Benzer Sözler

Ben ne (çoğunluk böyle istediği için) örtünmenin kayıtsız şartsız serbest olmasını savunan türden "demokrat"lardanım, ne de örtünmenin kadın-erkek eşitliğine aykırı olduğu iddiasıyla kayıtsız şartsız yasaklanmasını isteyen "laikçiler"i tasvip ediyorum. Başörtüsü yasağının üniversite öğrencilerine uygulanmasına karşı olduğum gibi, Parlamento'daki halk temsilcilerine ve kamu binalarında kamu hizmetinden yararlananlara uygulanmasını da onaylamıyorum. Ama laik, yani inançlar arasında ayrım yapmayan devleti temsil eden kamu görevlilerinin, kamu hizmeti verenlerin dini simgeler taşımalarının laiklikle bağdaşmadığına inanıyorum.

Başörtüsü, milletimizin olduğu gibi bizim de büyük önem verdiğimiz bir konudur. Başörtüsü sorununu gündemimizden çıkarmamız kesinlikle söz konusu değildir. Bu sorunu hep gündemde tutacağız. Biz buna bir insan hakları meselesi olarak bakıyoruz. Bu çerçevede diğer insan hakları sorunlarında olduğu gibi başörtüsü konusunda da hukuk devleti tatbikatına aykırı uygulamaların ortadan kaldırılması konusunda üzerimize düşen her şeyi yapacağız.

Demokrasi nedir? Yürütmeyle ilgilidir. Yürütmeyi ve yasamayı hızlandırıyorsan, diktattörlük, yavaş işletiyorsan demokrasidir. Fastfood gibi yasa çıkararak demokrasi olmaz. Karakollardaki yangın talimatnamesini değiştirmek yasa çıkartmaktan daha zordur. Son derece edilgen, hedonist, geleceği hiçbir biçimde düşünemeyen, sadece gününü yaşayan ve hiçbir özgürlük kavramı olmayan bir toplum yarattık.

Türk ilericiliğinin bete noire'ı Hamid, aşırı vesveseli, her türlü özgürlükten korkan, ancak imparatorluğu yaşatabilmek için büyük reformlar yapılmasına inanmış ve bunları başlatmış bir Osmanlı prensi idi. İmparatorluğun artık Batı'da kalamayacağını görebilecek kadar realist idi ve doğu'ya kaydırmak istiyordu, bu amaçla, Şii imasından çekindiği için soyadını 'Afgani' olarak değiştiren İrani Cemalettin ile Panislamizme sarılıyordu.

Kemal Paşa zamanında birtakım pratikler vardı, Kemalizm’in adı yoktu. 1950’li yılların ortasında, çok büyük vaatlerle gelen Menderes ciddi bir aydın muhalefetiyle karşılaştı. Buna çare olarak Said-i Nursî’yi çıkarttı, bir de Kürtler’e göz kırpmak için Şeyh Sait’in torununu milletvekili yaptı. Aydın muhalefeti, öğrenci muhalefeti de bir kenarda olan İsmet Paşa’yı öne çıkarttı. Paşa o zamana kadar Kemalist değildi, zaten kimse Kemalist değildi. Kemalizm olsa, Atatürk’ün yasası çıkartılmazdı. Kemalizm kodifiye edildi. Nedir? Bir: büyük devletlerden uzak olacaksın. İki: büyük sermayeden uzak olacaksın. Üç: dinle mesafeli olacaksın. Bugün bunun üçü de yoktur. Dolayısıyla 28 Şubat’ı Kemalizm’e dönüş olarak görmek bilim dışıdır.

Hürriyet de, mutlak tanımı imkansız sözcük ve kavramlar arasında ve belki de başında yer alıyor; taşın hem özgür ve hem de esir olduğunu söylemek mümkündür ve bu hürriyetin anlatılmasındaki zorluğa işaret etmektedir. Hareket, istek veya alışkanlığını kaybetmiş katman veya sınıfları, hareket etmedikleri için özgürlükten yoksun sayabilir miyiz; bu nedenle, özgürlüğün bir hareket durumu ve sadece hareket durumu değil, aynı zamanda sınırlarda ve sınırları zorlayan hareket hali olduğunu kabul etmek mecburiyetindeyiz. Dolayısıyla, bir yanıyla öznede hareket isteği ve diğer yanıyla, sınırla çatışma hali yoksa, özgürlüğün varlığını söylemek, sözcüğün olumsuz anlamında, metafiziktir.

Twitter'da kafama göre yazar, kafama göre silerim. Hayatımda profesyonel desteğe hiç ihtiyacım olmadı. Düşüncelerimi yazmak konusunda yeterince profesyonelim. Yazdığımı yayına verdikten 5 dakika sonra sildiğim de olur; maksat gönüller coşsun. Yazdığımı yayına verdikten sonra hiç silmediğim de olur; maksat gönüller doysun.

Türkiye, tok esirlerin veya aç hürlerin diyarı değil, hür ve tok insanların diyarı olmalıdır. İnsanlara ekmek vermek için hürriyetlerini ellerinden alan rejimleri reddediyoruz. Aynı şekilde ekmekten yoksun insanlara biçimsel hürriyetler tanımanın yetersizliğine inanıyoruz.

Hâlâ bu dakikada bile, bir milyondan ziyade masum Türk'ün, Küçük Asya ovalarında ve yaylalarında, evsiz ve ekmeksiz, serseri gibi dolaştıklarını da hatırlatmak isterim. Efendiler, çok ıstırap çektik, çok kan akıttık, bütün medeni milletler gibi hürriyet ve istiklal istiyoruz.

Evvela özür dilerim. Ben 78 yaşında bir insanım. 20,5 ay cezaevinde hapis yattım. FETÖ'nün tehdit olduğunu ilk kez Genelkurmay tespit etmişti. Gülen örgütünün kaynaklarının 5 milyar lira olduğunu tespit ettik. Gülen Amerika'dan bana mektup yazdı. 'Burada biz yapmış olduğumuz görev nedeniyle okulları siz alın, biz masumuz' demeye çalıştı. Biz yalnız bırakıldık. Genelkurmay Başkanımız bizi yalnız bıraktı. İsmail Hakkı Karadayı Paşa cezaevine gelirse, 'Biz hizmet edelim, tabakları biz yıkayalım' diyen arkadaşlarımız vardı. Meclis Soruşturma Komisyonu'nda ifade verdikten sonra biz yalnız bırakıldığımızı anladık.

Beş on budalayla birlikte özgürlük, akıl, bilim, memleket gerçekleri diye suda havan dövüp durduk. Ne kadar hata ettiğimizi anlamaya başlıyorum. Birkaç cafcaflı tefsir ve 'dinimiz neden elden gitti' sorusuna ilericileri batıran cevaplar vermek, elimizi öpmek için koşanların kuyruğunu caddelere taşıyacaktı. Bizden sonrakiler bu hataya düşmemelidir.

Liste
Yükleniyor…