Ben çırılçıplak bir insan olarak dünyaya gelmiştim. Sonradan bana bir takım elbiseler giydirmeye çalıştılar. Alevi, Sünni, Türk, Kürt, Laz, Çerkez. Ben bütün bu elbiseleri yırttım. İnsanlık elbisesi giydim. İnsanlık elbisesinin yanına Türkmen olduğumdan dolayı Türk elbisesi giyindim. Aslımı inkâr edemezdim.

Benzer Sözler

Coğrafyayla kimlik edinilmez. Mesela Fransa memleketin adıdır. Hiç kimseye Fransa'dan türeme bir isim verilmez. Bizim adımızın da Türkiye'den mülhem olması şart değil. Türkiye bir memleketin adıdır. "Türklerin ülkesi" demektir. Eskiden Türkmen de denildiği için Anadolu'ya "Türkmenya", "Turkia" veya "Türkmeniya" diye 12. asrın İtalyanları ad koymuştur. Bu coğrafyadaki etnik grupların kendi kimliklerini, dillerini, kültürlerini yaşatmak haklarıdır. Tabii bunu yapmak için de bilhassa onların münevverlerinin çok gayretli ve çalışkan olmaları gerekir. Önemli olan bu değil. Mühim mesele herkes kendi kimliğine sahip olur, kendi adını söyler, kendi dilini öğrenir, kendi kültürüne sahip olmaya çalışır. Fakat siz kalkıp da bu yüzden öbürünün kimliğini kaldırmasını isteyemezsiniz. Bu gülünç olur, mantık dışıdır bir kere.

Roma ve Antik Yunan yalnızca birer semboldür. Bütün tarihleri şu büyük gerçeğin teyididir: Bir halkta siyasi iktidar arzusu ne kadar az ise kültürel yaşam biçimleri o kadar zengindir; siyasi iktidar ve bu iktidar için yapılan mücadeleler ne kadar güçlü ise, kişisel ve toplumsal kültürün düzeyi ve doğal yaratıcı, her türlü derin duyarlılık kısaca insana has olan her şey o kadar zayıftır.

Türk asillerin asilidir. Yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüksek soyluluk ona, tabiatın hediyesidir. Sadelik içinde balagatı, zarif bir durgunluk içinde duygulu bir hayatiyeti ve parıltılı bir hayat içinde kibar bir hakikat hissettiren tek varlık Türklerdir. Şark hülya ve efsaneler alemidir. Türk, o rengarenk alemin gözüdür, dilidir, ışığıdır ve yaşayan gerçeğidir.

Dil, din, kimlik ve kültür siyasetin dışında olmalıdır. Bunlar bireyin ve toplumların kutsal haklarıdır. Ama Kürtçe ile ilgili bu kutsal hak gözetilmedi. Kürtçe okulda, kamu hayatında ve medyada yasaklandı. Yasaklandığı için de Kürtçe konuşmak bile sanki siyasi bir davranışmış gibi gösterildi.

Kendimize ait şeyleri bilmezdik. Yabancı şarkıcıların hayatından haberimiz vardı ama bir Türk bestekarından haberimiz yoktu. Ben kendi kültürümle tasavvuf vesilesiyle tanıştım. Bir değişim oldu. İngilizce şarkılar yazardım ve ilk olarak 'Güllerin İçinden' şarkısını Türkçe olarak yazdım. Ben tesadüf diye bir şeye inanmıyorum. 5 milyonluk şehirde bir tanıdıkla karşılaşmak tesadüf olabilir mi? Muhakkak onun bir sebebi var. Burada olmamızın da bir sebebi var.

Kendinizi Hint ya da Müslüman ya da bir Hıristiyan ya da başkaca birisi olarak adlandırdığınızda şiddete düşüyorsunuz. Neden bunun bir şiddet olduğunu görebiliyor musun? Çünkü bu şekilde kendini, insanlığın kalan kısmından ayrı tanımlıyorsun. Kendini inanç ile, ulus ile, gelenek ile ayırdığında, bu ayrım şiddeti doğuruyor. Öyleyse şiddeti anlamayı arzu eden bir kişi herhangi bir ülkeye, herhangi bir dine, herhangi bir politik partiye ya da bir grupsal sisteme ait değildir; o kişi insanlığın tümünü anlamanın peşindedir.

Liste
Yükleniyor…