1914 nüfus sayımına göre, Ermenilerin toplam nüfusu 1 milyon 250 bindi. Bugün 1,5 milyon Ermeni'nin yok edildiğinin iddia edilmesi, kendilerini komik duruma düşürmektedir. Ermenilere çağrımız, artık bu sahte soykırım iddialarından vazgeçin. Türkler ve Ermeniler 400 yıl boyunca birlikte yaşadılar. Dünya üzerinde birbirine en çok benzeyen halklardır, Türkler, Ermeniler ve Kürtler. Bugün bu iddialarınız yüzünden Ermeni halkı, Ermenistan'da yoksulluk, sefalet içinde yaşamaya çalışmaktadır. Halbuki bu iddialardan vazgeçseniz, Türkiye ile ilişkilerinizi geliştirseniz hem Kafkasya'ya barış gelecek hem de Ermeni halkını daha müreffeh bir hayata kavuşturacaksınız.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Bundan sonra onların mukadderatı çizilmiştir, onları yok edeceğiz, hiçbir kimseye müsamaha etmeyeceğiz. Bütün Kafkasya'nın ırmakları gölleri ancak onların kanları ile boyandığı zaman kurtulmuş olacağız.
Kafkasyalılar! Senelerden beri göğüslemeye çalıştığımız en vahim an gelip çatmıştır. Yapabileceğimiz tek iş düşmanla fasılasız ve amansız çarpışmaktır. Bugüne kadar harp etmek şeref ve vatan borcu idi. Fakat bugün hepimizin üstüne farz Olmuştur. Kafkasya'nın hürriyeti için son kurşununa son kılıcına ve sağlam kalan son bileğe kadar dövüşmeyen kafirdir. Küfrün ve hıyanetin cezası merhametsizce ve derhal ölümdür.
Çarlar ölecektir, Petrolarınız ve Katerinalarınız gibi Nikola da gözleri arkasında gidecektir. Fakat Kafkasya mutlaka kurtulacak hür ve mesut olacaktır. Allah, hak ve vatan uğrunda çarpışanlara yardımcı olsun.
Bundan sonra onların mukadderatı çizilmiştir, onları yok edeceğiz, hiçbir kimseye müsamaha etmeyeceğiz. Bütün Kafkasya'nın ırmakları gölleri ancak onların kanları ile boyandığı zaman kurtulmuş olacağız.
Kafkasyalılar! Senelerden beri göğüslemeye çalıştığımız en vahim an gelip çatmıştır. Yapabileceğimiz tek iş düşmanla fasılasız ve amansız çarpışmaktır. Bugüne kadar harp etmek şeref ve vatan borcu idi. Fakat bugün hepimizin üstüne farz Olmuştur. Kafkasya'nın hürriyeti için son kurşununa son kılıcına ve sağlam kalan son bileğe kadar dövüşmeyen kafirdir. Küfrün ve hıyanetin cezası merhametsizce ve derhal ölümdür.
Çarlar ölecektir, Petrolarınız ve Katerinalarınız gibi Nikola da gözleri arkasında gidecektir. Fakat Kafkasya mutlaka kurtulacak hür ve mesut olacaktır. Allah, hak ve vatan uğrunda çarpışanlara yardımcı olsun.
Putin çok hasta ve cahil bir insandır. Öyle olmasa, eski Fars atasözünü dinlerdi: "Şah delirdiğinde, Kafkasya'ya savaşmaya gider!"
Çocuklarımızın, ailelerimizin ve tüm vatandaşlarımızın öldürülmeleri durdurulsun. Türkiye'nin verdiği destek için teşekkür ederiz. Türkiye, Rusya ile de müzakereleri sürdürüyor. Bizim için önemli olan savaşı ve ölümleri durdurmak. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne müteşekkiriz, Türkiye müzakerede yardımcı oluyor. Rusya'yı durdurmak için tüm dünyadan yaptırımlar ve güç gerekiyor.
Ermenilerin çıkarlarını Fransa, Avrupa ve tüm dünyada savunacağım. Ermeni halkının ulusal ve uluslararası alanda sözcüsü olacağım.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında; Osmanlı İmparatorluğu mütarekeyi kabul ettiği zaman; istisnasız tüm belgeler İngilizler'in eline geçmişti. Osmanlı'yı dünyaya rezil etmek için her türlü imkânları vardı. Onca gayretlerinin sonucu ne oldu? Kocaman bir sıfır. Ve aradan 40 yıl geçtikten sonra; 1950'li yıllarda; oralarda bir soykırımı yapıldığı yalanını ortaya attılar. ABD'nin Amerikan yerlilerine uyguladıkları katliamlar soykırımı sayılmıyor; savaş içinde Ermeni tebaaya yapılan soykırımı sayılıyordu!
Bu 'cahiliye döneminde', ilk ve ortaöğrenimini gören, benim gibi bir genç; Türkiye'nin, Ermeni sorunu diye bir sorunu olduğundan, kesin olarak 'bihaberdi'. Tüm arkadaşlarım da, aynı durumdaydı. Ne 'tehcirden', haberimiz vardı; ne 1915'te, yaşanan acılardan. Oysa, şimdi başımızı geriye çevirdiğimiz zaman, görüyoruz ki; başta Fransa ve ABD olmak üzere, pek çok 'Batılı ülkede'; Türkiye'nin aleyhine, 'cadı kazanları', kaynatılıyormuş. Konudan öylesine 'bihaberdik' ki; tarihçilerimiz de, bu konudaki 'suçsuzluğumuzu', ya da, en azından, bir 'soykırım' olmadığını, gösterecek kanıtları, gün ışığına çıkartma konusunda gayret etmiyorlardı.1971 yılında; bir 'değişim programı' çerçevesinde; ABD'ye, bir üniversiteye gidince, Ermeni 'diasporasının' çalışmalarından haberdar olmuş ve çok şaşırmıştım. Benim bildiğim yakın tarih, böyle değildi...
Azerbaycan’ın parlak zaferi, Ermenistan’ın ağır yenilgisiyle sonuçlanan 44 günlük Dağlık Karabağ savaşının en önemli neticelerinden biri, Türkiye’nin Kafkasya’da da askeri ve siyasi varlığının dünyanın gözleri önüne serilmiş olmasıdır.
Kafkaslarda barış ve istikrarın temin edilmesi ve korunması ülkemiz açısından stratejik bir önceliktir. Türkiye, Güney Kafkasya’da barış, istikrar ve refahın tesis edilmesi, Azerbaycan toprakları ile Yukarı Karabağ’daki işgalin sona erdirilmesi ve böylelikle Kafkaslardaki bütün akraba topluluklar arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi için çaba göstermeye devam edecektir. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi dâhil olmak üzere Kafkaslarda en geniş barış, istikrar ve refah ortamının doğması gerektiğine inanıyoruz.
19/20 yüzyılın koçbaşı Ermeni Sorunu, 20/21. yüzyılın koçbaşı ise malum Kürt Sorunu oldu. Aman yanılmayın! Burada Ermeni veya Kürt kelimeleri sadece birer teferruattır. Ne geçen yüzyıl Ermenileri umursayan vardı, ne de şimdi dünyanın Kürtleri umursadığı vardır. Biz Türk-Kürt-Ermeni birbirimizi kollamazsak, olacağı tarihten bellidir.
Teker teker kaybêdîyoruz yeniden. 55 bin insanımızı kaybettik, son otuz yılda yüz bine yakın insanımız sakat, milyonlarca insanımız yoksulluk içinde göç etmek durumunda kaldı. Bunlar yetmêdî mi bizlere, sizlere. Daha ne kadar acı çekeceğiz daha ne kadar 16-20 yaşlarındaki evlatlarımızı toprağa vereceğiz? Yoksa onlar sizin evlatlarınız olmadığı için mi şiddet dışında bir arayışa izin vermiyorsunuz.
“Ermeni tasarısı”nı oylayıp, Türkiye’yi “soykırımcı” gibi göstermek isteyen “ABD Temsilciler Meclisi üyeleri”ne bağıra bağıra şunu söylemek gerekir: “Soykırımcı senin babandır!” Evet, “soykırımın kralı”nı, onların babaları yapmıştır! Amerika’da Kristof Kolomb yapmıştır, Cezayir’de de Gaulle yapmıştır, Irak ve Afganistan’da Bush oğlu Bush, Filistin’de ise Kasap Şaron yapmıştır! “Kıçları meydanda” olan bu “keçi”lerin, bugün kalkıp da “koyun”lara gülmesi, son derece komiktir... Öyle ya; sen önce kendi kıçına, kıçından sarkan “çakıldak”lara bak! Uzun lâfın kısası, önceki günkü oylama; bir anlamda “orospu”ların “namus dersi” vermesine benzemiştir ki; Türkiye’nin “orospu”lardan alacağı “namus dersi”ne ihtiyacı yoktur! Gerekirse, bir “One Minute” de onlara çekeriz!
Biz Ermenileri öldürmüş olabiliriz, Ermeniler bizi öldürmüş olabilir. Ama dünyada hiç kimse Türkler soykırım yapmıştır diyemez, diyenin suratına tükürürüm. Bizim parlamento derse parlamentonun kapısına tükürürüm.
İran nükleer güce sahip olursa, bunun Türkiye ile ilişkisi ne olabilir? Tabii ki komşumuz ama İran’ın bu silaha sahip olması, hemen Türkiye’ye saldıracağı anlamına gelmez. 1639 Kasr-ı Şirin’den beri ciddi bir çatışma yok. Ama ikili ilişkilerde bir kere İran lehine ciddi bir güç dengesi kayması olur. Ayrıca özellikle orta bölge Kafkasya’da üçüncü taraflar üzerinde, Türkiye ile İran arasındaki rekabette İran, bir adım öne geçer. Bunu da görmek lazım.
Osmanlı Cemiyeti'nde şunu açık söyleyelim, klâsik devir "İslâm Devri" dediğimiz -Abbasiye Devri" ve "Orta Asya"da Timurlenk ve onun oğulları Uluğ Bey zamanında süren klâsik parlak ilmî gelenek bitmiştir. Osmanlı Dönemi bu klâsik ilmi geleneğin parlak olarak devam ettiği, hattâ devam edebildiği bir devir değildir.