Anneler çocuklarına sütleri ve sevgileriyle beraber onlar kadar güzel, onlar kadar besleyici bir şey daha verirler: Dil. Dil analardan öğrenildiği için bir insanın kendi diline ana dili denilir. Biz, daha sonra, istersek başka dilleri de öğrenebiliriz ama onlar hiçbir zaman anadilimizin yerini tutmazlar. Anadil bizi ailemize, akrabalarımıza, milletimize, tarihimize bağlar.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Devlet adamı olarak, hiçbir zaman hatırımızdan çıkaramayız ki, hilâfet orduları bu memleketi baştan başa harabeye çevirmişlerdir. Bir gün yeniden hilâfet orduları kurulabileceğini aslâ gözden uzak tutmayacağız. Türk milleti en büyük acıları halife ordusundan çekmiştir. Bir daha çekmeyecektir. Bir hilâfet fetvasının bizi I. Dünya Savaşı felâketine sürüklediğini hiçbir vakit unutmayacağız. Bir hilâfet fetvasının, millet ayağa kalkmak istediği zaman, ona düşmanlardan daha alçakçasına hücum ettiğini unutmayacağız. Tarihin herhangi bir devrinde, bir halife, eğer zihninden bu memleket mukadderatına karışmak arzusu geçirirse, o kafayı behemehal koparacağız!
Kurallarım yok ama saçlarımı kestirmem. Annem bazen sinirlenince "Saçlarını keseceğim!" der. Kesilsin istemediğimi bildiği için böyle korkutuyor işte.
Biliyor musun, ne hatırladım ağabey? Bir gün rahmetli anneciğimle tartışmıştım: Annem bağırıyor, beni dinlemek istemiyordu. Sonunda ona beni anlamayacağını söylemiştim; biz farklı iki kuşağa aittik. Çok gücenmişti, ben de "N'apalım?" demiştim. "Hap acı yutmak gerekiyor." İşte şimdi de sıra bize geldi, bizim varislerimiz de bize siz bizim kuşaktan değilsiniz, acı hapı yutun diyebilirler
İngiltere hükümeti gençlerine 400 yıl önce ölen bir edibin eserini okutuyor ve onun eserini okumayan kimselere aydın nazarıyla bakmıyor. Türkiye'de bırakınız 400 yıl önce, 40 yıl önce ölen bir edebiyatçımızın eserini bile okuyamıyoruz. Batı karşısında takip etmiş olduğunuz yanlış dil politikası yüzünden bu böyle. Hâlbuki millet, edebiyatı olan bir topluluktur. Bir milletin edebiyatı yoksa, Necip Fazıl’ın ifadesiyle o milletin hiçbir şeyi yok demektir.
İnsanın insanı tahakküm altına alması ve bunun savaş, kölelik ve soykırımla gerçekleştirilmesi genellikle kurbanların dil yoluyla aşağılanmasıyla başlar. Ancak insanlıktan çıkarmanın araçları ve metodları türetilmiş şeylerdir, çünkü türcülük Batı’nın diğer halklara olan gaddarlığını cesaretlendiren, sürdüren ve meşrulaştıran kavramsal paradigmayı sağlamıştır. Tarih boyunca hayvanları kurban haline getirişimiz birbirimizi kurban haline getirişimizin modelini ve temelini oluşturmuştur. Tarih, insanların hayvanları sömürüp katletmesi; ardından diğer insanlara hayvanmış gibi davranıp aynısını onlara yaptığını gösteren bir kalıbın varlığını ortaya koyuyor. Fethedenler ister Avrupalı emperyalistler, Amerikalı sömürgeciler ya da Alman Naziler olsun Batılı saldırganlar kılıç oyunundan önce kelime oyunu oynadılar, kurbanlarına “fare”, “domuz”, maymun” ve “aşağılık hayvan” gibi isimlerle hitap ettiler.
Anadili bilincinden yoksun olan Osmanlı okumuşu kendi diline değil, Arapçaya, Farsçaya hayrandı. O, altı yüzyıl boyunca Türkçe köklerden, Türkçe eklere hiçbir sözcük türetmemiş, bunun yerine Arapça ve Farsçadan toptan alıntılamış ve dilini üç dilin karması melez bir duruma getirmiştir.
Müslüman Türk, irfan sahibi idi. İrfan da ne ki, dersek, bir milletin, iman ve tarih yayığında asırlar boyu döve işleye meydana getirdiği deruni zarafet, incelik ve medeniyetin parlak terkibidir. İşte bu terkip, insanoğlunun elinden, dilinden, söz ve davranış olarak taşan bir müstesna verim, iç bünyenin sermaye ve zenginliği denebilir. Böylece de toplumun fertleri, sözleri ve hareketleriyle içinde yaşadıkları cemiyeti buyrukları ile inceltip aydınlatmışlardır. Toprak rejiminin sağlıklı zamanındaki tımar ve zanaatların kolu kanadı altında boy ata ata, örfte adette, san'atta, zarafette, iman, basiret ve hikmette asırlarca mesafe almış Türk cemiyeti nihayet irfan durağına vararak, adeta cismi ruh olmuş, ruhu da cismine bir ilahi kaftan giydirmişti.
Yirminci asrın ilk dörtte biri esnasında Türkiye ufuklarında büyük bir hadise oldu. Dünya tarihi, bu muazzam hadiseyi Türk İnkılâbı diye kaydetti. Türk İnkılâbı birbiri ardından gelen tek tek birtakım vak'aların, hadiselerin hikayesi değil, asil bir milletin, bünyesindeki yüksek kahramanlık, şeref ve kudreti aynı zamanda ifade eden büyük vak'aların ve hadiselerin ifadesidir.
Açıkça söyleyeyim; herkesi sevmiyorum. Yalnız kendimizi, yâni Türk milletini seviyorum. Çünkü bana tarih öğretti ki Türkün kendisinden başka seveni olmaz.
Kendisine şef ve önder arayan Müslüman Türk, çocuğu eğer kendine irade kuvveti varsa, onu tarihte ve toprağın altında bulacaktır.
İki büyük nimetim var. Biri anam biri yarim. Ana deyip de geçilmez. O yar anadan seçilmez. İkisine de kıymet biçilmez. Biri anam biri yarim. Birisi var etti beni. Birisi yar etti beni. İkisinde birdir teni, biri anam biri yarim.
Terbiye ana kucağından başlar; her söylenilen kelime, çocuğun şahsiyetine konan bir tuğladır.
Dil, sadece bugün değil, totaliter ideolojilerin hiç sevmediği o farklı dündür de; yani hafızadır, özellikle bugün bizim için çok ama çok gerekli olan hafıza. Dil, kendisine yüklenen misyonlarla aynı zamanda yarındır da; yani gelecektir, bizi ve çocuklarımızı çok ama çok yakından ilgilendiren gelecek.