Tarih

Ben daha o zaman doğmamıştım.

Yahudi fundamentalizmi iki önemli olayı temel alır; ilki Nazi soykırımı, ikincisi ise 1973’teki Yom Kippur Savaşı.

Türkler, devlet yıkmakta ve devlet kurmakta birinci sınıf üstadlardır.

Bunu yüksek sesle söylemek istemiyorum ama bunu yaptım; elime geçen herkesi öldürdüm ve elimden çok azı kaçabildi!

Demek o piç kurusu sonunda öldü! Bu çok kötü; onu canlı ele geçiremedik..

Bir onbaşı ancak bir onbaşı ile takas edilir. (Yakov adında bir oğlum yok.)

Hitler gelir ve gider, ama Almanya ve Alman halkı kalacaktır.

Belki çağdaşlarımız -her zaman- bize fazlasıyla benzerler, yenilik arayacaksak eskilerde daha kolay buluruz.

Evrensel tarih belki de birkaç metaforun değişik vurgularının tarihidir.

Üstümüzde bir yerde büyümekte gaddar tarih.

En büyük icatlar hep cehalet dönemlerinde ortaya çıkmıştır, tıpkı pusula, barut ve matbaa gibi; ve hep en vasat ulusun eseridir: Almanların.

Amerika insan haklarını icat etmedi. Gerçek anlamda insan hakları Amerika'yı icat etti.

Yahudi soykırımı bir ayrıntıdan ibaret.

Almanya işgali 550 kilometre karelik bir ülkede kaçınılmaz olarak bazı kusurlar yaratsa da yine de insanlık dışı değildir.

Tanrı bütün cadı ve büyücü kadınların öldürülmesini emrediyor. Sadece cadıların değil, cadılığa inanmayanların da yakılmasını. Ve böylelikle 1450’den sonra 300 yıl içinde Avrupa’da çoğunlukla kadınların oluşturduğu 100 binden fazla insan cadılık ve büyücülükten yargılanıp, 60 bini yakılarak öldürüldü.

Tarih bize yapacağımız hataları öğretir.

Sanayi Devrimi’ni rastgele bir şekilde 18. Yüzyıl İngiltere’sinde buhar gücünün kullanılmasıyla başlatmak adettendir, ama aslında su ve rüzgâr gücüne dayalı bir sanayi devrimi ortaçağda Avrupa’nın pek çok bölgesinde zaten başlamıştı.

Tarih benim uyanmaya çalıştığım bir kabustur.

Yeni çağ tarihinin tanıdığı en büyük imparatorluklardan biri, misli görülmemiş bir bozgundan sonra böylece çöküyordu.

Babil'in çöküşü, Nabukadnezar ile başlar. (...) Egemenliğinin son yıllarında, gücünün sarhoşluğu içinde büyük bir kişilik değişimine uğrayan Nabukadnezar, garip bir deliliğe kapıldı. Kendini hayvan gibi görüyor, dört ayak üzerinde yürüyor, hayvan sesleri çıkarıyor, yine bir hayvan gibi otluyordu.

Yirminci yüzyılın büyük bölümünü yaşadım. Şunu da eklemeliyim ki, kişisel zorluklar çekmeden yaşadım. Onu sadece Batı tarihinin en dehşet verici yüzyılı olarak hatırlıyorum.

Çanakkale'de bal gibi yenildik.

Bu sözlediğiniz gibi dil devrimini batıdan mı aldı Karamanoğlu Mehmet Bey'den mi, laikliği batıdan mı aldı Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'den mi aldı? Hakkında tek bir kitap yazarsanız...

Tarihçileri ötüp duruyordu Ermenistan'ın gel dedi bizim Tarih Kurumu istediğini yapacağız, Türkiye'deki herhangi bir mezarı birlikte açalım dedi, tık yok!