Toplumsal Sorumluluk

Eğer, bilmiyorlarsa kabahat kimin? Kabahat, benimdir. Kabahat, ey bu satırları heyecanla okuyacak arkadaş; senindir. Sen ve ben onları, yüzyıllardan beri bu yalçın tabiatın göbeğinde, herkesten, her şeyden ve her türlü yaşamak zevkinden yoksun bir avuç kazazede halinde bırakmışız. Açlık, hastalık ve kimsesizlik bunların etrafını çevirmiştir. Ve cehalet denilen zifiri karanlık içinde, ruhları, her yanından örülü bir zindanda gibi mahpus kalmıştır. Bu zavallı insanlardan, sevgi, şefkat ve insanlık namına artık ne bekleyebiliriz? Bu iklimin çoraklığı, ruhlarını kurutmuştur. Bu ıssızlık ve bu gurbet onlara müthiş bir egoizm dersi vermiştir. Onun için her biri kendi yuvasında bir kunduza dönüşmüştür.

Büyük bir virüs salgınının yaşandığı günümüzde, bütün dünya ile birlikte ülkemiz, çetin bir imtihandan geçiyor. Meselenin ciddiyetinin farkında olan herkes, üzerine düşen tedbir ve vazifelere riâyet ederek, bu salgının bir an evvel ortadan kalkması için seferber olmuş durumda. Fakat bu büyük mücâdelenin en ön cephesinde, büyük bir risk altında, gece-gündüz demeden, cansiperâne mücâdele eden sağlık çalışanları bulunuyor. Kendilerine, bu fedakârca gayretleri sebebiyle minnettârız, şükran borçluyuz.

(…) İçtenlikle inanıyorum ki, beni yetiştiren ve her şeyimi ona borçlu olduğum halkıma yaşamım boyunca mütevazı bir hizmette bulunabilmişsem; bunu otuz yedi yıllık mesleki görevimden çok, üç buçuk yıllık Barış Derneği Başkanlığı'nda yerine getirebildim (…)

Liste
Yükleniyor…