Adaletsizce suyunun bıraktığı balıkları yemeyin, Ve katledilen hayvanların etini yiyecek olarak arzulamayın, Veya saf taslağını amaçlayan annelerin beyaz sütü gençleri için asil bayanlar değil. Ve hiç şüphesiz kuşları yumurta alarak kederler; Çünkü adaletsizlik suçların en kötüsüdür. Arıların titizlikle aldığı balı koru kokulu bitkilerin çiçeklerinden; Çünkü başkalarına ait olabileceğini saklamadılar. Onlar da lütuf ve hediyeler için toplayamadılar. Bunların hepsini ellerimi yıkadım; ve keşke Saçlarım grileşmeden yolumu algıladım!

Benzer Sözler

Sıkıntı sıktığın zaman patlayan sivilce. Düşünmelisin sivilce, enine boyuna bütünce. Beter eder düşünce. Diz kapakların kanar düşünce, iblis dalga geçer kananla sertçe. Ben baktıkça ağaçlara, kalbimin kuşları konmak ister dallara. Önceden inanırdım ne yazık ki fallara. Onlarla yitirilen sahipsiz yıllara, derken elvedâ; bir dize daha karala.

Et yemekten hoşlanmıyorum çünkü; domuzların ve kuzuların nasıl öldürüldüğünü gördüm. Onların acısını gördüm ve yaşadım. Yaklaşan ölümü hissediyorlardı. Dayanamadım, çocuk gibi ağladım. Koşarak bir tepeye çıktım, nefes alamıyordum boğuluyorum sandım. Kuzunun ölümünü yaşadım.

Temelde etik, birisinin diğerine acı çektirmemesini ya da diğerinin özgürlüğünü ya da hayat kalitesini böyle yapmayı gerektirecek sebepler var olmadıkça (meşru müdafaa gibi) ortadan kaldırmamasını gerektiriyor. Hayvan duygularının, zekasının ve sosyal hayatının karmaşıklığı üzerine ciltler dolusu bilimsel yazının yanında bir canlının hissetme yeteneğinin olması onun temel haklarının var olması anlamında gerekli ve yeterli bir koşuldur. Böylece, hayvanlar esir edilebildiği gibi özgürleştirilebilir de; gerçekten de hayvanların köleleştirildiği bir yerde insanların onları özgürleştirme gibi bir görevleri bulunuyor. Bu vicdan çağrısına cevap veren hayvan özgürlüğü grupları dünyanın her yerinde yayıldı, bu gruplar esir tutulan hayvanları sömürü sistemlerinden kurtarmak için zulmün maddi ve ekonomik temellerine saldırıp onu işlevsiz hale getirmek yoluyla olduğu kadar hayvanların insanlar için var olan metalar, araçlar, eşyalar olduğu yolundaki o çok eskilere kök salmış mentaliteye de meydan okuyorlar.

Çoğu çevrecide görüldüğü gibi, Sol balıkçılıkla ilgileniyor, balıklarla değil; ormanlarla ilgileniyor, ormanda yaşayan canlılarla değil; insan kullanımı için “kaynak”larla ilgileniyor, yoksa hayvanların içsel değerleri olduğu ile değil. Solun çevresel ilgileri doğal dünyaya duyulan bir hürmet duygusundan kaynaklanmıyor, daha çok İnsan varoluşu için sürdürülebilir bir çevrenin önemini anlamış görünen “aydınlanmış bir insan merkezcilik”ten (net bir oksimoron) kaynaklanıyor.

Gerçekten devrimci bir sosyal teori ve hareket, sadece bir türün üyelerini değil, bütün türleri ve dünyayı özgürleştirecek. Adını layığıyla taşıyacak bir devrimci hareket, hakimiyetin ilk tarım toplumlarında görülen hayvan evcilleştirme pratikleri gibi örneklerini düşünerek hiyerarşi ve egemenliği kavramsal kökleri üzerinden kavrayacak; doğaya, çevreci ve hayvan haklarına dair yeni bir etik oluştururken her türden öldürücü hiyerarşik düşüncenin ve amaç aracı meşrulaştırır fikrinin yapısını aşabilecektir.

Hayvan hakları modern insanlığın tertiplediği eşitlik, demokrasi ve haklar gibi en yüksek değerlerin geliştirilmesinde bir sonraki sahne. Kendimizi gezegene hükmeden yarı tanrılar olarak gören o sapkın kavramlarımızı, yaşayan büyük ilişkiler ağına ait ve bu ağ içerisinde birbirine bağımlı varlıklar olduğumuzu söyleyen daha alçakgönüllü ve bütüncü bir nosyonla değiştirmek zorundayız. Tahakkümcü ve türcü kimlikler bizi felaketler yokuşundan aşağıya doğru yuvarlıyor. Eğer insanlık ve yaşayan dünya, bir bütün olarak bir geleceğe sahipse, insanlar hayatın tümüne saygı duyan evrensel bir etik kavramını kucaklamak zorundalar.

Liste
Yükleniyor…