Müzik Felsefesi

Ne çaldığınız değil nasıl çaldığınız önemlidir. Bahsettiğimiz arabeskmiş, popmuş, türküymüş falan bunların özünde anlattığı şeyler aynı insanların aynı duyguları. Sadece onları çalma ve icra etme biçimleri farklı.

Benim için müzik, vahdetle kesret arasındaki köprüdür. Ben niye hediyeli bir adamım? İşte bu yüzden, hayatın bana verdiklerini geri vermek istiyorum. Bana vermedikleriyle çarpışmak yerine dünya haliyle ahiret hali arasındaki dengeyi kurmak ve kendimi zenginleştirmek amacım. Benim imtihan edildiğim şey bu. Önemli sözleri kullanarak onu yıpratmak değil.

Bazıları rock and roll'un öldüğünü söylüyor ama öyle değil. Hiçbir zaman ölmeyecek çünkü iyi şarkıların modası asla geçmiyor ve rock müzisyenleri henüz iyi müzik yazmayı öğrenmediler. AC/DC'ye bakın, gençliklerindeki kadar güzeller. Veya ZZ-Top, gitar rifflerinin ruhu ve bedeni harekete geçiren büyülü bir yanı var. Hayvan seviyesinde çalışan, her hücreye nüfuz eden ve onunla savaşılamayan bir şey. Yani rock and roll sonsuza kadar mutlu yaşayacak.

Müzikleri bu şekilde aranje edip çalmayı ve gönüllerde taht kurmayı, kelebek olup uçmayı ben de biliyorum. On üç-on dört senedir bu piyasadayım, her türlü raconu uygulayabilirim. Ama bu parçaları biz sahnede bu kadar sert çalıyor isek demek ki bunun seçimsel bir sebebi var. Türkiye'de bu lezzeti de artık insanların görmesi gerekiyor, bilmesi gerekiyor. Eğer zihniyle beraber dinlerse zaten onları belki gönülden, akustik ya da o piyano melodileriyle duyuyordur. Çünkü onlar alt yapıda var zaten.

Liste
Yükleniyor…