Ancak bir evrimci bizim sadece 3 rengi neden görebildiğimizi biliyor. Görme pigmentlerinin oluştuğu dönemde güneş ışınlarının en yoğun mavi, yeşil, kırmızı bantlarda yeryüzüne ulaştığını bu nedenle böyle bir tasarımla yetindiğini biliyor. Eğer bu dönemde X, alfa, beta ışınlarıyla da karşılaşmış olsaydık onları da tanıyacak sistemi geliştirebilirdik. Bugün çoğu ortamda ortaya çıkan radyasyonu önceden görebilirdik ya da onlara dayanıklı bir kalıtsal molekül geliştirebilirdik.
- Henüz kategori yok.
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
-
Rhein Derbisi: Mönchengladbach - Köln Maçında Goller v…08.11.2025
-
Uluslararası İş Birliğiyle Portekiz, Dev Uyuşturucu Se…08.11.2025
-
Vince Gilligan'ın Pluribus Dizisi Apple TV+'ta Başladı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Kendi yaşamım boyunca, bitkilerin evriminde o kadar harika bir ilerleme gözlemledim ki.
Embriyonun gelecekteki dünyasında çok az yiyecek olduğunu ön görebilir ve bu onun dolaşım sisteminin gelişimine yansıtılır.
Evrimsel biyolog, hayvan davranış bilimcisi, düşünür ve aktivist Richard Dawkins her yönüyle örnek bir bilim adamı. İngiliz vatandaşı Richard Dawkins'i kahraman yapan şu dört özelliği: Evrimsel biyoloji alanında öncü çalışmalar yapması, bilimi, özellikle evrimi konunun uzmanı olmayanlara çok basit bir şekilde anlatabilme yeteneği, bağnazlığa ve cahilliğe karşı açtığı militanca savaş ve son olarak memetik biliminin kurucusu olması.
Evrim neden taarruz altındadır? Biyoloji birçok bilim dalını kapsayan bir alan. Eğer biyoloji müfredatından bir şey çıkarılacaksa, bu neden evrim olsun? Onu özel kılan ne? Neden hücre biyolojisi değil, neden fizyoloji değil? Bilim, gerçeğe dayalı kanıtların kuvvetle desteklediği teoriler üzerine kuruludur. Evrimi veya başka bir konuyu ayırıp özel muameleye tabi tutmak çok kötü bir fen eğitimi anlayışıdır.
Şu anda biz hayatın ne olduğunu bilmiyoruz. Hatta hayat olgusunun tam tarifini bile yapmaktan aciziz.
Beyin, evrenimizde henüz keşfettiğimiz en karmaşık ve en son biyolojik sınırdır. Trilyonlarca bağlantı ile birbirine bağlanmış yüz milyarlarca hücre içerir.
Bizim gelişkin renk görme duyumuzun da primat atalarımızyeşil yaprak zemin üzerindeki kırmızı meyveyi kolay görebilsin diye evrim içinde geliştiği ileri sürülmüştür.
Protein sentezi, biyolojinin tamamı için merkezi bir sorundur ve büyük olasılıkla gen eylemiyle yakından ilgilidir.
Biyolojideki modern hareketin nihai amacı, aslında tüm biyolojiyi fizik ve kimya açısından açıklamaktır.
Gezegenimiz üzerinde 4 milyar yıl kadar önce var olan fiziksel koşulların ortaya çıktığı her yerde, yaşamın da ortaya çıkması hemen hemen kaçınılmazdır.
Türk insanının evrimi algılayabilmesi için en azından geçmişteki ve bugünkü doğal varlıklarıyla yakın ilişki içinde olması lazım. Biz diyoruz ki; 10.000 tane bitkimiz, 50-80.000 arasında hayvanımız var. İsim koyduğumuz bitki sayısı 300, hayvan sayısı ise 400 civarında. Bunlar da günlük olarak yediğimiz, kullandığımız canlılar. Doğru dürüst bir doğa müzesi kuramamışız. Son zamanlarda yapılanlar hariç kataloglandırılmış bir şeyimiz yok. Bu kadar doğaya yabancı olan bir topluluktan evrime katkı beklemek söz konusu olamaz.
Marx, büyük bir kütüphane ve yaşadığı zamanda, dünya biliminin en yaratıcı sentezidir. Ancak Marx, yazdığı zamanları, dünya biliminden kesin bir sıçramayı temsil etmiyor; bilimin içindedir ve o zamanki bilimin, güçlü yanları kadar bazı zayıflıklarını da içinde barındırıyor. Dünya gericiliği, Marx'ın çıkışıyla birlikte bilimin ne büyük bir silah olduğunu görüyor ve Marx'ın omuzlarının üzerinden, dünya bilimine savaş acıyor. Marx, ne eksik ve ne fazla, yazdığı zamanın dünya bilimidir.
Foucault’un yaptığı zamanına göre ayrık görünmüyor: Foucault’un bilimi, yasa zorunluluğu çevresinde dizilmemiş bulgulara, arkeolojiye, indirgeme çabaları, Marx’ı, yararlandığı Ricardo’ya ve Hegel’e geri çevirme çabalarıyla aynı zamana denk düşüyor. Foucault’un yaptığı bir antikacılık’tır.
Foucault, bilimi, bilimin çeşitli kaynaklarından yalnızca birisine, arkeolojiye indirgemeye özeniyor. Kuşkusuz, bilimin kuru’luğu karşısında, zorunluluğu ürkütücü bulunduğunda, bilimsel serüvenin bir aşaması olarak son derece çekici olan arkeoloji veya arşiv araştırması, bir kaçamak ve bir sığınak oluyor. Bir süreç içinde saygın ve gerekli bir yer, sürecin kendisi yapılmak istenince, geri ve kaçkın bir konuma uzanıyor. Foucault bunu yapıyor.