Avrupa bize sadece I. Dünya Savaş'ından beri değil Haçlı Seferlerinden beri karşıdır.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Orta-Doğu ve Balkanları Avrupa ve Amerika’nın tasallutundan kurtarma yükü Osmanlı Devleti’nin omuzlarındaydı. Önceleri bölgede bir Pax-Ottomana ihdas etmiş bulunan Osmanlıların omuzları zamanla bu yükü kaldıracak güçten mahrum kaldı. Daha doğrusu Avrupa ve Amerika’nın güçlü oldukları alanla Osmanlıların güçlü olduğu alan birbirinden farklıydı. Güçler arasında mahiyet farkı vardı. Kapitalizmin dünyaya sunduğu ölçüler bakımından Osmanlı Devleti dünyanın en güçsüz devletiydi. Bu güçsüzlüğün kaçınılmaz sonucudur ki Osmanlılar tarihten silindi, gitti. Fakat Osmanlı devletinin hayat kaynağı sarih bir biçimde anti-kapitalist olan tarih yükü Türkiye’ye kaldı. Türkiye’nin etrafındaki ülkeler bu yükten muaf oldukları için her aşamada Avrupa ve Amerika oralara musallat oluyor. Karışıklıkların sebebi bu. Türkiye başından tarih yükünü atmaya kalkışamıyor. Sakin kalışının sebebi bu.
Rusya kendisini Avrupa'dan geri ama yine de Asya'dan ileride görüyordu. Fakat o zamandan şimdiye Asya çok daha hızlı ilerledi. Biz kendimizi modern Avrupa ile geri kalmış Asya arasında bir yerlerden ziyade iki Avrupa arasında ortada garip bir yerde buluyoruz.
19. yüzyılın ilk yarısından itibaren Belçikalı, Hollandalı, İspanyol, Amerikalı, Fransız, İngiliz ve Alman misyoner ve oryantalistler önemli çalışmalara imza attılar, nadide kültür varlıklarımızı Avrupa'ya götürdüler.
Bizi bölen ne olursa olsun, Avrupa bizim ortak evimizdir; Ortak bir kader bizi yüzyıllar boyunca birbirimize bağladı ve bugün de bağlamaya devam ediyor.
Avrupalılar, medeniyetlerinin onlara sağladığı tüm silah ve icatlarla daha zayıf halkları soymak ve köleliştirmek işine giriştiler.
Üçüncü Haçlı Seferinin amacı Kutsal Ülke'nin geri alınması değil, İtalyan şehirleri için ticari yarar sağlanmasıydı.
Bugün İtalya, Fransa, Hollanda, Avusturya, Almanya başta olmak üzere neredeyse tüm Avrupa’da tıpkı Endülüs’te olduğu gibi, Müslümanları, Yahudileri ve tüm yabancıları dışlayan, ötekileştiren ve Avrupa’dan sürmek isteyen çok kuvvetli bir rüzgâr esiyor.
Tanrı bütün cadı ve büyücü kadınların öldürülmesini emrediyor. Sadece cadıların değil, cadılığa inanmayanların da yakılmasını. Ve böylelikle 1450’den sonra 300 yıl içinde Avrupa’da çoğunlukla kadınların oluşturduğu 100 binden fazla insan cadılık ve büyücülükten yargılanıp, 60 bini yakılarak öldürüldü.
Sanayi Devrimi’ni rastgele bir şekilde 18. Yüzyıl İngiltere’sinde buhar gücünün kullanılmasıyla başlatmak adettendir, ama aslında su ve rüzgâr gücüne dayalı bir sanayi devrimi ortaçağda Avrupa’nın pek çok bölgesinde zaten başlamıştı.
Coğrafi etmenler Çin’in erken bir tarihte kültürel ve siyasi birliğini kurmasına katkıda bulunmuştur, oysa aynı yüzölçümüne sahip, bu tür birleştirici ırmaklardan yoksun Batı Avrupa kültürel ve siyasal birleşmeye bugüne kadar direnmiştir.
Avrupa coğrafi değil kültürel bir kıtadır. Ona ortak bir kimlik veren kültürüdür. Bu kıtanın oluşmasına yol açan kökenler, Hıristiyanlığın kökenleridir. Bu tarihin basit bir olgusudur. Böylesine yadsınamaz bir olguya karşı direnişlerin ortaya çıkmasını anlamakta zorlanıyorum. Eğer bunun çok uzak bir geçmişe ait kültür olduğunu iddia ediyorsanız, Avrupa’nın İkinci Dünya Savaşı sonrası yeniden doğuşunun Schuman, Adenauer, De Gaulle, De Gasperi gibi Hıristiyan köklere sahip insanlar tarafından gerçekleştirildiğini söylemek isterim. Ateist veya Hıristiyan karşıtı totalitarizmlerin yol açtığı yıkımlarla mücadele ettiler. Bu gerçeği gizlemek çok garip ve tehlikelidir.
Ocak 1993, Uğur Mumcu öldürüldü. Şubat 1993, Jamdarma Umum Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, düştü. Nisan 1993, Cumhurbaşkanı Özal ansızın, mossad'ı çağrıştıran bir sürpriz ile ölüverdi. Anap'ın fiili sonudur. Temmuz 1993, Sivas'ta 38 Türk aydını yakıldılar.
Selanik'in, Türkiye Solu ve Aydın Hareketi üzerindeki rolü yeterli ölçüde incelenmiştir, fazla da bulabiliriz. Fakat, Selanik'in, islamist hareket ve özellikle tarikatler içindeki rolü hep ihmal edilmiştir, şimdi buradayız.
Sovyetler Birliği'nin, İkinci Dünya Savaşı sonunda ülkemizden toprak ve üs istediği, Amerikan arşivlerini kullanarak kanıtladığım ve başında ve işine gelinceye kadar Washington'un bile kabul etmekte güçlük çektiği bir yalandır.