Toplum ve Tarih

Liyakata dayanan terfi sistemi tıpkı eski cemiyetteki gibi devam etmektedir ve dolayısıyla da bu toplumda tıpkı eski Osmanlı sistemi gibi sınıflaşma meydana gelmemektedir. Yani o anlamda bir sınıflaşma, sâdece belirli sınıfların hâkim olduğu ordular ortaya çıkmamaktadır. Belirli zümreden insanların hâkim olduğu bürokrasiler ortaya çıkmamaktadır. Bu, osmanlı ve Cumhuriyet Türkiyesi için ortak ve mümtaz bir özelliktir.

Türkiye'ye ilişkin kendimizi kandırmaya gerek yok; Türkiye, kimi özellikleri aynı olsa bile herhangi bir Batı ülkesi değil. Türkiye'de egemen değer yargıları, kültür mirası, geçmiş, tarih, toplumsal hafıza vb. her şey Batı dünyasından çok farklı. Türkiye Cumhuriyeti'nın uygarlık adına yarattığı kayda değer somut bir şeyden söz etmek çok güç ama Türkiye, ülke olarak, İslam, Osmanlı uygarlığına ait bir ülke. Ve en önemlisi, İslam dünyasında Batı'ya en yakın olan ülke.

Genellikle siyasi, iktisadi, askeri, sosyal ve kültürel alanda temayüz eden insanların hayat hikâyeleri dikkatimizi çeker; onlara ilişkin biyografik ve monografik eserler yazılır, belgeseller hazırlanır, anma geceleri tertip edilir. Onlar toplumun öncüleri ve önderleridir; öyle varsayılır… O sözünü ettiğim kesimin içindeki kifayetsiz muhterisleri, sahte kahramanları ve miras yedileri şöyle kenara çıkarırsanız, geride kalanlar hakikaten “öncü” , “önder“ ve “model şahsiyetler”dir. Halkımızın tavsifiyle söyleyeyim, onlar “büyük adamlar”dır… Milletler, bu büyük adamların üzerinden dönemin tarihini tanır, günü anlar ve yarını anlamlandırırlar.

Liste
Yükleniyor…