Başka bir insandan yardım almaya kalkıştığınızda bir din tüccarının ya da simsarının kucağına düşeceğinizi artık öğrenmelisiniz.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Uzun kaftanlar içinde dolaşmaktan hoşlanan, meydanlarda selamlanmaya, havralarda en seçkin yerlere, şölenlerde başköşelere kurulmaya bayılan din bilginlerinden sakının. Dul kadınların malını mülkünü sömüren, gösteriş için uzun uzun dua eden bu kişilerin cezası daha ağır olacaktır.
Yüzyıllardır, dinciler, toplulukları dayanağı olmayan söylencelerle güdüyor, yönetiyor, yönlendiriyor, sömürüyor. Siz hiç yoksul bir yönetici ya da din adamı gördünüz mü?
Günümüzde iki tür hücre insanı vardır. Birincisi; hapishanede, işkencede zorla gözleri kapatılan insanlar, bir diğeri ise dış dünyada kendi gözlerini kapatanlar. Korkutucu olan durum insanların bilinçli bir göz kapatma tutumuna girmeleri. Bazı şeyler bilerek ve istenerek görülmüyor, görmek istenmiyor. Bu durum insanların dış dünyada da bir hücre hayatı yaşaması, insanlığın sürüleşmesi demek. Bu uyarıyı yapmak gerekiyor. İnsanlık sonunun geldiğinin farkında değil.
Asıl açıklanması gereken, neden aç insanın çaldığı ya da sömürülen adamın grev yaptığı değil, neden aç insanların çoğunun çalmadığı ve sömürülenlerin çoğunun greve gitmediğidir.
Nereden geliyoruz? Ayrı ayrı bitişik evlerde izole olmaktan, beton varoş şehirlerden, hapishane hücrelerinden, yetimhanelerden ve özel ünitelerden, medyanın beyin yıkamasından, tüketicilikten, bedeni cezadan, şiddeti reddeden ideolojiden, depresyondan, hastalıktan, rezaletten, utançtan, insanların alçalmasından, emperyalizm tarafından sömürülen bütün bir halktan geliyoruz.
İnsan ve hayvan özgürlüğü hareketleri birbirinden ayrılamaz; çünkü hepsi özgür olmadan hiçbiri özgür olamaz. İnsanlar hayvanları sömürdüğü sürece huzurlu, insancıl ve sürdürülebilir toplumlar geliştiremez. Aynı şekilde hayvanlar da toplumlarda derin psikolojik ve kurumsal değişiklikler yapılmadan özgürlüklerine kavuşturulamazlar.
Birkaç kişinin kazandığı muazzam kârlara karşı, çoğunluğun güvenliği, eşitliği ve sömürünün yokluğu daha önemlidir derler.
İnsanlık zengin ve fakir, mülk sahibi ve sömürülen olarak ikiye ayrılmıştır; bu temel ayrımdan ve zengin-fakir arasındaki karşıtlıktan kendini soyutlamak, temel gerçeklerden kendini soyutlamak anlamına gelir.
Evet insan şahane bir maskaraydı. Yaşamak istiyorsan her kılığa girip çıkacaktın. Halkı köle olarak sömüren kompradorların kurduğu dünya buydu.
İnsan, kendin hayvandan ayırmak için her zaman ve öncelikle zekâsıyla övündü mesela. Ya da “İnsan gülen hayvandır” diyerek kendisine çok özel ve naif payeler atfetti. Oysa insanı hayvandan farklı kılan hiç de bunlar değildi. İnsan ne kadar böbürlenirse böbürlensin, gülmeyi becermek ya da zekâsı onu özel kılmadı. Çünkü zekâsını türünü geliştirmeye değil, köleleştirmeye adadı. O yüzden dünya nüfusunun toplamıyla kıyaslandığında binde bir bile etmeyen küçücük bir kesim, dünyanın bütün zenginliklerinin yarısından fazlasını elinde tutarken, diğer binde 999, bir avuç efendiye kulluk etme yarışındalar. Ve kesin olarak bu nedenle de insanın yüzündeki gülüş farkına varsa da varmasa da yaşadığı her yüzyıl biraz daha tükendi ve o kadar büyük bir acı ve mutsuzluk ördü ki çevresine, her neslin bir sonrakine devretmek için elinde sadece hüzün kaldı.
İnsanların dünyanın sonuna kadar, kurtlar gibi birbirlerini yiyip bitirmelerini seyretmek istiyorsan, kollarını bağlayıp sakinlik içinde durmak en bulunmaz çaredir. Ama bu olamaz. Buna karşı koymalı. Aksi hâlde devamlı bir adaletsizlik hâkim olacak ve zenginler her zaman fakirleri sömürerek yaşayacaklar.
Vakit geldi, hazırlanın. "Yok artık, o kadarını da yapamazlar!" dediğiniz şeyleri yapacaklar. Şakşakçılarını bile "Bu kadarı da fazla!" dedirtecek şeyler olacak.
Eğer hayvanlara yönelik davranışlarımızı insanlara yönelik davranışlarımızdan, radikal anlamda, farklı olarak meşru görmenin bir yolu yoksa, o zaman hayatın tamamına değer veren bir toplum geliştirmek zorundayız. (...) Bu görüşle uyum halinde bulunan bir toplum hem hayvanların hem de insanların keyfi sömürüsünden uzak olacaktır. Böyle bir toplumda rodeolara, sirklere yer olmayacaktır. Hayvanlar gıda ve giysi olmaları adına katledilmemeli. Bilimsel araştırmalardaki hayvan modeli; canlı doku kültürleriyle, bilgisayar modelleriyle, in vitro araştırmalarıyla, her şeyden önce sırf merak duygusu yerine merhamet/şefkat duygusuyla yer değiştirmeli.
Televizyonda her gün yüksek paralar karşılığı din tüccarlığı yapanların (hem de üniversite hocası olarak), yüksek kar getirme duası, zihin açma duası, sınıf geçme duası, muhabbeti artırma duası öğretmeye kalkışanların sizi geleceğinizi karartanlar olduğunu öğrenmelisiniz.