Acaba, yağmacılık nasıl durdurulabilir? Bunun yanıtı açıktır: O, ancak, çalışmaktan daha ıstırap verici ve tehlikeli kılındığı zaman durdurulabilir.
- Henüz kategori yok.
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
-
Rhein Derbisi: Mönchengladbach - Köln Maçında Goller v…08.11.2025
-
Uluslararası İş Birliğiyle Portekiz, Dev Uyuşturucu Se…08.11.2025
-
Vince Gilligan'ın Pluribus Dizisi Apple TV+'ta Başladı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Emek, acı verici görülür. Çalışmamak, çalışmaktan daha tatmin edici bir durum olarak kabul edilir. Tembellik, başka şeyler aynı kalmak şartıyla, tercih edilir. Çalışma ızdırap içerir.
Büyük şeyler başaran insanları teşvik eden şey başarılı olma arzusu değil, başarısız olma korkusudur.
İnsan akla itaat etseydi, yasalar ve hakimler falan gereksiz olurdu; ama tutkular onu alır götürür: İsyan eder, bu yüzden aşağılayıcı bir biçimde cezalandırılır.
Çalışmanın zahmetli bir süreç olması ve insanın acıdan kaçınma eğilimi sebeblerinden ötürü insanın yönelenebileceği en kolay yöntem gasptır. Tarih boyunca ne din ne de genel ahlak bu eğilime engel olamamıştır.
Fakat insanlar arasında yaygın olan başka bir eğilim var. Yapabilecekleri zaman başkalarının pahasına yaşamak ve gelişmek istiyorlar.
Yasal yağmalamanın iki kökü vardır: Biri, az önce gördüğümüz gibi, insan bencilliğindedir; diğeri ise sahte hayırseverlik içinde.
Elbiselerin kibir kokulu, kalbinin içi fesat dolu... Fikir - zikir aynı ânda bitirir okulu. Fark edilmez sandığın komik iblis oyunu, ezelden beridir ona elini veren kaptırmıştır kolunu!...
Suçluların cezaları müebbet hapse çevrilmelidir. Nihayet bunlar genç, tecrübesiz, taşkın insanlardır. Taşkınlıklarının hiçbir netice veremeyeceği kendilerine ve emsallerine öğretilmiştir.
Silahlı kuvvetler Başkomutanının emirlerine uymak ve girişilen harekata derhal son vermek şartıyla, şimdiye kadar kan dökülmesine meydan verilmemiş olması göz önünde tutularak harekata katılanlar hakkında hiçbir cezai takibat yapılacağına hükümet başkanı olarak söz veriyorum.
İnsanlar bilgisizlikleri sebebiyle cezaya müstahaktır. Bilgisizlik ancak istikamette gösterilen sebat sebebiyle bağışlanabilir. Nereye gideceğini bilmeyeni bağışlamanın mümkünü yoktur. Kimi ki gideceği yerin neresi olduğunu gayet sarih bir şekilde bilmektedir ve lakin oraya hangi yoldan, hangi vasıtayla ve ne vakit gideceği hakkında malumat noksanlığı çekmektedir, işte onun sergilediği yetersizlik bağışlanabilir ve cezası ertelenebilir. Hatta bir insanın yola çıkma niyeti tereddüde mahal vermeyecek kesinlikte ise onun nasıl, neyle, ne zaman gideceğini bilmemesi tedbirli olduğunun yani yolculuğu en az zararla nihayete erdirme iradesinin göstergesi gibi yorumlanabilir.
Bataklığı kurutmak, sıtmalıya kinin rejimi yaptırmak, trahomlunun gözüne ilaç damlatmak, okul binasını yapmak, yaralının yarasını sarmak, gebeye çocuğunu doğurtmak, pulluğun nasıl kullanılacağını veya tamir edileceğini öğretmek, bozuk köprüyü yapmak, ıslah edilmiş tohumu tarlaya saçmak, fidan dikerek onu büyütmek ve step köylüsünün ‘dal’ diye adlandırdığı ağacı hakikaten ağaç haline getirmek; ulemanın (alimin) işi değil, kahraman teknisyenler ordusunun işidir. O (köylü), bu kahramanları kendi içinden yetiştirmeğe mahkum. Bütün felaketlere katlanarak, ıstırabı zehir gibi yutarak çalışan ve başlarının üstünde şereflerle örülü birer taç taşıyan bu kahramanlar köyü dile getirecekler. O zaman yeni sesler duyacağız. Bu seslerden ürkmeden onları dinlemek lazımdır. Köyden yeni renk ve seda getirenleri saygı ile karşılamak gerekir.”
Ani başarılar hem pek azdır, hem de tesadüflerin getirdiği başarılardır. Başarı sabırla ve sürekli çalışmayla elde edilir.
Her iş belirli koşullar altında yapılır. Koşullar olumsuz olsa da kişi bu koşulları yene yene işi başarır.