Devlet, sömürü üzerine kurulmuş ideoloji ve zor kullanımıyla garantilenmiş bir aldatmaca ilişkisini icra eder.
- Henüz kategori yok.
-
Dexter'da İmar Gündemi ve Dexter Bulvarı'nda Gazi Günü…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.5 Büyüklüğünde Deprem Meydana …10.11.2025
-
Guillermo del Toro'nun 'Frankenstein' Filmi: Romanın K…10.11.2025
-
Jennifer Lawrence'tan Şoke Eden TikTok İtirafları: San…10.11.2025
-
Alperen Şengün'den NBA'de Büyüleyici Performans: Rocke…10.11.2025
-
Bursa'da Peş Peşe Depremler: Balıkesir ve Gürsu Merkez…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.5 Büyüklüğünde Deprem: Çevre İ…10.11.2025
-
Anadolu Otoyolu Bolu Dağı Tüneli Çıkışında Zincirleme …10.11.2025
-
Bursa ve Kocaeli için Japon Uzmandan Hayati Deprem Uya…10.11.2025
-
Benfica'da Tarihi Başkanlık Seçimlerinde Rui Costa Yen…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Siyaset Felsefesi
Gerçek şu ki Kilise'nin oynadığı devletin egemen ideolojik aygıtı rolünü günümüzde Okul üzerine almıştır.
Halkların tabiatını iyi tanımak için hükümdar, hükümdarınkini tanımak için halk olmak lazımdır.
Kötü yönetimler kötü oldukları için, iyilerse kısa ömürlü oldukları için kusurludur.
Monarşi zorbalığa dönüşür. Aristokrasi, oligarşiye giriyor. Demokrasi, sayıların üstünlüğüne doğru genişler.
Adil düzen, acaba, Platon'un tasarladığı kadar muazzam bir şekilde Hegel tarafından tasarlanmış olabilir mi diye tereddütte kalınabilir. Evet Hegel kesinlikle bunu düşünmüştü ama Platon tarzında değil de Machiavelli tarzında tesis edilmek üzere düşünmüştü. Adil düzenin kendisiyle çelişen bir tarzda tesis edilmek üzere düşünmüştü.
Bir sürü Marksizm var. Tabii ki bunlardan bazıları oldukça yanlış. (...) Bir sürü Marksizmler var. Şimdi, Bir sürü Newtonculuklar da var. Yani, Newtonların, Einsteinların, Bohrların, Heisenberglerin her dediği doğru değil ki. Ama bazı söyledikleri doğru. Hâlâ kullanıyoruz. Marks'ın da bazı söyledikleri doğru ve o yüzden Harvard'ta ekonomi okursanız Marks okuturlar size. Yani Kapitali okuturlar; çünkü ekonomi politiğe katkıları gerçekten bilimsel katkılar. Çok değerli katkılar. Yani Marks'ı bir kenera bir çırpıda kesip atmak, -yani o bilimsel değil diye bir kenara atmak- doğru değil.
Teori sizin hayata bakışınızı sağlama alır. Ancak tarihin, sınıflar mücadelesinin, toplumsal dinamiklerin hareket yasaları ancak gelişkin soyutlama düzeyinde ele alınabilir.
Marksizm, bugüne kadar yaşananlarla birlikte, her şeyden önce bir tarih anlayışıdır; sonra da devrim, devlet ve emperyalizm teorileridir.
Devlet yetkisinin kötüye kullanılmasını engellemek için özgürlüğe, özgürlüğün kötüye kullanılmasını engellemek için de devlete gereksinimimiz vardır.
Ben şahsen şiddet kullanmadan indirilebilen iktidar tipine 'demokrasi' indirilemeyenine ise 'zorbalık' rejimi diyorum.
Diktatörlük ahlaksal olarak kötüdür, çünkü vatandaşların, bile bile ve vicdanları kötülükle işbirliği yapmaya zorlar.
Medeniyetimizin ayakta kalmasını istiyorsak büyük adamların önünde eğilmeyi, diz çökmeyi bırakmalıyız.
Hiçbir baskı, yasal otoritenin sapkınlığının ve aşırılığının neden olduğu kadar ağır ve kalıcı değildir.
Diktatörlük rejimleri, baskı, biat ve gaddarlık doğurur. Ama en kötüsü, aptallığı yaygınlaştırmasıdır.
İyi amaçlar için bile olsa, adamlarını kendi eline eslek bir alet olsun diye cüceleştiren bir devlet, işin sonunda küçük adamlar ile büyük hiçbir şeyin başarılamayacağını anlayacak; her şeyi ona feda ettiği makine kusursuzluğunun kendisine sonunda hiçbir şey sağlamadığını ve bunun da, makine daha iyi işlesin diye uzaklaştırmaya bakmış bulunduğu yaşamsal gücün yokluğundan kaynaklandığını ayrımsayacaktır.
Özgürlük ilkesi, bir kimsenin özgür olmamakta özgür olmasını gerektirmez. Bir insanın kendi özgürlüğünü başkasına devretmesine izin vermek özgürlük değildir.
Bir kişinin özgürlüğüne karışmak, sadece başkasına zarar vermesini engellemek içinse doğrudur.