Ben derimi ki: Oryantalizm'i bir muhakeme üslubu olarak incelemeksizin, Avrupa kültürüne Aydınlanma Çağı sonrasında Doğu'yu politik, sosyolojik, askeri, ideolojik, bilimsel ve fikri bakımdan yönetmek ve hatta üretmek imkanı yoktur.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Hem Batılıyız, hem de Doğulu. Aristoteles ’i okurken İbn Rüşd ’ü de ihmal etmesek, her şey kolaylaşacak.
İnsan sormadan edemiyor: İyi de, mademki, sömürgeci Batılıların bütün değerlerini, yaşama biçimlerini, iyice içini boşaltarak tepe tepe tükettiğimiz kültürlerini benimseyecek idiysek biz o İstiklal Savaşı’nı niçin ve kime karşı verdik peki?
Geleneksel hayvanat bahçeleri, on dokuzuncu yüzyılın sömürgeci emperyalizminin ürünüdür.
19. yüzyılın ilk yarısından itibaren Belçikalı, Hollandalı, İspanyol, Amerikalı, Fransız, İngiliz ve Alman misyoner ve oryantalistler önemli çalışmalara imza attılar, nadide kültür varlıklarımızı Avrupa'ya götürdüler.
Bireysel olarak insanlarında "güçsüzlük" kültürü olan toplumların alt gruplarında güçsüzlük duygusunda ortaklığın yarattığı coşkuyla çocuksu bir "güçlülük" duygusu oluşur.
ABD olmaksızın Batı, Avrasya kara parçasının ucunda, küçük ve önemsiz bir yarımada üzerinde dünya nüfusunun küçük ve gerileme halindeki bir parçası haline gelir.
Gücü eline geçirenlerin vahşi ve diktatör tavırları cehaletten mi ileri gelir? Eğitim ve kültür insanı medenileştirir mi? Öyle olsa bir opera, resim ve mimari meraklısı olan Hitler bu kadar vahşi olabilir miydi? Her biri en azından hukuk fakültesi mezunu olan ABD başkanları dünyayı kan revan içinde bırakırlar mıydı?
Avrupalılar, medeniyetlerinin onlara sağladığı tüm silah ve icatlarla daha zayıf halkları soymak ve köleliştirmek işine giriştiler.
Cezayir’deki sömürgeciliğin yıkılışında, çarşafın çok somut olarak algılanan bir tarihi, bir dinamizmi vardır. Bağımsızlık mücadelesinde çarşaf direniş mekanizmasıdır ve toplum içindeki kuvvetli değerini muhafaza eder.
Sömürgecisine itiraz edemeyen hep kardeşine düşman kesilir ve gücünü ona göstermeye çalışır.
Satır aralarında Avrupa'nın sömürgeci ruhunun hala Avrupa'da kol gezdiğini üzüntüyle görüyorum
Aşkın en iyi tarifi Binbir Gece Masalları'nda yapılmıştır ve aşk daha çok 'Doğulu' bir kavramdır.
Almanlar ve İspanyollar kendilerini izah ederken bir kulak verin; kulağınızda hep aynı nakaratı çınlatacaklardır: trajik, trajik... Uğradıkları musibetleri veya duraklamalarını size anlatma tarzları, uç verme biçimleridir bu... Balkanlar'a doğru dönün; yerli yersiz şunu işitirsiniz: kader, kader... Kökenlerine çok yakın olan halkların, etkisiz hüzünlerini kamufle etme yolu. Mağara adamlarının ketumiyeti...
19. yüzyılın başındaki Yunan isyanı aslında Yunan isyanı mıdır; yoksa Avrupa’nın sömürgeci devletlerinin zayıflayan Osmanlıya karşı Yunan sopasını kullanma stratejileri mi? Avrupa medeniyetine antik çağdan kök bulmak, böylece bir Yunan hayranlığı oluşturmak, bunun üzerinden Mora isyanını körüklemek ve ortodoks bir unsuru Osmanlı’dan ayırmak esaslı bir strateji. Esasında katolikliğe karşı Osmanlı o zamana kadar ortodoksluğun yegâne hamisi. Meseleye Rusya’nın karışması, ortodoks bir hami ihtiyacını tatminle ilgili olmalı.
Kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmeyen, edilemeyen bir kelime.