Karşı koymak, herhangi bir demokraside yasal ve temel bir haktır ve çağdaş politikacılar bu olguyu hoşgörü içinde kabullenmelidir. Uyum kurabilme duyusu ve olayların güldüren yönünü kavrama yeteneği bir zayıflık belirtisi değil bir güçlülük belirtisidir.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Toplum ve Siyaset
Vatan hainlerini kahraman, kahramanları da vatan haini diye tanımladıkları zaman karanlık günler başlamış demektir.
Herkesin politik bir tarafı vardır. Üslubunu korumak çok önemlidir. Ülkeni düşünüyorsan, gündemi takip ediyorsan ve gazete okuyorsan elbette beyninde düşünceler oluşmaya başlar. Ama bunu politik bir çerçevede çizmek gerekmez.
Ayağımızı yere sağlam basarak, hiç kimseye minnet etmeden hak bildiğimiz yolda yürümek boynumuzun borcudur. Şimdi söylemek değil, yapmak zamanıdır. Hepimiz sorumluyuz. Çünkü bu memleket bizimdir. Hep birlikte sahip çıkmamız gerekir. Türkiye'nin sorunlarına eğilenleri Allah muzaffer kılsın.
Eşcinsellik, barbarlar tarafından ve aynen büyük fikirleri kölelerinin öğrenmesi açıkça liderin işine gelmediği için felsefeyi sevmedikleri gibi, eşcinselliğin yaratma eğiliminde olduğu güçlü dostlukların ve ateşli aşkların da liderin işine gelmediği despot hükümetlerin yönetimi altında yaşayan insanlar tarafından ayıp karşılanır.
İnsanlar kendi özgürlükleri için ayaklanmalı, ancak önce kim olduklarını ve nasıl yönetileceğini anlamalılar.
Toplumun kendi olağan seyri içinde çalışkanlıklarıyla, zekalarıyla, becerileriyle, maharetleriyle, sosyal mobilite dediğimiz o eğitimle, toplumsal durumunu değiştirmek isteyenler varken siz eğer onları mühendislikle engellemeye kalkarsanız, hiç kimseye bir hayrınız olmaz. Dayandığınız fikirler bakımından da bir hayır sağlamazsınız.
Adına demokrasi diyebilirsin ya da adına demokratik sosyalizm diyebilirsin, fakat bolluğun paylaşımında Tanrı’nın tüm çocukları için daha iyi bir dağıtım olmalıdır.
Bunları ya gizli gizli, ya da herkesin gözleri önünde parçalamalı, boğmalı, gebertmeli kudurmuş köpekleri gebertir gibi… Eşeğe verilmesi gereken yem, yük ve kırbaçtır… Samana gömülmüşler. Tanrı'nın sözlerini duymuyorlar, sersemler, budalalar. Onun için bunlara tüfeğin sesini duyurmalı, onlar bundan anlarlar. İtaat etsinler diye köylüler için dua edelim. İtaat etmezlerse bunlara acımak yok. Silahları konuşturun, yoksa işin sonu kötüye varacak.
Eğer bir millet iktidarda bulunan kişilerin şerefsizliğini, alçaklığını, hırsızlığını, yalnızca kendi siyasi görüşünden olduğu için görmezden geliyorsa, o millet erdemini yitirmiştir. Erdemini yitiren millet bir gün vatanını yitirir.
Kadın özgürlüğü ve haklarını hukukun gücü ile dayatacağım ve din adına eril kültür tarafından açmaza düşürülmüş bir halkın demokrasisini beklemeyeceğim. Orijinali: .سأفرض حرية المرأة وحقوقها بقوة القانون .. لن أنتظر ديمقراطية شعب من المنخدعين بالثقافة الذكورية باسم الدين
Kölelik, koruma ve tekel, savunucuları yalnızca kendileri için kâr edenlerde değil, kendileri için acı çekenlerde bulur.
Dün sabah "bizim mahalleden" biriyle sohbet ediyordum. AKP'ye şiddetle muhalefet eden, Erdoğan'ı "Bu ülke için en büyük tehlike" olarak gören, dolayısıyla da beni şiddetle eleştiren bir "mahalle sakini".
"Meğer biz ayda yaşıyormuşuz" dedi.
Hayır ayda değil, sadece kendi mahallende yaşıyorsun. Kafanı oradan dışarı çıkarmıyorsun. Dünyayı, kendin gibi düşünen üç beş arkadaşın, senin mahallende oturan azgın azınlığın üç beş faksından, e-postasından ibaret sanıyorsun. Mesele bu.(...)
Bana göre bu seçimde, azgın azınlıklar her cephede hezimete uğradı.
Umarım bu hezimet, kendini galiplerin safında gören azgın azınlıklara da ders olur.
Bir gün o şımarıklık da dersini alır ve bu ülke huzura kavuşur...
Kısaca, dün bizim mahallede biraz şaşkınlık, daha fazla düş kırıklığı vardı.
O nedenle diyorum ki, bizim mahalledekiler biraz dışarı çıkmalı, ama Başbakan artık bizim mahalleye de uğramalı...
Birinci Dünya Savaşı insancıllığa indirilen ağır bir darbe olarak topluluk narsisizminin çılgınca doğmasına yol açtı: Birinci Dünya Savaşı’na katılan ülkelerin hepsinde görülen ulusal isteri, Hitler’in ırkçılığı, Stalin’in partiyi putlaştırması, Müslüman ve Hindu dinlerinin bağnazlaşması, Batı’daki bağnaz antikomünizm, Topluluk narsisizminin bu çeşitli belirtileri dünyayı tümden yok olmanın eşiğine getirdi.
Müslüman toplum olmaktan iftihar duyuyoruz. Toplumu Müslüman; ama devleti laik ve demokratik cumhuriyet. İkisi de güzel, ikisine de sahip çıkmalıyız.