- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Siyasal Eleştiri
'Türk-İslam Sentezi' veya 'Avrasya Birliği', Americano-Judaic yayılmanın paravanasıdır.
Birçok yoldaş hakkımızda gerçek olmayan bilgiler yayıyor. Yanlarında kaldığımız, Ortadoğu’ya gidişlerimizi organize ettikleri, ev tutmamıza yardımcı oldukları, bizimle ilişkili oldukları, bizim için bir şeyler yaptıkları gibi gerçekle ilgisi olmayan yalanlar uyduruyorlar. Bir kısmı bunları sadece ‘gündemde’ olduklarını göstermek için yapıyor, gündemde kalıyor. Bir kısmı ise, bizim aptal, güvenilmez, dikkatsiz ve kafayı yemiş olduğumuzu göstermek için bunu yapıyor. Bunlarla başkalarının bize dair düşünceleri oluşuyor. Aslında bunlar bizimle sadece bir şey için ilişkililer: Ticaretimizi yapıyorlar…
Şunu açıkça kavramalısınız ki, emperyalizmin sosyal demokrat pisliği, senatodan gençlik dairesine kadar her yere sızmış olabilir ve sizi elinde oynatmak, aldatmak, gafil avlamak, tuzağa düşürmek, korkutmak, savaşmadan ortadan kaldırmak gibi her türlü domuzluğu yapmaya hazırdır.
Lanet olsun! Aranan evlerde divanlarda oturup küçük hesaplı kuş beyinliler gibi aşklarınızı anlatmaktan vazgeçin. Gerçek bir dağıtım ağı kurun. Herkesi ayaktakımı yapmaya çalışan sosyal çalışmacıları, lahana kemiricilerini, korkudan altına edenleri bırakın oldukları yerde.
Yalaka solun ajitasyonuna gelmeyip, domuzların yaklaşamayacağı bir dağıtım ağı kurmak zorunda olan gerçekçi sol olmalısınız. “Bu çok zor” diye saçmalamayı bırakın. Baader’in kurtarılması eylemi de çocuk oyuncağı değildi.
Yanlış insanlara doğruyu anlatmaya çalışmanın bir anlamı yok.“ "Eylemsiz sol gevezelik, halka hiçbir şey veremez!” “Gönüllü köleler, özgür olmak isteyenlerden nefret ederler.
Bizim, kahve masasının etrafında toplanıp antiemperyalist savaş oynayan bu gevezelerle hiçbir işimiz olmaz.
Ben şahsen bu ülkede yaşanan şeylerin çoğunun öyle uzun boylu tahliller gerektirmediğine kani oldum.
Eylemsiz sol gevezelik halkın bu kesimlerine hiçbir şey veremez. Halkın buna karnı tok.
“Eko-terörist” diye ortalığı yıkanlar aslında şiddet ve cinayetten en çok para kazananlardır, hayata karşı işledikleri suçları başkalarını suçlayarak gizlemeye çalışanlardır.
İnsanları, hayvanları ve dünyayı sömürenler “bilim adamı”, “geliştirme uzmanı” veya “iş adamı” gibi etiketlerle onurlandırılırken iktidar sahiplerinin mülklerine saldırmaya cesaret edenlere ise “terörist” adı veriliyor. Burada çürümüş bir semantik oyunu dönüyor, iktidarı tekelleştirenler anlamı da tekelleştiriyor. Uygar pozu veren barbar bir topluma yayılmış olan ikiyüzlülükler, ironiler, yanıltmalar, yalanlar, çelişkiler, ahmaklıklar ise insanın zihnini uyuşturacak kadar çok. Bu Orwell tarzı dünyada- köleliğin özgürlük, savaşın barış olduğu dünyada, kereste şirketlerinin Sağlıklı Orman Restorasyonu Yasası adı altında ormanları yağmaladığı ve hükümetlerin Fok Balıklarını Koruma Yasası adı altında fok katliamları düzenlediği bir yerde mantık ve hakikati bulmak zor. Şiddetle kınanması gereken şey ALF’in taktikleri değil, hayvanları böylesine şeytani bir kötülükle sömüren endüstriler, menfaatlerini kurumlaştıran yasal sistemler, hayvan haklarını karalayan medya pislikleri ve bütün tımarhaneyi yöneten devletlerdir.
ALF’nin kullandığı fiziksel şiddeti eleştirenler devlet terörizmi, hayvan katliamları ve küresel boyutlardaki çevre kıyımı karşısında sessiz kalıyorlar. Ölüm tehditlerini kınıyorlar; ama ölümü kınamıyorlar. Eylemcilerin sömürücülere fiziksel saldırılarda bulunmasını kınıyorlar; ama eylemcilere zarar verildiğinde kınamıyorlar. ABD zaten şiddet yanlısı nefret gruplarıyla dolup taşmış durumda. Neonazilerden aşırı sağcı Hristiyan gericilere dek hepsinin de şiddet dolu bir geçmişi var. Mesela Oklahoma City’de yüzlerce insanı öldürdüler ama buna rağmen hükümet ülke içerisinde en büyük tehdit olarak ALF’yi gösteriyor. El-Kaide ve teröristler alenen ülkeyi tehdit ederken FBI, kedileri-köpekleri kurtaran eylemcileri yakalamak için milyonlarca doları heba ediyor, yüzlerce ajan tutuyor.
Günümüz dünyasında teröristler gerçekten var, ama bu teröristler ALF değil. En kana susamış ve tehlikeli suçlular bugün ABD şirketleri ve devletinin en tepelerindeler; işte halkları sömüren, hayvanları katleden ve gezegene tecavüz edenler onlar!
Türkiye freni patlamış, uçuruma sürüklenen yolcu dolu bir otobüs misali. Birileri hala “en iyi kaptan bizim kaptan” diye içerde tempo tutuyor!
Gün gelecek IŞİD'e “bir grup öfkeli genç” diyen IŞİD'e tırlarla silah gönderen Bu hainleri hastanelerimizde tedavi ettirenler YARGILANACAK!
Korkmuyorum, korkmuyoruz; hırsızlar, yolsuzluk yapanlar, rüşvet alıp verenler, yalancılar, riyakarlar, hukuku çiğneyenler korksun!
Türkiye'deki etki ajanı borsasının en iddialı pazarlamacıları Siyasal İslamcılar; en iddialı cemaati ise hiç şüphesiz Fethullahçılar.
Demokrasi ikiyüzlülüktür. Eğer demokrasi özgürlükse neden bizim insanlarımız özgür değil. Eğer demokrasi adaletse neden biz adalete sahip değiliz. Eğer demokrasi eşitlikse neden biz eşitliğe sahip değiliz. Demokrasi ikiyüzlülüktür...
Kapitalistleri seviniz; çünkü sizin kuvvetinizi yiyip yutuyorlar; kapitalistleri seviniz; çünkü dünyanızın bütün hazinelerini boşu boşuna mahvediyorlar; Kapitalisti seviniz; çünkü kapitalistin kilisesi, düşünceleri sizi kara cahilliğin karanlıkları içinde tutmaktadır...!
Dünya “değişim” diye ayaklanırken burada “tecrübe”, siyasette aranan hasletlerin en kıymetli tahtına yerleşiyor. Yaşlıya talep, yurt sathındaki muhafazakârlaşmanın, değişim kaygısının bir gizli yüzü, bir yan ürünü olarak zuhur ediyor. Ve “siyasetin ihtiyarlar heyeti”nin, “yaşamını değiştirme iradesi göstererek”, işbaşı yaptığı Türkiye, kendine yeni bir yön verme iradesini kaybediyor. İhtiyarlıyor; bir gençlik bayramının arifesinde...