Benzer Sözler

Dünya barışı Orta Doğu barışından geçmektedir. Orta Doğu'da akan kan durmadıkça dünyaya da barış gelmeyecektir. Kudüs ve Mescid-i Aksa çevresindeki 'Yahudileştirme' operasyonlarını hız kesmeden sürdüren İsrail'in esas amacı zamanla oradaki Müslüman ve Hristiyan toplumu bölgeden tecrit etmek, uzaklaştırmaktır. Bu bir Yahudileştirme projesidir. Tarih, halkları sokaktayken hala sessiz kalan Arap liderlerini kara sayfalarına yazacaktır. İsrail askeri operasyonlarını derhal durdurmalı, başta Şeyh Cerrah Mahallesi olmak üzere işgale, yeni yerleşim alanları açılmasına son vermelidir. Evleri elinden alınan Filistinlilerin evleri geri iade edilmeli, Mescid-i Aksa girişlerine konulan barikatlar kaldırılmalıdır. İnanç ve ibadet hürriyetine getirilen kısıtlama ve yasaklara derhal son verilmelidir. Filistin halkının topraklarındaki her türlü işgal, ilhak, haksızlık ve adaletsizlikler son bulmalı, fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya yönelik eylemleri engellenmelidir.

Geleceğe bakarken, Orta Doğu'daki bu şiddet döngüsüne artık son vermeliyiz. İsraillilerin ve Filistinlilerin yan yana; iki devletli bir çözümde eşit ölçüde özgürlük ve onurla, iki halkın kendi devletlerinde yaşayabilecekleri çözümü sürdürme kararlılığımızı her zamankinden daha fazla korumamız gerekiyor.

Burası acı çekmiş, savaş görmüş, savaş gören o nesillerin acılarını hala unutmadığı, çok önemli çatışmalara ve soykırımlara sahne olmuş bir bölge. Burada kalıcı barış ve istikrar için Avrupa-Atlantik kurumlarının şemsiyesi şart. Çok güçlü bir NATO üyesi olarak, Türkiye'nin de stratejik hedefi AB. Biz aslında Balkanların en büyük ülkesi olarak diyoruz ki; Balkanlarda ve bütün Avrupa'da kalıcı barışı ve dostluğu, ekonomik güçlenmeyi sağlamak için Türkiye ile bütün Balkanlar, AB üyesi olmalıdır. Balkanların ve Karadağ'ın AB üyeliğini bu sebeple istiyoruz. Biz, Karadağ'ın AB üyesi olmasını, en fazla Karadağ ve Balkanlar için istiyoruz.

Güç savaşlarında Orta Doğu, dünyanın geleceğini belirleme konusunda son derece önemli bir pozisyona gelmiştir. Böyle bir ortamda hiç kimse kalkıp uluslararası hukuk, BM kararları, AB hukuku, Avrupa Konseyi hukuku, AİHM kararları üzerinden birtakım sorunların çözülebileceğini ya da birtakım yaklaşımların geliştirilebileceğini söylemesin. Siz ülke olarak güçlü olmadıktan sonra, siz bağımsızlık konusunda tavizsiz olmadıktan sonra, siz ekonomik, askeri ve siyasi olarak kendi iradenizi ortaya koymadıktan sonra bu uluslararası güç savaşları içerisinde ezilmeye mahkum olursunuz.

Hamas, 7 Ekim'de bu alçak terörist saldırıyı gerçekleştirdi çünkü İsraillilerin ve Filistinlilerin barış içinde yan yana yaşamasından korktuğu kadar çok korktuğu başka birşey yok. Terörün, şiddetin, ölümün ve savaşın yolunda ilerlemek, Hamas'a istediğini vermek demektir. Ve biz artık bunu yapamayız. Bu nedenle bugün, şu anda birarada olan ve yakında tekrar biraraya gelecek olan tüm aileler için şükran duymaya devam edelim... Önümüzdeki günlerde Orta Doğu'nun dört bir yanındaki liderlerle temaslarımı sürdüreceğim ve hep birlikte bölge için daha iyi bir gelecek inşa etmeye çalışacağım. Terör ve şiddetin düşünülemeyeceği bir gelecek, bölgedeki tüm çocukların; Yahudi, Müslüman, Hıristiyan, İsrailli, Filistinli, Arap ne olursa olsun farketmez; Orta Doğu'da her çocuğun sadece barışı bilerek büyüyeceği bir gelecek. Ve biz de bunu yapıyoruz!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilhassa Filistin davası ile Orta Doğu'da özgürlük ve barış sağlanması için çok mücadele ediyor. O yüzden Müslüman halklar kendisini hem çok iyi tanıyor hem de çok seviyor. İktidarı süresince adeta yeni bir Türkiye inşa etti. Türk halkının hayat kalitesini yükseltti. Ayrıca alt-üst yapı, sağlık hizmetleri ve eğitim alanlarında büyük yatırımları oldu. Asyalı bir siyasetçi olarak, 24 Haziran seçimlerinde Orta Doğu'da, Filistin'de ve hatta dünyada adalet için mücadele eden Erdoğan'ı destekliyorum. Çünkü Erdoğan, adalet için mücadele eden bir lider.

Filistin davası; siyasi, tarihi ve insani olarak daha önce görülmemiş bir Amerikan saldırısıyla karşı karşıya. ABD’nin hedefi mülteciler konusunu sorgulanır hale getirerek, Filistinli mültecilerin eve dönüş hakkını ortadan kaldırmaktır. Amerikan yönetiminin, büyükelçiliğini 2018 yılı Mayıs ayında Tel Aviv’den Kudüs’e taşıması, Birleşmiş Milletler Mültecilere Yardım Ajansı’na (UNRWA) mali yardımları durdurması ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Washington ofisini kapatma kararı, söylediklerimin kanıtıdır.

Yahudiliğin Filistin'e yerleşmesinde 'Mikve İsrael' çok çok önemlidir. 'Mikve' İspanyolca'da, 'umut' demektir, İbrani 'Tikve İsrael' diyorlar; o zamanki Osmanlı memaliki ve bugünkü İsrael'de kurulan tarım okulu ve çiftliğidir. Benzeri Aydın'da da kurulmuştur. Hepsi, Hamid zamanındadır. İstememiştir, ancak kapıları açmıştır. Kuşkusuz Sultan Hamid, ürkmüştür, sonra önlemeye çalıştı. Ama atı alan Üsküdar'ı geçmişti.

Liste
Yükleniyor…