Oyunculuk

Herkes şöhret olmak istiyor. Bana da arkadaşlarım vasıtasıyla birileri ulaşıyor. Onlara ilk şunu soruyorum: 'Şöhret mi olmak istiyorsun, oyuncu mu?' Oyuncu olmak istiyorsan bu çok zorlu bir süreç. Oyuncu dediğin adam 55 yaşından sonra olmaya başlıyor.

Oyunculuk “Ben insanım” diyen herkese kapıları açık olan bir meslek, insanın içinden çıkan... Ama oyunculuk müessesesini sadece televizyon ürünleri üzerinden tanımlamaya karşıyım. Bu, bir yolculuk. Başlarsınız, kendinizi geliştirirsiniz, meslekle ilgili bir şeyleri dert edinirsiniz ve böylece bir yere gelirsiniz.

Ben oyunculuğu tek bir kavram olarak algılıyorum. Dizi oyunculuğu, sinema oyunculuğu gibi ayrımlarım yok, oyunculuk tek bir olgudur, yaptığınız yere göre teknik olarak değişimler gösterir. Bunun dışında bu işin enerjisini oluşturan çekirdeği, tek bir şeydir. Mevzu oyunculuğu tercih etmektir. İnsanların karşısında bir mesuliyetle çıkıyorsanız, bunu layıkıyla yapmak gerekir. Oyunculuğu nerede yaptığımız çok da önemli değil. Önemli olan bu sorumluluğun altından kalkabilmek...

Kendi geçmişime baktığım zaman, kalabalıklara hitap edemeyen, bir metni yüksek sesle başkalarına okumaktan çekinen bir yapım vardı. Tezat oluşturan şey, benim kalabalıkların karşısına çıkmam ya da bir sandalyenin üzerine çıkıp bir şeyler yapıp insanların ilgisini çekebilmem. En klişesinden bir durum. Bunun içinde insanın fark edilmekle ilgili bir şeyi açık ediyor kendini. Kendim yapamayacağım şeyleri oyuncu olarak yapıyorum.

Rol seçimi doğru mekanda, doğru zamanda, doğru insanın yanında bulunmaktan tutun da sizin performansınıza, niteliklerinize kadar her şeye bağlı. İstisnalar vardır ama kimse gelip "Sana sekiz tane rol veriyoruz, hangisini seçersen biz onu yapacağız" demiyor. Biraz pişmek, açıkçası biraz acı çekmek gerekiyor.

Her bir oyunda gözeneklerinizden adrenalin fışkırıyor. Başka ne yapar ki böyle bir şeyi insana? Bungy jumping mi ya da paraglading mi? Tiyatronun kendine böyle bir bağlayıcılığı var. Canlı olması nefis bir şey, her akşam bir sınav. Hadi bakalım, birisi bana bunun yerine bir şey önersin!

Kamera önünde olmak ve stüdyoda seslendirme yapmak çok kıyaslanacak şeyler değil bence. Ben ikisini de severek yapıyorum. Çok sevdiğim için de karşılaştığım şeyleri zorluk olarak addetmiyorum. Yani şanslıyım diyebilirim. Bu yüzden de kamera önünde olmak ayrı stüdyoda seslendirme yapmak ayrı haz veriyor bana.

Liste
Yükleniyor…