Ülkemiz bölünme tehlikesiyle karşı karşıya. Aslında laiklik bize her zamankinden fazla lazım. Neden? Birliğimizi koruyabilelim diye.
- Henüz kategori yok.
-
Starbucks 2025 Tatil Sezonu: Red Cup Günü Coşkusu ve B…08.11.2025
-
İstanbul Havalimanı Gümrüğünde Gergin Anlar: Erkam Yıl…08.11.2025
-
İninal'in Faaliyet İzni Merkez Bankası Tarafından İpta…08.11.2025
-
Adana İş Dünyasından Acı Haber: Mehmet Hanifi Kalo Yaş…08.11.2025
-
ŞOK Market'ten Kasım Fırsatları: Ev İhtiyaçlarından El…08.11.2025
-
Meteoroloji'den Yeni Haftaya Yönelik Hava Durumu Uyarı…08.11.2025
-
Ali Şen'in Oğlu Adnan Şen Enfeksiyon Nedeniyle İkinci …08.11.2025
-
Thierry Henry'den Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Perf…08.11.2025
-
İzmir'de Planlı Elektrik Kesintileri: İlçeler Bazında …08.11.2025
-
Elon Musk'a Trilyon Dolarlık Ödeme Planı Tesla'yı İkiy…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Laiklik
Sanayileşmiş toplumun her yerde laik toplum olması da rastlantı değildir. Bu toplum, her insanın bir birey olarak kişilik sahibi olduğu, bu nedenle de insan haklarının tanınıp korunduğu toplumdur. Bu toplumda doğal yeteneklerini geliştirebilmek bireyin ilk hakkı sayılmaktadır. Bunun için bireyleri, başkasının eşit hakkına zarar vermemek koşuluyla, tehlikesi ve zararı da kendisine ait olmak üzere, kendi kendisini istediği gibi yöneltip yönetmekte özgür bırakmak, çağdaş toplumun –deyim yerindeyse- anayasasıdır.
Lâiklik ilkesi, bağımsızlığımızı, özgürlük ve egemenliğimizi korumamızı, güçlendirmemizi sağlamış, ulusal birliğin dayanağı olmuştur.
Sosyalistler, din konusundaki tavırlarını genellikle şu sözlerle belirtirler: “Din, kişinin özel meselesi olarak görülmelidir.” Ancak herhangi bir yanlış anlamaya yol açmamak için, bu sözlerin anlamı kesinlikle açıklanmalıdır. Devlet söz konusu olduğunda, dinin kişisel bir sorun olarak kalmasını isteriz. Ancak, Partimiz düşünüldüğünde dini kişisel bir sorun olarak görmemiz söz konusu olamaz.
Teokratik devlet anlayışının kökenindeki tanrısal iradenin yerini lâik devlette akıl ve bilime dayalı yönetim almıştır. Evet... Lâiklik rasyonalizmdir.
Karanlık çağlara geri dönmek istemiyorsanız; tekrar zulüm altında yaşamak istemiyorsanız, özgürlüğünüzü korumalısınız ve kilisenin hükümetinizin kontrolünü ele geçirmesine izin vermemelisiniz.
Hükümetleri din ve dini kurumların egemen olduğu ülkeler en geri kalanıdır. Aynı şekilde, halkı en aydınlanmış olan ve hükümetleri laiklik ilkesine dayanan ülkelerdir.
Laiklik, sadece devletin dinden, dinin de devletten elini çekmesini sağlamıyor, din sınıfının dini yaşamak isteyen kitlelere tasallutunu da önlüyor. Bu açıdan bakıldığında laiklik dine en büyük hizmetin kurumudur. Ve laiklik, dindarların âdeta huzur ve mutluluk gemisidir. Dinci sömürücüler laikliğe, esas bu ikinci anlamı yüzünden düşmandırlar. Çünkü onların kitleler üzerindeki şeytani hegemonyalarını kıran, laikliğin bu ikinci anlamıdır. Bu anlam, din bezigânlarının korkulu rüyalarının ve saltanatlarını yitirme kaygılarının esas sebebidir.
Benim için, laik bakış açısı edilgen olarak edinilmiş bir miras olmadı ancak bunun yerine yavaş ve uzun süren bir değişimin zor ulaşılan bir sonucu oldu. Bazı ahlâksal değerlerimin erken gelişme dönemimde aldığım dinsel eğitime dayanıp dayanmadığını hâlâ merak ederim.
Laikliği, manevi değerlerin korunmasında, vicdan, dini inanç ve ibadet hürriyetinin uygulanmasında ve dini kültürün geliştirilmesinde kısıtlayıcı unsur olarak anlamıyoruz.
Ne zaman din toplumu yönetmek için kullanıldıysa, din kralların ve diktatörlerin elinde halkı cezalandırmak için her zaman bir araç olarak kullanılmıştır… Diğer taraftan dinin devletten ayrılması ise dünyayı felaketlerden kurtarır ve dini onun takipçilerinin gönlünde korur.
Batıʼda önce Fransa’da yeşeren ve oradan yayılan laiklik, Rönesans ve Aydınlanma Çağı’nın ürünüdür.
Neden laiklik hem bilimin hem de demokrasinin temeli oluyor? Çünkü bilimin "geçerlilik" ilkeleri ile demokratik düzeninin "meşruluk" ölçüleri aynı niteliktedir ve hepsi laik özelliktedir.
Laiklik, İslam ile sokağı, evi, iş yerini, siyaseti ayrı tutmaktır. İslam ise evi, iş yerini, sokağı ve her yeri Allah’ın rızasına göre tanzim etmenin adıdır. Açıkça görülür ki laiklik ile İslam aynı yerde bulunamaz.
Cumhuriyetin erken döneminin siyasal uygulamalarının bir yandan çok radikal ve katı olduğundan söz edilip, diğer yandan bunların dönüştürücü etkisini küçümsemek, bazen sadece iyimser ve samimi bakış açılarını yansımakla birlikte, çoğunlukla içi boşaltılmış dinsel kavramların siyasete kodlanmasına bahane olmuştur.
Laik kelimesi, Yunanca laos kelimesinden gelen laikos kelimesinden alınmıştır. Laos kelimesi eski Greklerde halk anlamın gelirdi. Ortaçağda bu kelime, rahip olmayan ‘halk’ anlamında kullanılmıştır. Bugün Fransızcada kullanılan laicisme tabiri karşılığı olarak İngilizce ve Almancada kullanılan tabir ise Latince saecularis kelimesinden alınmış olup; çağdaş, yani din gibi değişmez değil, zamanla değişir olan anlamına gelmektedir. Şu halde halkçılık, çağdaşlaşma, uygarlaşma, devrimcilik kavramları muhtelif dillerde kullanılan tabirlerin kaynakları bakımından da laiklik kavramıyla bir akrabalığa maliktirler.
Ben Türkiye çağdaşlaşmasının geçmişinin inip çıkışlarına dayanak ileri sürüyorum ki, ne denli geri dönme çabaları olursa olsun hiçbiri tarihsel oluşumu durduramayacaktır. Tersine daha da ileriye itecektir. Bu yapıtı okuyun, kaç kez böyle geriye dönük çabalar olduğunu, kaç kez hepsinin saman alevi gibi sönerek daha ileriye doğru atılımlara yol açtığını göreceksiniz.
Neden laiklik hem bilimin hem de demokrasinin temeli oluyor? Çünkü bilimin "geçerlilik" ilkeleri ile demokratik düzeninin "meşruluk" ölçüleri aynı niteliktedir ve hepsi laik özelliktedir.
Baylar ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensublar memleketi olamaz. En doğru ve en hakikî tarikat, medeniyet tarikatıdır.
Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar.