Abdülhamid'in yönetim tarzı azami müsamahadır.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Bilimden uzaklaşarak gideceğimiz yolun sonu karanlıktır. Mustafa Kemal Atatürk'ün anlayışını bilime akraba olarak yaşayacağız. O zaman anlayacağız: Tek yol Kemalist Devrim.
Mustafa Kemal'e hakaret eden birini savunuyor, tasvip ediyor musunuz? Nâzım, Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret eden bir şair.
Mustafa Kemal, Jakoben diye tanımlanan liderlerin en değerlisidir. Çeşitli yazılarımda da belirttiğim gibi, Jakobenlik Kemalizm'in diğer adıdır. Bu nedenle, Mustafa Kemal'e ve Kemalizm'e saldırma cesaretini gösteremeyenler; Jakobenliği kötülemeyi alışkanlık haline getirmişlerdir.
Mustafa Kemal, Bolşevik değildi. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın Marksizm'le, Leninizm'le bir ilgisi yoktu.
Ateşli ruhunu başta Rousseau olmak üzere, aydınlanma çağının özgürlükçü felsefesiyle besleyen Mustafa Kemal için, meşru bir yönetim, ancak ulus egemenliğine dayanan bir yönetim olabilirdi. TBMM ulus egemenliğini dile getirildiği bir nokta olarak Mustafa Kemal'in gözünde, en çok saygıya layık, adeta kutsal bir yapı idi.
Siz kimsiniz Sayın Ecevit? Mustafa Kemal misiniz?, yoksa Vahdettin misiniz? Damat Feritler'in hazırladığı mütarekelere imza atıyorsunuz, sonra da hangi kurtuluş savaşından bahsediyorsunuz?
Karımdan şu mektubu aldım: ‘Ben burada kendime bir hayat arkadaşı buldum. Bunu başkasından duyarak üzülmene imkân bırakmıyorum.’ Namussuz karı! Sonunda bana boynuz da taktı. Galiba bu işte M. Kemal’in ve İsmet’in (İnönü) de parmağı var.
Bu memlekette bütün seslerin sustuğu, bütün ışıkların söndüğü, ümit namına bir şey kalmadığı, en şuuru yerinde olanların çare ve vasıtaları tükendiği vakit ufuklarda büyük bir ışık ve güneş doğdu. Bu güneş, büyük Türk ırkının asil ve yüksek evladı, bu memleketin kurucusu ve kurtarıcısı olan Gazi Mustafa Kemal'dir.
Kemalizm devrimi, Mustafa Kemal'in arkasındaki bir avuç ilericilerle, gene bu savaş içinde bulunan muazzam bir gericiler kitlesi arasında didişile didişile santim santim koparılmış bir devrimdir.
Mustafa Kemal’in bir yüzü vardı ki hiç kimse unutamazdı. İsmet Paşa’nın bir yüzü vardı ki kimse bir daha hatırlayamazdı.
Bilge Kağan’ın, Kürşad’ın, Fatih’in torunları! Mustafa Kemal’in çocukları! Türkiye’nin İYİ ve cesur evlatları! Bu millet, 15 Mayıs sabahı istibdatın çürük zincirlerini, kırıp atacak. Bu millet 15 Mayıs sabahı hep bir ağızdan, “Hürriyet!” diye haykıracak!
Ben hiçbir yorum yapmıyorum. Nâzım Hikmet'in şiiri bu. Mustafa Kemal'e hakaret eden birini savunuyor, tasvip ediyor musunuz? Nâzım, Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret eden bir şair.
...Bunun üzerine dedim ki bu cinni dürüst bir cinni. Cinniler aynı insanlar gibidir. Mümini vardır, kâfiri vardır, münafığı vardır. Dürüstü vardır, dürüst olmayanı vardır. Bu cinni, dürüst bir cinni. Mustafa Kemal'i çağır dedim. Kıvrandı, kıvrandı, kıvrandı o fincan; hareket etmiyor. Güç bela, çocuk kan ter içinde kaldı. Geldi. 'Ya sabahtan beri seni çağırıyoruz.' Hatta vazgeçiyordu bir iki defa. Ben ısrar ettim. 'O kötü vaziyettedir, kolay gelemez' dedim. Nihayet geldi. 'Beni bırakmıyorlar' dedi, 'Ne soracaksanız çabuk sorun, geri gönderin beni' dedi.
Mustafa Kemal, Türkiye’nin yüzyıllardan beri iki büyük kahredici gücü, iki büyük lanetleme gücü ezdiğini haykırdığı gün, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gönderine ilk Cumhuriyet bayrağını çekmişti. Bu iki kahredici, lanetleme, baş belası güç neydi? Mustafa Kemal’e göre; birisi Emperyalizm, öteki Saltanat’tı. Cumhuriyet Saltanat kazanını devirip, emperyalizmin ateşini Türkiye’de söndürdüğü için, bir Millî Kurtuluş yarattı.
Padişah ki aynı zamanda halifedir. Mustafa Kemal'in arkasından giden Müslüman değildir, diye hocalara fetva çıkartmıştır. Harp divanı Mustafa Kemal'i ve arkadaşlarını idama mahkûm etmiştir.
Anadolu'dan Mustafa Kemal'in sesi geldiği zaman, o zaman, kalbim doğrulup kalktı. Kuru dala yeniden öz su yürüdü, tomurcuk kurusu üzerinde kırmızı gül açtı. Akşam'ın üçüncü sayfasının başsütununu siper gibi kazıp içine yerleştim. Hainlik, tehlike, ıstırap, korku; orada göğüs göğüse bir kavganın bütün acılarını tattım. Yalnız bir acı nedir bilmem: Ümitsizlik duymadım. Günün fıkraları onlardır. Sonra ne geliyor? Zafer ve sevinç...
Sakarya'ya yaklaşıyoruz. Bir millet olarak kalmak için harbetmek ve muzaffer olmak lazımdır. Tam o zaman da maliye durmuştur. İlim, ihtisas ve tecrübe Mustafa Kemal'e hükmünü söylüyor: — Hazinede para kalmamıştır, bulmak ihtimali de yoktur. İlim, ihtisas, tecrübe... Büyük kelimeler, büyük ve korkunç! Verdiği karar da şu: Türk milleti istiklalini ödeyemez! Aylık vermek için harbi bırakmak lazımdı. Mustafa Kemal'in kararı bu değildi, vatan ve istiklal idi. Ve en iyi kanunu arayıp buldu: "Milletin nesi var nesi yoksa yüzde kırkını vatan müdafaası için verecektir." Sakarya, Dumlupınar, İzmir ve Lozan; hepsini böyle ödedik.
Kurtuluş Savaşı'nda bir Mustafa Kemal, bir kahraman! Zor dönemler kahramanlarla geçilir. Şimdi Türkiye'de kahramanları köpeklere boğduruyorlar. Türkiye kahramanlarını itlere köpeklere, çakallara boğduruyor. Buna izin veremeyiz, mahkemeniz de buna izin veremez. Sayın yargıçlar! Buna izin veremezsiniz!
Mao'dan vazgeçen Atatürk'ten vazgeçer, Atatürk'ten vazgeçen Mao'dan vazgeçer. Bunların hepsi bir bütün. Atatürk'e sırtını dönerek bir şey yapılmayacağı gibi Mao'ya sırtını dönerek de yapılmaz. (...) 20. yüzyılda sivrilen çok seçkin üç sima var, Lenin, Atatürk, Mao. Bunların hepsi bir cephenin insanı, hepsi birbirine değer vermiş. Mao, "Çin'in Kemal'i nerede" diyor. Lenin, Atatürk'ün büyük bir devrimci olduğunu kabul ediyor. Atatürk, Fransız ve Rus devrimlerinin Türk devrimini etkilediğini tespit ediyor. Atatürk, Lenin ve Mao arasında bir çatışma yok, cephe birliği var.