1930 senesinde Kubilay'ı Menemen'de gericiler şehit etmişlerdi. Bizde bu hadise büyük etki yapmıştı.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Kubilay Olayı bende ve sınıftaki arkadaşlarım üzerinde büyük etki yarattı. Zira genç bir subayın öyle hunharca şehit edilmesi elbette ki bizi etkileyecekti. Bunun etkisi altında uzun süre kaldım. Bir aralık bu katliamı yapanların yakalandığını ve istasyonda tren beklediğini söylediler. 5-6 arkadaşla beraber hemen istasyona gittik. Onu şehit eden, Kubilay'ı şehit eden hainleri orada gördüm. Bende o kadar derin bir iz bırakmış ki bu, o sırada kara kalemle resme başlamıştım. İlk resmimi Kubilay'ın resmi olarak yaptım. Hatırlarım ve güzel de resimdi. Keşke saklasaydım da yanımda hatıra olarak kalsaydı.
Fakat şeriat devleti kurmayı hedef alan her türlü gericilik, zaman zaman dinî bir sömürü aracı olarak laiklik kavramının karşısına çıkarılmış ve hâlâ daha çıkarılmaya devam edilmektedir. Laikliğin bulunmadığı bir ortamda çağdaşlaşma hedefi ancak bir düş olarak kalır. Milletimizi tekrar geri götürme ve böylece kendilerine çıkar sağlama heves ve özlemi içinde olanlar, her zaman olduğu gibi karşılarında cumhuriyet kanunlarını ve bu milletin Atatürkçü güçlerini bulacaklardır.
İrtica saltanatını, bir ülkenin eğitimini ele geçirerek kurar ve böylece kökleşir, kalır.
Günün meselelerini yeni fikirler, devletin yeni usulleri, nizamları ile halletmekte güçlük çektikçe çareyi onlar içinde aramak yerine mazi usullerinde aramaya çalışıyorlar. İrtica dediğimiz hareketler, düşünceler, fikirler bunlar.
Orhan Veli'nin dejenere bir şair olduğunu ilk kez yazdım. Türk aydını 'öyle de yatılmaz ki' demeyi solculuk sanıyordu; çok küfür aldım ve şimdi meyhane şarkılarına söz arandığında başvurulan bir eski tutucudur ve artık dejenere Türk gericiliğinin şairleri arasında sayılıyor.
Bizimki iki yüz yıllık bir yenilik-gericilik savaşıdır. Aydınlık'ın karanlık'a savaşıdır. İnsan aklını, hülyayı ve ortakçı felsefeyi egemen kılma savaşıdır.
Bir de aşırı sol irticaa kendini kaptırmış olan bir teşekkül var. İlericilik ve devrimcilik parolalarını saptırarak, gerçekte Atatürkçü öğrencilerden, asıl Atatürk ilkelerinin tam aksi yönde eylemler isteniyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri; çağdaş, laik, her türlü bağnazlık ve gericiliğin karşısında bulunan sarsılmaz bir güçtür.
Hemen belirtmek isterim ki, bu savaşımımda bana en az destek güç..., kendi öz çevrem sayılan Üniversite olmuştur. Üniversite dışından ve özellikle Anadolu'nun çeşitli köşelerinden, çeşitli kentlerinden ve halk sınıflarından gelen umutvari yazılar, mutluluğumu ve şevkimi ne kez artırdı ise; gerici mihrakların Üniversite çevreleriyle, profesör unvanını taşıyan kişilerle işbirliği yaparcasına karşıma dikilmeleri, yalan ve iftira yöntemleriyle saldırıya geçmeleri beni o ölçüde üzmüştür...
...Ama hiç kuşku edilmemelidir ki şeriâtçının bu sahte saltanatı sönecek ve şeriât'ın insan beynini eriten tılsımı sona erecektir. Yüzyıl da geçse, binyıl da geçse, ve hattâ Türk'ün eceli de gelse insan aklına meydan okuyan şeriât mikrobunun sonu gelecektir. Del Vechio'nun dediği gibi 'Sınırsız şekilde gelişmeye müsait bir insan beyni olduğu sürece, gericilik daima ezilecektir.'
Aşkın şehîdiyem sanemâ silme kanımı
Kan yutup ölmüşem yine kan ile yu beni
(Ey güzel, ben senin aşkının şehidiyim, kanımı silme; kan yutarak ölmüş âşığını, yine kan ile yıka)
Türkiye'de "turuncu devrim" 2002 yılında "küresel güçler"in AKP'yi iktidara getirmesiyle gerçekleşmiş ve tamamlanmıştır. Gericiler buna "sessiz devrim" dediler. Kemal Derviş’in iktisat programını abese varacak ölçüde uyguladılar; devlet aygıtını gerici kadrolara teslim ettiler; Cumhuriyet Devrimi'nin bütün kazanımlarını ortadan kaldırdılar.
Aydın denebilecek kişinin en başta gelen özelliği, hangi şartlarda olursa olsun gerici akım ve kişilerle işbirliği yapmayı asla kabul etmemesidir. Hem gericiliğe hem de çağdaşlığa hizmet edilemez.