(Bayezid-i Bistami, Allah'a niyaz etti) Sana nasıl ulaşılır? (Kendisine şöyle hitap edildi) Nefsini bırakıp, öyle gel!
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
(Bayezid) Noksanlıklardan arınmışım (Subhanım!) (dediğinde, müritleri) Neden böyle söyledin? (dediler. Bunun üzerine o, onlara) Niçin bana şeriatın gerektirdiği cezayı icra etmediniz? Benden böyle bir lafız geldiğinde derhal her biriniz elinize bir tür silah alıp şer'i ahkamı yerine getirin (dedi. Yine kendisine cezbe galip gelip) Subhan -noksanlıklardan arınmış- zatım ne büyüktür! (sözü hasıl olduğunda müritleri derhal kimisi hançerle kimisi kılıçla ona saldırdılar ancak onu kesemediler. Kendisi tekrar cezbeden uyanınca) Yine o sözü söylediniz (dediklerinde) Peki siz ne yaptınız? (dedi. Onlar) Türlü silahlarla vurduk, ama hiç tesir etmedi (dediler. Bunun üzerine Bayezid elbisesini açtı, baktılar ki vücuduna hiçbiri iz yapmamış. Bunun ardından Bayezid) Bana bir iğne verin (dedi. İğneyi vücuduna batırdı ve derhal kan saçıldı. Bunun üzerine müridlerine dedi ki) Bayezid budur ki bir iğnenin zahmetine tahammül edemez; o 'Noksan sıfatlardan arınmışım' diyen Bayezid değildi (dedi. Bundan sonra dedi) Allah-u Teala talibin gönlüne nazar eder, o gönlü kendi marifetine mahal kılar, dilini onun tercümesi kılar, talibe marifet hasıl olur, marifetullahtan tahsil ettiyse dili söyler. Şöyle ki, Musa -aleyhisselam- "Nihayet oraya varınca, bereketli yerdeki vadinin sağ kıyısından, ağaç tarafından şöyle bir ses geldi: Ey Musa, yüzünü dön ve korkma, çünkü sen emniyette olanlardansın!" (Kasas, 30) Hitabı ağaçtan geldi; bir yaban ağacından bunun olması caizdir, vakidir, şecere-i insaniden neden vaki olmasın?! (dedi)
Doksan dokuz şeyhe yetiştim, her birine hizmet ettim, ama Cafer-i Sadık'a yetişmesem ahir imansız giderdim.
Hak Teala'nın katında gerçek mümin, bir yaratılmışın ondan incinmediği ve bir yaratılmışın incinmesini istemeyendir.
Sufizm mi, tasavvuf da diyebiliriz, eninde-sonunda akıldan çıkmak'tır. Sürekli vecid ya da nöbet halidir.
Egolar konusunda bir anlam karmaşası var. Elbette sanatçıların egoları yüksektir. Değerlendirilmesi gereken nokta; hangi alanda egolarının yüksek olduğudur. Sanatçıların eserleri ve eylemleri geniş kitlelere hitap eder. Her sanatçı bunu arzular da... Ama ben, yapılan işin kameralarla aşk yaşamak için araç olarak kullanılmasının, sanatçılık egosuyla ilgisi olmadığını düşünüyorum. Ve üzülerek söylüyorum; meslektaşlarım bunu yapıyor. Asli işlerini kendilerini sürekli ekranlarda görme adına sislerin arasına itiyorlar. Bu nedenle müzik sektöründe işler kötüye gidiyor.
Yol, boşluktur. Kişi kendisini ortadan kaldırdığı zaman bir boşluk oluşur. Bir insan ‘Ben’ dediği sürece kendi yolundaki bir taştır. Kendini ortadan kaldırdığı zaman ise ‘yol’dur, ‘boşluk’tur. Herkesin aradığı ‘gerçek-kendi’dir, yani tanrı. Sahte benlik (ego) ortadan kalktığında insanın olabileceklerinin sonu yoktur.
Kadın tuzak değil Allah Teâlâ'nın kuludur. Fakat Erkek eğer gözlerine sahip çıkmazsa kadın onun için tuzak olur.
Tarikatlar yozlaştı. Ortada tasavvuf falan yok. "Ehl-i Sünnet ve'l-Şatafat" var. 'Bir lokma bir hırka', sufilik de bize kaldı.
İki iş arasında mütereddit kaldığın zaman nefse daha ağır gelenini tercih et. Zira nefse haktan gayrısı ağır gelmez.
Nefsinden razı olmayan bir cahille arkadaşlık yapman, nefsinden razı olan bir âlimle arkadaşlık yapmandan daha hayırlıdır.