12 Eylül 1980 harekâtı, gerek 27 Mayıs, gerek 12 Mart müdahalelerinden daha değişik nedenlere dayanmaktadır. 12 Eylül, toplumu bir iç savaş eşiğinde devir almıştır. Bu yüzden sorunlar, güçlükler, 27 Mayıs ve 12 Mart ile kıyaslanmayacak kadar ağır ve değişiktir.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
12 Eylül, Türkiye'yi bir iç savaş tehlikesinden kurtarmıştır. Bunu açıkça kabul ve ilan etmeden hiçbir soruna çözüm bulma olanağı yoktur. Bu nesnel bir gerçek, somut bir olgudur. Kim yadsıyabilir?
12 Eylül Harekâtı'nın ülkemizi bir iç savaş eşiğinden geri çekip kurtardığını kabul etmeyecek kim vardır?.. 12 Eylül'ün haklılık nedenlerine bir değil, bin kez inanırız.
Devlet, devlet olmaktan çıkar, parlamento, onbeş gün içinde seçilmesi gereken Cumhurbaşkanını seçmez ve ülke baştanbaşa örtülü bir iç savaşın kanlı arenasına dönüşürse, Silahlı Kuvvetlerin yönetime el koymasından doğal ne olabilir ki?
12 Eylül, "yağmurun yağması gibi" doğal bir olaydı; parlamento tıkanmış, partiler işlevlerini yitirmiş, devlet, sağlı sollu terör karşısında çaresiz kalmıştı. Olayların önü 12 Eylül Harekâtı ile alınmasaydı hiç kuşkusuz ülke adım adım bir iç savaşa sürüklenecekti.
Şimdi çok daha kapsamlı bir askeri müdahalenin tersini yapması mümkün. Tersi şu: Erbakan'ı Türkiye siyaset sahnesinden silip Erbakan'ın temsil ettiği İslamcı dinsel politikayı daha yoğun bir biçimde uygulamak.(1979)
Başbakan Menderes NATO ülkeleriyle beraber nükleer enerjiye ulaşma zaruretini vurgulayan bir konuşma yaptıktan tam 4 ay sonra 27 Mayıs darbesi yapılmış ve Türkiye'nin nükleer enerji alanındaki yatırımları da akamete uğratılmıştır. Bu durum ta ki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyonu ve dönemin Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın çalışmalarıyla Akkuyu Nükleer Santrali'nin temellerinin atılmasına kadar sürmüştür. 2023'te de Akkuyu'nun ilk reaktör ünitesi bitirilecek ve önemli bir aşamaya geçilecektir. Diğer 3 ünitenin de 2026 yılına kadar faaliyete alınması planlanmaktadır.
«İç savaş, iç savaş» diyoruz, «iç savaşa sürükleniyoruz» diyoruz, bu «iç savaş» değil mi? İç savaş nasıl başlar başka türlü? İşte başlamış, bunlar ilk belirtileri, ilk silah sesleri bunlar... CHP geliyor kan durmuyor, AP geliyor durmuyor...
Bizler, 12 Eylül'ün getirdiği sınırlama ve yasaklara, kelimesi kelimesine uyuyoruz; uymaya çalışıyoruz. Ancak sağ basın kendisinde böyle bir yükümlülük görmüyor, hergün bu yasakları çiğniyor.
Bu ülkede ikinci bir ihtilalin olacağına kesin inanıyorum. Hiyerarşik bir müdahale en az zararlısı olur!
Bana kalırsa stratejik hedefimiz kesinlikle IŞİD’in mutlak bir mağlubiyete uğratılması olmalı. Bu nedenle de Suriye ve Irak’ta IŞİD’e karşı yürüttüğümüz hava operasyonlarının yoğunlaşması gerektiğini düşünüyorum. Hem Suriyeli ve Iraklı Kürtlere hem de Esad rejimi ve IŞİD’e karşı savaşan ılımlı muhaliflere yönelik askeri desteğimizi arttırmalıyız. ABD, Suriye’ye sınırlı sayıda askeri personel konuşlandıracağını açıkladı. Ancak ben Başkan Obama’nın savaşacak birlikler konuşlandırmasını beklemiyorum. Zaten IŞİD’e karşı sahada savaşı yürüten de Araplar ve Kürtler olmalı.
Esad'a bir NATO müdahalesinin zamanı çoktan geldi de geçiyor. 95'teki Bosna neyse, 2013'teki Suriye de o! 99'daki Kosova neyse, 2013'teki Suriye de o! Bill Clinton 1999'da nasıl kitlelerin hayatını kurtarmak için NATO müdahalesinin önünü açıp 78 günlük hava bombardımanını sağlamışsa şimdi de Obama, Esad ve rejiminin üzerine NATO güçlerinin gönderilmesinin önünü açmalı.
Irak'ın stratejik konumu, büyük petrol rezervleri ve Irak halkının çektiği acılar göz önüne alındığında, bir despotu askeri müdahalenin dışında kaosla değiştirmeyi göze alamazdık.
On yıllardır süren aldatmaca ve zulüm artık sona erdi. Saddam Hüseyin ve oğulları 48 saat içinde Irak'ı derhal terk etmelidir. Bunu yapmayı reddetmeleri, bizim seçtiğimiz bir zamanda başlayacak askeri müdahaleyle sonuçlanacaktır.
Suriye’de var olan krizi çözmek için siyasi ve diplomatik temaslar aldatmadır, masaldır, oylanmadır. Esad tahtından indirilmeden ne Suriye’ye ne de Türkiye huzur gelecektir. Türk milleti gerekirse, artık başka bir seçenek de görülmezse Şam’a girmeyi şimdiden planlamalı ve zalimleri yerle yeksan etmelidir.
Söyle bu ayıya, Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir devlettir ve yaptıklarından da kimseye hesap vermek zorunda değildir!
Arkadaşlar metanetinizi kaybetmeyin. Sükunetinizi ve itidalinizi muhafaza edin. Bu, siyasettir. Bizim hapisanede kalmamız uzun sürmez.