Artık bir masa çevresinde çözümlenemez hale gelen düşmanlıklar, şimdi pazarlık, güçlü patlayıcılar, atom bombaları, sakat insanlar ve parçalanmış cesetlerle yapılıyor diye ortadan kalkmaz.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
“Mösyö Montagna, bana bak, ben protesto bilmem” dedim. “Ne bilirsin?” diye sordu. “Böyle protesto ettin mi, ben bir saat sonra muharebeye tutuşuyoruz, deyiveririm” cevabını verdim. Beni protesto eden bu adam derhal ciddiyetini bıraktı: “Şimdi muharebe lafını nereden çıkardın?” dedi. Bunun üzerine şöyle konuştum: “Ben bütün ömrümde emir aldım ve emir verdim. Bunun dışında protestoydu, cilveydi, böyle şeyleri bilmiyorum” dedim.
Tüm binaları yıkmışlar. Sadece kendileri için kışla yapmışlar, diğer tüm altyapıyı yıkmışlar. Bunun hesabını verecekler. Uluslararası mahkemelerde hesap verecekler. Uluslararası uzmanlar gelecek, 30 yıl boyunca bize verilen tüm zarar hesaplanacak. Bugünlerde Kelbecer'i yıkan, ormanları kesen, binaları, okulları yakan düşman onun da hesabını verecek. Onlar Azerbaycan halkının bir daha buraya dönmeyeceğini düşünüyordu. O amaçla yıkmışlar. Fakat yanıldılar. Biz geri döndük. Tüm buraları yeniden kuracağız.
Bugün Batı, savaştan Macaristan ise barıştan yana. Biz, savaşı sürdürmek ve derinleştirmek yerine acil bir ateşkes ve barış görüşmeleri talep ediyoruz.
Hep yıkım üstüne yıkım, acı üstüne acı! Ne vakit geçse anlı şanlı bir ordu, çöküverir ağır gölgesi bir bulutun...
Bir düş kurdum bin düşündüm düştüm ben. Düştüğüm rüküş düşlerden düşe düşe bî-hâl oldum ben. Var gücümle savaşıp çatışmaktayım. Yabancılık çekerek alışmaktayım. İşte onlar; yaban insanlar... İşte onlar, meyvelerime sapanla taş atanlar. Ağızları lâğım, dilleri kahverengi. Bulunamaz Sago'nun dengi, beni anlaman için gerek biraz bilgi. İlim ilim demek, kendini bilmek demek. Hayat demek değildir sabah, öğle, akşam yemek yemek. Bilekle gelen emekten yemekse hüner demek, bunun için savaş gerek! Hep taarruz var. Hep zarar muharrebelerime katıl bak, kolay mı, zormu hayatım. Ummadığım taşlar başımı yarar, budur maruzatım. Ey zaat-ı pâkım, sübhâniyem; ilhâmına muhtâcım. Dayanmak davranmaktan zor!
Yaklaşık 10.000 yıl önce uygarlık, Dicle ve Fırat havzasında doğdu. Günümüze yaklaştıkça bu topraklarda ölçüsüz dehşetler yaşandı. 2003’teki George W. Bush ve Tony Blair saldırısı, Iraklıların birçoğu tarafından 13. yüzyıldaki Moğol istilasına benzetilir. Bu öldürücü darbeden hemen önce Bill Clinton’un başlattığı Birleşmiş Milletler yaptırımları gelmişti. Yaptırımları uygulayan iki diplomat (Halliday ile von Sponeck), bunları ‘soykırım benzeri’ olarak nitelendirmiş ve istifa etmişlerdi. Bu yıkımdan arta kalan varlıkların çoğunu da Bush-Blair saldırısı yok etti. 2003’te farklı kimliklerin aynı mahallelerde yan yana yaşadığı Bağdat, bugün sınırsız bir nefret girdabı içindedir; mezhepler ayrı, kuşatılmış bölgelere sığınmıştır. ABD-Britanya istilasının tetiklediği korkunç çatışmalar, tüm bölgeyi paramparça hale getirmektedir.
Beni hor gördüğünüz ve imzalanmış antlaşmalara aldırmadığınız ortadayken, yıllık on bin altın haraç ödemeye nasıl söz verebiliyorsunuz? Şimdi size iki seçenek veriyorum. Hangisini isterseniz seçin: Gereken haracı ödersiniz, ki o zaman aramızda barış olur ya da hemen çeker gider ve ülkenizi bana bırakırsınız!
'Savaşta ahlak yoktur' Sizin savaşlarınızda, birkaç dakika içinde binlerce kişi ölüyor.
Sonuçta savaş dediğiniz şey, anlamadığınız ne varsa odur. Bu devasa, evrensel boyutta bir soytarılıktır.
Nihayet, verimsiz ve müsriftir, çünkü, dönemsel olarak savaşa yol açar ve savaş, yaşamda güzel olan her şeyi insafsızca ve şeytanca yokettiği gibi, yaşamın kendisini de ortadan kaldırır.
İyilik bu toprakları terk etti; ölümlerden kaçmanın yolu kalmadı. Ölüm, her an, her yerde ölüm.