı diye sorguluyorum.

Yine Milliyet gazetesindeki bir Fikret 'Don Juan' Bila haberine göre devlet dağdan inen PKK liderlerine üçüncü bir ülkeye gidip yaşama imkanını da verecekmiş. Düşünsenize; yıllarca dağda keyif hayatı süreceğim, dağa kaldırıp seks kölem haline getirdiğim Rojin ile yaşayacağım, karı dırdırından sıkıldığım zaman da şehre inip birkaç yayın yönetmenini temizleyeceğim. (Ertuğrul Özkök, İsmail Küçükkaya ve Sedat Ergin'in yaşam acıları çoktan bitmiş olacaktı).

Cemil Çiçek duruyor, duruyor ‘Bunlar sünnetsizdir, bunlar şöyledir' diyerek kafaları bulandırmaya, meseleyi başka yerlere çekmeye çalışıyor. Cemil Çiçek'e göre; bu halkın dil, kültür, inanç sorunu yok, mesele birkaç PKK'linin sünnet sorunu. Eğer sorun buysa sen de çok meraklıysan seni ‘hükûmet sünnetçisi' yapalım, Kandil'e gönderelim git bu sorunu çöz.

Kürt sorunu bir eşitsizlik sorunudur. Kimlik inkârıyla ortaya çıkan bir sorundur. CHP zihniyetinin yaratmak istediği bir sorundur. AKP iktidarı döneminde bu sorun ne ölçüde var? 1 Kürt halkının varlığı inkâr edilmiyor. 2 dili inkâr edilmiyor. Üniversitede Kürt dilini öğretecek öğretmenler yetiştiriliyor bugün. Kürt halkının haklı taleplerine baktığımızda anadil sorunu dışında hangi sorunu bırakmışız? Biz Kürt sorununu çözdüğümüz için PKK'nın hiddetine ve şiddetine maruz kalıyoruz.

Devlet bütün bir halka terörist muamelesi yapıyor. Ama şuna şahidim, Kürtler kesinlikle şiddet istemiyor. (...) Demokratikleşme adımları atılmazsa, Türkiye'yi PKK'dan çok büyük tehlikeler bekliyor. Türkiye, PKK'nın ve diğer Kürt örgütlerinin aysbergin görünen yüzü olduğunu bilmeli. Çok ciddi, ağır bir Kürt sorunu var Türkiye'de. PKK'yı çözsen bile Kürt sorunu çözülmez. Yarın PKK'dan yüz kat daha radikal, daha güçlü, daha kitlesel başka hareketler çıkar. Bu kesin.

Kürt sorununun anası ne, diye soranlara net bir cevabım var benim. Kürt milliyetçiliği. Bu kavramı açınca karşısına mutlaka Türk milliyetçiliğini de oturtmak gerekiyor. Ancak çoğu aydının iddia ettiği gibi Kürt milliyetçiliği Türk milliyetçiliğinin sonucu değil. Belki karşıtı olabilir. Kürt milliyetçiliği modernitenin sonucu. Yani Türk milliyetçiliği olmasa da modernite tüm unsurlarıyla bölgeye ulaştığında Kürt milliyetçiliği doğacaktı. Türk milliyetçiliği olsa da olmasa da kendine bir “öteki” yaratıp varlığını sürdürecekti. Türk milliyetçiliğini bakıp büyütenin kim olduğunu biliyoruz; devlet. Peki, Kürt milliyetçiliğini bakıp büyüten kim; tabii ki PKK.

PKK patentli bu önerileri uzlaşmacı yaklaşım olarak nitelendiren TÜSİAD'ın Başkanı, kurumunun bu yeni misyonunu bu sözlerle ortaya koymuştur. Bizim TÜSİAD'a öneri ve tavsiyemiz; eğer PKK'nın siyasi hedeflerini benimsiyorlarsa, bunları siyasi bir program haline getirerek, halkın önüne çıkmalarıdır. TÜSİAD'ın partileşme konusunda maddi kaynak sıkıntısı çekmeyeceği de açıktır. Bu bakımdan, siyasi platforma çıkmak; demokrasiye katkı adı altında, sütre gerisinden, siyasi fetva vermek kolaycılığından çok daha dürüst bir yol olacaktır.

Paşa Hazretleri 'dağda bir tek gerilla kalmayıncaya kadar dağları temizleyeceğim' demiş. Aferin. Almış bir görev yerine getirecek tabii. Dağların boş kaldığı dönemlerde sorun çözülmüş mü? Niye çözülememiş? Çünkü sorun dağlarda değil. Sorun, kentte, toplumda, bizim aramızda. Çözülmedikçe, o dağlar yine dolar. Gençler 'spor olsun' diye çıkmıyor dağlara, canları pahasına çıkıyorlar.

Öcalan o günlerde Mahir Çayan'ın kitaplarını ve yazılarını okur ve çevresindekilere, "Mahir Çayan ve Deniz Gezmiş'in gerilla yöntemlerini birleştirmek gerektiğini" söylerdi. Aradan yıllar geçecek, PKK'nın Almanya'da yayımlanan "Berxwedan" adlı gazetesinde, PKK'nın Çayan'ın liderliğindeki THKP-C örgütünün devamı olduğu ileri sürülecekti.

Liste
Yükleniyor…