Benzer Sözler

Biz ne zaman devlet kurma, taht sevdasına-savaşına düşmüşüz? Bunu ne İmamlarımız, ne de müçtehitlerimiz yapmıştır. Elimizdeki tahtı da Muaviye'ye şartlı vermiştik ki, kan dökülmesin, fitne çıkmasın, Allah'ın kitabı ve Resul’ün sünneti üzerine hükmetsin, O da hem Kuran'ı, hem Sünneti ayaklar altına aldı. O gün bugündür de siz devletsiniz.

Roma ve Antik Yunan yalnızca birer semboldür. Bütün tarihleri şu büyük gerçeğin teyididir: Bir halkta siyasi iktidar arzusu ne kadar az ise kültürel yaşam biçimleri o kadar zengindir; siyasi iktidar ve bu iktidar için yapılan mücadeleler ne kadar güçlü ise, kişisel ve toplumsal kültürün düzeyi ve doğal yaratıcı, her türlü derin duyarlılık kısaca insana has olan her şey o kadar zayıftır.

Roma ise bir devletin ulaşabileceği en üst noktaya ulaşmıştı. Ama tam da bu nedenle kültürel bakımından önemli tek bir şey üretemeyen Romalılar, yabancı kültür ürünlerinin derin anlamlarını kavramaktan aciz, yaratıcılıktan hiç nasibini almamış talancı bir halk olarak kalmışlardır.

Siyaset belli bir üretim biçiminin varlığı ve gelişimi için gerekli olan koşulları toplumsal çapta sağlama uğraşıdır. Herhangi bir üretim biçimi, kendi varlığı ve gelişimi için çelişik eylemler gerektiriyorsa, -gerçekte de sık sık görüldüğü gibi- siyaset çelişkili bir uğraş olacaktır. O halde, bu tanımın üstünlüğü, sünekliğidir. Tarihsel süreç içinde üretim biçimleri birleşebildiğine, aşılabildiğine, yerlerine yenileri gelebildiğine göre, bu tanım, birbirinden çok farklı görünen birçok eylemi aynı siyaset kavramı içinde toplama olanağı verir. (Devlet Nedir?)

Devlet adamı olarak, hiçbir zaman hatırımızdan çıkaramayız ki, hilâfet orduları bu memleketi baştan başa harabeye çevirmişlerdir. Bir gün yeniden hilâfet orduları kurulabileceğini aslâ gözden uzak tutmayacağız. Türk milleti en büyük acıları halife ordusundan çekmiştir. Bir daha çekmeyecektir. Bir hilâfet fetvasının bizi I. Dünya Savaşı felâketine sürüklediğini hiçbir vakit unutmayacağız. Bir hilâfet fetvasının, millet ayağa kalkmak istediği zaman, ona düşmanlardan daha alçakçasına hücum ettiğini unutmayacağız. Tarihin herhangi bir devrinde, bir halife, eğer zihninden bu memleket mukadderatına karışmak arzusu geçirirse, o kafayı behemehal koparacağız!

Siyasetin bütün iniş çıkışı bir yandan kurtların, diğer yandan çakalların devlete karşı toplumu, topluma karşı devleti koz olarak kullanışına ayarlanmıştır. Bu iniş çıkıştan başı dönen Türk toplumu bir türlü hem güvenliğini, hem de özgürlüğünü bir arada, birlikte istediğini ve biri için diğerini feda etmek mecburiyetinde olmadığını söylemez, söyleyemez. Kurtların kurtluk, çakalların çakallık yapmalarından ülke lehine bir sonuç çıkabileceği ihtimalini hep göz önünde tutar. O kadar ki kurtların çakallaşması, çakalların kurtlaşması Türklerde endişe uyandırır. Çünkü onlar da bütün hazırlıklarını hayatlarını yaşamak üzere yapmışlardır. Kurt veya çakal, takılacak birileri olsun isterler.

Türkiye devlet olarak bilgiden inhiraf ve sahici bilgiye biganelik bakımından dünyada yalnız değildir. Türkiye'nin dünyada biricik olduğu husus "millî kültür" konusunda millî müktesebatının ve millî mevcudiyetinin zıddı istikamette ilerleyişidir. Sahiciliğin dünyanın her yerinde devlet himayesinden yararlanmadığını gözlemleyebilirsiniz. Sahicilik her zaman avaredir. Ne var ki sahiciliğin devlet tarafından bir tehlike olarak algılandığı ve kifayetsiz muhterisler tarafından düşman ilan edilip devlete ihbar edildiği yegane ülke Türkiye'dir. Sahtecilikle gününü gün edenler bir gün sahiciliğin onlara öldürücü bir nihaî darbe indireceğinden korkuyorlar.

İnsanlar kendi kültürleri, tarihleri ve dilleriyle birlikte özerk yaşasınlar size ne oluyor? Sizin nerenize ne batıyor? Sancınız ne, toprak mı kaybediyorsunuz? Ben evimde oturuyorum başka bir komşum gelip diyor mu ki ‘bu odayı da bana ver’. Kürt halkı kendi toprakları üzerinde oturuyor. Bırakın kendi kendilerini idare etsin.

Ermenistan'ın işgalinden kurtarılan bölgelerdeki Hristiyan mabetleriyle ilgili bazı Batılı ülkelerin endişe duyduğunu belirterek "Camileri kapatanlar mı bizi eleştirecek? Camilere domuz kafası atanlar mı bize ders verecek ve endişelerini bildirecek? Bize herhangi bir endişe belirtmeye gerek yok. Tüm tarihi eserlerimiz devlet tarafından korunmaktadır.

Bu büyük devleti idare eden benim; her ne yaparsam, yapılmış olarak kalır, zira bütün kudret benim elimdedir; memuriyetleri ben veririm, eyaletleri ben tevzi ederim; verdiğim verilmiş, reddettiğim reddedilmiştir. Büyük padişah bir şey ihsan etmek istediği yahut ihsan ettiği zaman bile eğer ben onun kararını tasdik etmeyecek olursam, gayr-i vaki gibi kalır; çünkü her şey; harb, sulh, servet, kuvvet benim elimdedir. Yaptığım her şey yerine getirilir. İstersem bir at uşağını paşa yaparım. Hoşuma giden herhangi bir kişiye, padişahımın araştırmasına bile gerek kalmadan ülkeler ve krallıklar verebilirim. Benim kabul etmediğim bir şeyi isterse, buyruğu yerine getirilmez. Tersine padişahın kabul etmeyip, benim istediğim şey hemen uygulanır. Barış ve savaş hep benim bileceğim şeylerdir. İmparatorluk hazinesi benim kontrolümdedir. Hünkâr benden daha şatafatlı giyinemez. Bütün harcamalarımı padişah karşıladığı için, servetim olduğu gibi durmaktadır. Krallıkları, ülkeleri, hazineleri bana bıraktığı için her istediğimi yapabilirim...

Liste
Yükleniyor…