Bugünün Türkiyesi'ne bakarak, Orta Çağı çok daha iyi anlayabiliyorum; çünkü şu anda, büyük bir put imalathanesinde yaşadığımı düşünüyorum, ülkemizde sesi olmayandan şarkıcı, yüzü olmayandan oyuncu, pelteklerden spiker yapılmasını, en cahillerin en büyük profesör sayılmasını görüyor ve şaşıyorum.
- Henüz kategori yok.
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
-
Rhein Derbisi: Mönchengladbach - Köln Maçında Goller v…08.11.2025
-
Uluslararası İş Birliğiyle Portekiz, Dev Uyuşturucu Se…08.11.2025
-
Vince Gilligan'ın Pluribus Dizisi Apple TV+'ta Başladı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Toplum Eleştirisi
Kalabalıklar her zaman tehlikelidir. Çünkü İçlerinde kendilerini mutlaka ucuza satan “ALÇAKLAR” bulunur!
Okurları, izleyenleri amaçlarına uygun sahte bir tarihle uyutmak, kandırmak, aldatmak, öz tarihlerinden soğutmak; yerine uyduruk, yapma, bütünüyle sahte bir tarih yerleştirmek istiyorlar. Bunu her fırsattan yararlanarak yapıyorlar. Eskiyi abartıyor, yeniyi bir ucundan tutup karalıyorlar.
Düşüncelerinizi biriktirin, karmaşaya kaptırmayın, çünkü medya kirli sahtekarlıklarla doludur.
Her şey para ile ölçülüyorsa, bir ulusun adil ya da mutlu bir şekilde yönetilebileceğini sanmıyorum.
Büyük çoğunluk yoksulluk içinde kıvranırken, doymak bilmez bir avuç insana memleketin bütün zenginliklerini sömürten bir devlette mutluluk olamaz.
Malın mülkün kişisel bir hak olduğu, her şeyin parayla ölçüldüğü bir yerde toplumsal adalet ve rahatlık hiçbir zaman gerçekleşemez.
Bütün zenginliğin bir avuç açgözlü insanın elinde bulunduğu ve çoğunluğun sefalet içinde yaşadığı bir toplumda kimse mutlu olamaz.
Hükümdar artık, 'Benim gibi düşünmelisin ya da ölmelisin,’ demez. Şöyle der: ‘Benim gibi düşünmemekte özgürsün; yaşamın, malın, mülkün, her şeyin sende kalacak, ama bugünden itibaren aramızda bir yabancısın.’” Uyum sağlamayan herkes, ekonomik yoksunluğa mahkûm edilir ve bu, garip münzevilere atfedilen zihinsel yetersizlikte sürdürülür. İnsan bir kez işleyen sistemin dışına atıldı mı, onu yetersizlikle suçlamak kolaydır.
Ailenin bitişi, muhalefet güçlerini de felce uğratıyor. Yükselen kolektivist düzen, sınıfsız toplumun bir karikatürüdür: Burjuvaziyle birlikte, bir zamanlar anne sevgisinden güç alan Ütopyayı da tasfiye etmektedir.
Ancak ölüme kendi üyeleri kadar kayıtsız kalan bir insanlık, kendisi de ölmüş olan bir insanlık, ünümü sayısız insana idari yöntemlerle uygulayabilir.
Toplum, kadının teslimiyetini bir kurban ayini olmaktan çıkarıp özgürleştirirken bir yandan da her defasında yine aynı deneyime mahkûm eder onu.
İnsanların birbirleriyle ve eşyayla ilişkilerinin artık iyiden iyiye soyutlaştığı bir ortamda, soyutlama yeteneği silinip gidiyor.
Dünya artık insanları dilsizleştirdiğine göre, kişiler de birbirleriyle konuşmadıkları sürece haklı konumda olacaklardır.
Mazlumların şahaneleştirilip yüceltilmesi, onları mazlumlaştıran sistemin yüceltilmesinden başka bir şey değildir.
Baskıcı toplumda özgürlüğün arsızlık anlamına geldiğini en iyi gösteren şey, gençlerin umursamaz tavırlarıdır.
Yoksulların düşünmesini önleyen şey başkalarının disiplinidir, zenginleri önleyense kendilerininki.
Ortaçağ'da olduğu gibi bugün de krala doğruyu söyleyebilecek tek insan sarayın budalasıdır.
Geleneksel hayvanat bahçeleri, on dokuzuncu yüzyılın sömürgeci emperyalizminin ürünüdür.