Artık, devlet dini yok; insanlar Fransız, İngiliz, Alman olup Katolik, Protestan, Yahudi olabilir ya da herhangi bir külte uymayabilir. Din kişisel bir şeye dönüştü; kişinin vicdanına bağlı. Uluslar artık Katolik, Protestan diye ayrılmıyor.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Laiklik, sadece devletin dinden, dinin de devletten elini çekmesini sağlamıyor, din sınıfının dini yaşamak isteyen kitlelere tasallutunu da önlüyor. Bu açıdan bakıldığında laiklik dine en büyük hizmetin kurumudur. Ve laiklik, dindarların âdeta huzur ve mutluluk gemisidir. Dinci sömürücüler laikliğe, esas bu ikinci anlamı yüzünden düşmandırlar. Çünkü onların kitleler üzerindeki şeytani hegemonyalarını kıran, laikliğin bu ikinci anlamıdır. Bu anlam, din bezigânlarının korkulu rüyalarının ve saltanatlarını yitirme kaygılarının esas sebebidir.
Sosyalistler, din konusundaki tavırlarını genellikle şu sözlerle belirtirler: “Din, kişinin özel meselesi olarak görülmelidir.” Ancak herhangi bir yanlış anlamaya yol açmamak için, bu sözlerin anlamı kesinlikle açıklanmalıdır. Devlet söz konusu olduğunda, dinin kişisel bir sorun olarak kalmasını isteriz. Ancak, Partimiz düşünüldüğünde dini kişisel bir sorun olarak görmemiz söz konusu olamaz.
Ne zaman din toplumu yönetmek için kullanıldıysa, din kralların ve diktatörlerin elinde halkı cezalandırmak için her zaman bir araç olarak kullanılmıştır… Diğer taraftan dinin devletten ayrılması ise dünyayı felaketlerden kurtarır ve dini onun takipçilerinin gönlünde korur.
İslamcıların hatırı sayılır bir bölümü, Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler ilkesinden hareketle laikliğe karşı. Ancak, bu, onların TC devletinin bazı uygulamalarının laikliğe aykırı olduğundan şikayetçi olmalarına engel teşkil etmiyor.
Laiklik, kategorik olarak, dindarın kamusal alanda konuşamayacağını veya kamusal yaşamda söz sahibi olamayacağını söylemez. Bu, tek başına dinin kamusal yaşamda ayrıcalıklı bir söz hakkı vermemesi veya onun üzerinde daha büyük bir etki yaratmaması gerektiğini söylemekle ilgilidir. Gerçekten bu kadar basit.
Laiklik, dinin, devlet, siyaset, hukuk ve eğitim işlerine müdahale etmemesi, dinin bu alanları esir almaması, dinin bu alanlara hükmetmemesi, bu alanların dinden arındırılması ve bu koşulla dini inanç ve ibadet özgürlüğünün güvence altına alınmasıdır.
Modern laik devletin ayırıcı niteliklerinin en başında, devletin resmen bir din tanımaması gelir. Laik devlette devlet dini olmaz. Çünkü hukuk devleti fikri ile mevcut dinlerden birinin üstün tutulması fikri bağdaşmaz.
Batı da, din ve devlet işlerinin birbirinden aynlması, uygulamada insanların rahat nefes almasını sağlamıştır. Devlet ve kilise yönetimi ayrı örgütlenmelere gitmiştir.
Laiklik, hayatı ruhani kürede yaşamak isteyenlerle, dünyevi kürede yaşamak isteyenler arasındaki alan paylaşımının adı olmaktadır. Bu açıdan tarafsız bir terim olan laisite (laiklik y.n.) yerine belirli bir tepeden inmecilik belirleyen laisizm (veya sekülerizm) tarafından ifade edilmesi hem yanlıştır, hem de ruhani dünyayı dünyevi dünyanın içinde kapsama ve tanımlama eğilimi belirtmesi açısından, kavramı hiç de açıklayıcı nitelikte olmamaktadır.
Liberalizm ilgisini tamamen ve yalnızca dünyevi hayat ve uğraşılar ile sınırlar. Öbür yandan, din âlemi, bu dünyadan değildir. Bu yüzden, liberalizm ve din yan yana birbirlerinin alanına değmeden var olabilirlerdi. Onların çarpışma noktasına gelmeleri liberalizmin hatası değildi. Liberalizm haddini aşmadı; dini inanç ya da metafiziksel doktrin alanına zorla girmedi. Ancak insanın yalnızca dünyaya gelişiyle ilişkisini değil, onun dünyevi işlerini de kendi hükümlerine göre düzenleme hakkını kendinde gören politik bir güç olarak kilise ile karşı karşıya geldi. O savaş hattının çizilmesi gereken noktaydı.
Nerede bir Batılı laik devlet kurulsa, dindar bir karşı-kültürcü hareket ortaya çıkmıştır.
Hükümetleri din ve dini kurumların egemen olduğu ülkeler en geri kalanıdır. Aynı şekilde, halkı en aydınlanmış olan ve hükümetleri laiklik ilkesine dayanan ülkelerdir.
Papalık sistemi içerisinde devlet ve din bir aradadır. Bu sistem kötü bir devlet yönetimine yol açar.
Laikliğin hiçbir inancın karşısında olmaması ya da tam tersine, her inanç ile birlikte var olabilmesi, devleti inanç sistemi dışında tutarak, bireylerin vicdan, inanç ve din özgürlüklerinin güvencesini oluşturmasından kaynaklanır.
Müslüman toplum olmaktan iftihar duyuyoruz. Toplumu Müslüman; ama devleti laik ve demokratik cumhuriyet. İkisi de güzel, ikisine de sahip çıkmalıyız.
Din adamları sınıfının gücü kırılıncaya ve iyi bir hükümet ile iyi bir hukuk sistemi kuruluncaya dek eğitim sistemi istenilen düzeye gelmeyecektir.