100 yıldır kendi ürettiğimiz sorunlarla değil, bizim için, topraklarımız, ülkelerimiz için kurgulanan sorunlarla mücadele ediyor, bu sorunlar nedeniyle ağır bedeller ödüyoruz. Bu coğrafyanın zenginliklerine göz dikenler, ne yazık ki bu coğrafyada istikrar, barış, dayanışma istemiyorlar. Bu coğrafyada ne kadar kan akarsa o kadar petrol elde edeceklerini, o kadar güç devşireceklerini egemen güçler çok iyi biliyor ve daha fazla kan akması için de ellerinden geleni yapıyorlar.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Biz, bu çatışmaların, başkaları tarafından vaktiyle bizim topraklarımızda kurulan bölgedeki devletlerin kendi politikaları olduğunu ve bunun bize etkilerini düşünüyoruz. Oysa bu devletleri kuran güçler onu yönetir ya da bu devletlerin yönetimi bir başka güce geçer.
Yüz yıl önce Ermeniler bekliyordu İngiliz - Fransız ittifakını. Şimdi Kürtler bekliyor Amerikan - İngiliz ittifakını. Osmanlı topraklarında yüz yıl önce oynanan oyun bu kez Irak topraklarında sahneleniyor.
Truman Doktrini, Ortadoğu'nun emperyal sorumluluğunu, Büyük Britanya'dan Birleşik Devletler'e geçiriyordu. Bu Türkoloji'nin de devri anlamındadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasından itibaren Türkoloji'nin bir Amerikan disiplini haline geldiğini saptıyoruz.
Evet, Berlin Duvarı yıkıldı. Demokrasi ayaklanması uç verdi. Ama bunu sadece Irak savaşına bağlamak olmaz. Sekiz buçuk milyon Iraklının 30 Ocak'ta sandık başı yapması, oy vermesi ve bunun televizyon ekranlarından bütün Arap dünyasına yayılması elbette etkileyiciydi. Ama örneğin Lübnan'da bunun etkisinden söz etmek doğru değil. Çünkü bizim eskiden kalma kendi demokrasi geleneğimiz var.
Yüz yıl sonra şimdi bütün mazlum Asya ayağa kalkmaktadır. Batı merkezli dünya sisteminin arka arkaya sarsıntılar yaşadığı, bir krizden bir başka krize yuvarlandığı, bunlardan çıkmak için saldırganlaşıp başta Ortadoğu olmak üzere dünyayı kana, şiddete, teröre boğdukça sonunu hızlandırdığı bir dönemin sonu yaklaşırken, insanlık için yeni bir tarih başlamış bulunmaktadır. Batı emperyalizmine karşı Asya’nın verdiği cevap her gün güçlenerek ilerlemektedir.
Ve silahlı kuvvetlerinin tümüne yakını Irak ve Afganistan'da meşgulken, Batı'nın hiç öngöremediği, ne yapacağını hiç bilemediği, çaresizlikle izlemek zorunda kaldığı tarihsel bir gelişme oldu: Arap halkları Amerika'nın onyıllardır beslediği ve güvendiği diktatörleri birer birer devirmeye başladı.
George W. Bush döneminin "Yeni bir Amerikan Yüzyılı" projesi çıkmaza girmiş durumda. Irak savaşı Amerika'nın Ortadoğu'daki konumunu zayıflattı, Amerika ve Avrupa'da militarist kamuoyunu ciddi ölçüde geriletti ve İran'ın bölgede güçlenmesine yol açtı. Afganistan'da Amerika ve Batı savaşı kaybetti. Asker ölümleri devam ediyor, NATO'nun prestiji yerle bir oldu, Pakistan sallantıda.
İsrail dünyanın karmaşık, istikrarsız ve önemli bir bölgesinde emperyalizmin güvenilir bir müttefiki olduğu için, emperyalist devletler hep sessiz kaldılar, hep sessiz kalacaklar. Sessiz kalmak ne kelime? Bu devletlerin desteği olmasa, İsrail'in varlığını sürdürmesi bile mümkün olamazdı.
Bir asır önceki gibi bizi yok etmek istedikleri Anadolu topraklarından bölgemiz ve dünyaya barış ve huzur getirecek mücadelenin içindeyiz.
Ülkemizin önünü kesmeye yönelik içeriden ve dışarıdan gelen saldırılar mücadele azmimizi güçlendirmekte, kararlılığımızı daha da artırmakta
Yaklaşık 10.000 yıl önce uygarlık, Dicle ve Fırat havzasında doğdu. Günümüze yaklaştıkça bu topraklarda ölçüsüz dehşetler yaşandı. 2003’teki George W. Bush ve Tony Blair saldırısı, Iraklıların birçoğu tarafından 13. yüzyıldaki Moğol istilasına benzetilir. Bu öldürücü darbeden hemen önce Bill Clinton’un başlattığı Birleşmiş Milletler yaptırımları gelmişti. Yaptırımları uygulayan iki diplomat (Halliday ile von Sponeck), bunları ‘soykırım benzeri’ olarak nitelendirmiş ve istifa etmişlerdi. Bu yıkımdan arta kalan varlıkların çoğunu da Bush-Blair saldırısı yok etti. 2003’te farklı kimliklerin aynı mahallelerde yan yana yaşadığı Bağdat, bugün sınırsız bir nefret girdabı içindedir; mezhepler ayrı, kuşatılmış bölgelere sığınmıştır. ABD-Britanya istilasının tetiklediği korkunç çatışmalar, tüm bölgeyi paramparça hale getirmektedir.
Onları bazı dış güçler buraya getirdi. Şu andaki dünya düzeninin ve ırkçı, Siyonist emperyalizmin güçleri. Batılı, Siyonist dünya düzenine bilmeden destek oluyorlar. Yaptıklarının çoğu yanlış. Vergiler ve borçlarla Siyonistlere para kazandırıyorlar. Erdoğan Siyonizm'in veznedarı oldu. O benim öğrencimdi; ama şimdi amacımız onu devirmek.
Tarih boyunca, hep başkalarının arkasına saklanarak varlığını sürdürmüş bir devleti önümüze atarak, kendi gizli emellerini gerçekleştirmeye çalışanların yaptıkları da en büyük adaletsizliktir. Biz artık bu gölge oyunundan bıktık. Kendine bile hayrı olmayan bir devleti, Türkiye gibi bölgesel ve küresel bir gücün önüne atıp, yem etmeye çalışmak artık komik kaçmaya başladı. Asırlardır Afrika'dan Güney Amerika'ya kadar sömürmedik yer, katletmedik toplum, zulmetmedik insan bırakmayanların devri sona eriyor.
19/20 yüzyılın koçbaşı Ermeni Sorunu, 20/21. yüzyılın koçbaşı ise malum Kürt Sorunu oldu. Aman yanılmayın! Burada Ermeni veya Kürt kelimeleri sadece birer teferruattır. Ne geçen yüzyıl Ermenileri umursayan vardı, ne de şimdi dünyanın Kürtleri umursadığı vardır. Biz Türk-Kürt-Ermeni birbirimizi kollamazsak, olacağı tarihten bellidir.
Üzerinde güneş batmayan bir imparatorluk, yani İngiltere, devletimizi dağıtarak topraklarımızı kontrol altına almıştır. Bugünkü varlığımız ondan arta kalandır. Osmanlı topraklarının Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin nüfuzunun kontrolüne girmesini engellemek için eskiyle bir ilişkisinin kalmaması ve bana göre etki alanımızın sınırları dışına yayılması engellenmek istenmiştir.
Avrupalılar, medeniyetlerinin onlara sağladığı tüm silah ve icatlarla daha zayıf halkları soymak ve köleliştirmek işine giriştiler.
Yirmi yılı bulmayan bir süre içinde bütün Orta Afrika; Britanya, Fransa, Almanya, Belçika, Portekiz ve İtalya arasında paylaşılıp ilhak edildi.
Tarihi günler yaşıyoruz. Tarihi günlerde tarihi sorumluluklar alınır. 1990'ların başında, karşı-devrim Avrupa'nın doğusunu silkelerken, yaşananlar hiç unutulmayacak. Tarihi bir anda takındığınız tutumun tarihi sonuçları olur. Sol adına neler yaşandı, neler yapıldı, bunlar tarihe not düşüldü. Şimdi de benzer bir dönemden geçiyoruz. Bu dönem emperyalizme karşı kesin, mutlak ve kararlı bir tavır almayanlar, dün de yazdığım gibi, yakın gelecekteki hangi meselede hangi tavrı geliştirirlerse geliştirsinler, karşı-devrimin, gericiliğin müttefiki haline gelecek. Telafisi yok, düzeltme hakkı yok. Karar anı... Yarın çok geç!