Ben ezenleri ezerim Ben soyanları soyarım, Silahım ve bileğim yoksulların emrindedir. ''Yıkılmayan Adam'' derler adıma.
- Henüz kategori yok.
-
9 Kasım Günlük Burç Yorumları: Gezegenlerin Etkisiyle …09.11.2025
-
TOKİ Yüzyılın Konut Projesi Başvuruları Başladı: E-Dev…09.11.2025
-
İrem Derici ve Melih Kunukçu Aşkında Son Perde: Ayrılı…09.11.2025
-
Aynadaki Yabancı 6. Bölüm: Gerçekler Açığa Çıkıyor, Te…09.11.2025
-
Portekiz Ligi: Santa Clara, Sporting Karşısında Erken …09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Haftanın Eleme Heyecanı: 7 Kasım…09.11.2025
-
8 Kasım 2025 Çılgın Sayısal Loto Sonuçları Belli Oldu:…09.11.2025
-
Ben Leman'da Gerilim Dorukta: Kaybolan Çocuklar İçin U…09.11.2025
-
Parma - Milan Maçı Ne Zaman, Hangi Kanalda? İşte Serie…09.11.2025
-
Hertha Berlin'in Genç Yıldızı Kennet Eichhorn Avrupa D…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Savaşımız, Çarların, ruhani reislerin ve eşkıyaların milletimizden gaspettikleri haklarını iade için sonuna kadar devam edecektir...
O gün 300 Rus askeri öldürdük. 3 helikopter düşürdüm. Onlar bize saldırdıklarında ilk olarak hastahaneleri, doğum evlerini, petrol kuyularını vuruyorlardı. Biz zorunlu olduğumuz için hastahaneye girdik. Onlar burada gelip yaşlıları çoluk çocuğu öldürürlerken dünya neredeydi? Onlara niye terörist demediler? Bugün insanların bana terörist demeleri umurumda değil. Benim ne yaptığımı Allah biliyor. Ben halkım için savaşıyorum. İnsanların ne düşündükleri umurumda değil.
Bizden durmamızı isteyen dünyaya gülüyor ve diyoruz ki: Bu güne kadar bizim için, sizi dinlememizi gerektirecek ne yaptınız?
Bir kişiye yapılan haksızlığı her insan yüreğinde ve bilincinde duymalıdır bütün ağırlığınca.. Bu sorumluluk bilinci kurulmamışsa, her yeni haksızlık “ kader “ gibi benimsenir bütün toplumda. Oysa, ne yoksulluk, ne de haksızlık “ kader “ değildir. Yoksulluğun ve haksızlığın nedenleri vardır. Bunları birer birer saptayıp, toplum önünde haykırmak gerekir.
Eşitlik için yıllardır soruyoruz Kara Panterler'le sorduk, Vatandaşlık Hakları Hareketi'yle sorduk, hep sorduk, şimdi o soran insanlar ya ölü ya da hapiste. Peki şimdi ne yapacağımızı sanıyorlar, soracak mıyız?
Hırsızlara en ağır cezaları verecek yerde, toplumun bütün bireylerine yaşama olanaklarını sağlasanız ve kimse yaşamı pahasına çalmak zorunda kalmasa daha iyi olmaz mı?
Öyle yasalar çıkarın ki köyleri, çiftlikleri yıkan beyler ya hepsini yeniden yapmak, ya da toprağı yeniden çiftlik kuracak insanlara bırakmak zorunda kalsınlar. Zenginlerin cimri bencilliğini frenleyin. Sömürme, tekel kurma hakkını alın ellerinden. Aylak insan bırakmayın memleketinizde. Tarımı büyük ölçüde geliştirin. Yün işlikleri ve daha başka üretim kolları yaratın. Yoksulluk yüzünden bugüne dek hırsızlık, serserilik, ya da uşaklık eden, aşağı yukarı aynı kaderi paylaşan bir sürü insan oralara gidip yararlı bir çalışma yoluna girsin.
Dünyayı tek başıma kurtaramayacağımı gayet iyi biliyorum. Ancak haksızlığa karşı hep ön saflarda olacağım.
Çağdaşlık, uğruna verilen kavgaya katılmayı da içine alır. Sömürülen, ezilen ve horlanan kişiler için daha güzel bir dünya, daha yaşanır bir düzen yaratmanın yolu buradan geçiyor çünkü.
Katledilen çocukların Uludere Devlet Hastanesi koridorlarında ve odalarında battaniyelere sarılmış mazot kokan cenazelerine tek tek baktım. Çok sayıda cenazenin yerde yan yana dizildiği boş bir hastane odasında birkaç dakika cenazelerle baş başa kaldım. Battaniyeye sarılı ölü çocuklar sanki bana şunları söylediler ve sanki ben gerçekten onları duydum. Dediler ki, “Bizi öldürdüler başkan, geç kaldınız. Biz hep yoksulduk, hep çalışıyorduk. Vatanımızın tel örgülerle bölünmüş iki parçası arasında ticaret için gidip gelmekti tek suçumuz. Vatanımız paramparça, şimdi de biz paramparçayız. Geç kaldınız başkan, geç kaldınız başkan. Biz her zaman yoksulduk, hep öldürülüyorduk. Bak bu sorunları çözemediniz, yine ölen biz olduk. Hoş geldin ama geç kaldınız başkan, geç…” Belki inanmayacaksınız, ama ben bu sözleri duydum. Mahcubiyetle, derin bir kederle Roboskili kardeşlerimin başında ağladım. Bunun hesabını sormak için de bundan sonra katledilmememiz için de elimden gelenin fazlasını yapma sözünü orada o çocuklara verdim.
Korkmuyorum, korkmuyoruz; hırsızlar, yolsuzluk yapanlar, rüşvet alıp verenler, yalancılar, riyakarlar, hukuku çiğneyenler korksun!
Ben iki yaşında babasız kaldım. Bütün çocukluğum ve gençliğim korkunç bir hastalığa ve fakirliğe karşı mücadele içinde geçti. Kimsesiz, sıhhatsiz, parasız ve talihsiz kaldım. Orta sekizden yukarı okul görmedim. Hastalık, cehalet ve sefalet ejderleriyle boğuştum.
İnsanlarda tek sıcak kanun, üzümden şarap yapmaları, kömürden ateş yapmaları, öpücüklerden insan yapmalarıdır. İnsanlarda tek zorlu kanun, savaşlara, yoksulluğa karşı kendilerini ayakta tutmaları, ölüme karşı yaşamalarıdır. İnsanlarda tek güzel kanun, suyu ışık yapmaları, düşü gerçek yapmaları, düşmanı kardeş yapmalarıdır. Hep var olan kanunlardır bunlar, bir çocukcağzın tâ yüreğinden başlar, yayılır, genişler, uzar gider tâ akla kadar.