Benzer Sözler

Bizler de şehitlerimizin aziz hatırasına layık olma gayreti içerisinde, şanlı bayrağımızın dalgalanması ve devletimizin payidar olması için var gücümüzle çalışacağız. Tarih boyunca vatanımızı ve milletimizi muhafaza uğruna kahramanca şehadet mertebesine ulaşan aziz şehitlerimizi rahmetle ve minnetle yad ediyorum.

Çanakkale şehitliğinde gördüğüm manzara şuydu. Şehit olanlar arasında 55 yaşında, 30 yaşında, 20 yaşında, 18 yaşında, 15 yaşında ve 10 yaşında da insanlar var. O insanlar bu ülke için canlarını vermişler. Biz bu ülkede yaşıyorsak o insanlar sayesinde yaşıyoruz. O yüzden bu ülkeye borçlu hissediyorum kendimi.

Ülkemiz, bu vatan pek çok Seyit Onbaşılar çıkardı ama o edindiği üstün güçle, maneviyattan aldığı, o iklimden aldığı güçle o mermiyi topa sürdü ve en büyük fedakarlığı gerçekleştirdi. Bu köyde yaşadı. Seyit Onbaşı burada yatıyor. Biz de mezarının başında hep beraber dualarla yad ettik.

Zaferleri ve mazisi insanlık tarihinde başlayan kahraman Türk ordusu, Mehmetçik, tarih yolculuğuna altın sayfalarla bir zafer, bir destan daha yazmıştır ve Çanakkale geçilememiştir. Bugün gelecek nesiller için canlarını feda eden o büyük kahramanların aziz hatıraları bizlere emanettir. Onlara bizler için, bugünler için inandıkları kutsalların tehlikeye düştüklerini hissettikleri için canlarını seve seve ortaya koymuşlardır. Onları anlayan ve onları idrak eden torunları olarak, onların hatıralarını her daim canlı tutmak, onları hatırlatmak hepimizin görevi, borcudur. Çünkü unutmak, kaybetmektir. Unutmak, eksilmektir. Biz onları hatırlayarak bugünü dünle besleyeceğiz.

Aşkın şehîdiyem sanemâ silme kanımı
Kan yutup ölmüşem yine kan ile yu beni
(Ey güzel, ben senin aşkının şehidiyim, kanımı silme; kan yutarak ölmüş âşığını, yine kan ile yıka)

-Osmanlı’ya atıfta bulunarak- sıkacaksın boğazını. Bir sıkımlık canı var. Göreceksiniz, donanmamızın Çanakkaleyi geçip Marmaray’a girdiği haberi bile yeterli... Padişah, sarayında ne yapacağını şaşırır, iki mermi ile çatısını başına yıkarım. İstanbul’un bir ucundan bir ucuna bir çıra gibi yanacağı korkusu, onların akıllarının başlarından uçup gitmesi için kafi.

Katledilen çocukların Uludere Devlet Hastanesi koridorlarında ve odalarında battaniyelere sarılmış mazot kokan cenazelerine tek tek baktım. Çok sayıda cenazenin yerde yan yana dizildiği boş bir hastane odasında birkaç dakika cenazelerle baş başa kaldım. Battaniyeye sarılı ölü çocuklar sanki bana şunları söylediler ve sanki ben gerçekten onları duydum. Dediler ki, “Bizi öldürdüler başkan, geç kaldınız. Biz hep yoksulduk, hep çalışıyorduk. Vatanımızın tel örgülerle bölünmüş iki parçası arasında ticaret için gidip gelmekti tek suçumuz. Vatanımız paramparça, şimdi de biz paramparçayız. Geç kaldınız başkan, geç kaldınız başkan. Biz her zaman yoksulduk, hep öldürülüyorduk. Bak bu sorunları çözemediniz, yine ölen biz olduk. Hoş geldin ama geç kaldınız başkan, geç…” Belki inanmayacaksınız, ama ben bu sözleri duydum. Mahcubiyetle, derin bir kederle Roboskili kardeşlerimin başında ağladım. Bunun hesabını sormak için de bundan sonra katledilmememiz için de elimden gelenin fazlasını yapma sözünü orada o çocuklara verdim.

Ölüleri düşünüyorum. Halkımızın özgürlüğü ve ekmeği için umutsuzca çabaladığı yıllarda kurban etmek zorunda kaldığı o milyonlarca ölüyü. Hepsinin üstünde de ölülerin içinde tek birini düşünüyorum: Nasyonal Sosyalist Reich'ının kurucusu Adolf Hitler'i. Sadakatleri hiç sarsılmamış olan milyonlarca insanla şu anda kendimi bir olmuş hissetmekteyim. İnsanca yaşamayı hak ettikleri halde ölüme mahkûm edildikleri için ölen insanları ve bunların başında da Mareşal Göring ile diğer Nürnberg kurbanlarını düşünüyorum. Burada toplanmış olan sizlerin, Hareket liderlerinin saflarınızda çok boşluklar var. Burada olmayanlardan bir kısmı savunmaları için kendilerine verilen bir bölgeyi kahramanca savunurken öldüler, bir kısmı da kendi elleriyle ve yine diğer bir kısmı da adalet kisvesi altında öldürüldüler. Bunlar arasında tüm halkımızca çok iyi tanınan ve gerek savaşta gerekse barışta millet için sadakatle çalışmış insanlar vardır. Savaşın son günlerinde ve bitiminden hemen sonra kendi hayatlarına son verenleri düşüyorum. Kocaları ile birlikte kendilerini öldürmeleri önlenemeyen kadınların temsilcisi olarak burada Führer'in karısının adını anmak isterim. Kocasının kaderini beş çocuğu ile birlikte paylaşan Bayan Goebbels'i düşünüyorum. Analar kendilerini öldürürken, açlıktan ölmelerine katlanamadıkları çocuklarını da götürmüşlerdir bu dünyadan...

Bu topraklar kolay vatan olmadı. Ecdadımız bu toprakları kanıyla, canıyla vatan yaptı. Çanakkale'de, Sakarya'da her köy, her kağnı ve her minare cepheye koşmuştu. İşte biz o köylerin çocuklarıyız. O minarelerin müminleriyiz. Bu yüzden siz şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış bu vatana hepimiz aynı ihlasla, aynı şuurla sahip çıkacağız. Birliğimizi, kardeşliğimizi bozmaya çalışanlara asla fırsat vermeyeceğiz.

Liste
Yükleniyor…