#zulüm

Ne yazık ki, hayvan farkındalığı, hayvan his ve duyguları ile ilgili anlayışımız ve bilgimiz ilerlerken onlara davranışlarımız çok gerilerde kalıyor. Her yıl on milyarlarca hayvanı öldürüyoruz, sayı sürekli artıyor. Siz bu cümleyi okuyana dek ABD’de fabrika çiftliklerinde yetiştirilen bin tavuk öldürülmüş olacak. Günümüzdeki birçok çiftlik hayvanı gibi bu hayvanlar da hareket etme, temiz hava soluma ve güneşi hissetme özgürlüğünden yoksun bırakılıyor.

Eğer tarihsel açıdan bakarsanız, zulme karşı verilmiş bütün mücadelelere bakarsanız, bu ister Güney Afrika’daki ırk ayrımı olsun, Amerika’daki kölelik olsun ya da Kuzey İrlanda’da, İrlanda’da, Irak’ta, Vietnam’daki diğer mücadeleler olsun- yani özgürlük talebiyle yapılan bütün mücadelelere bakıldığında şiddete başvurulduğunu görüyoruz. Ve bu arada, onlar her anlamda şiddet kullanıyorlar. Hayvanları yavaş ve işkenceler çektirerek öldürdükleri laboratuvarlarda şiddet kullanıyorlar, hayvan haklarını savunanlara karşı da şiddet kullanıyorlar. En azından 12 kişi hayvan istismarcıları tarafından öldürüldü ama bundan bahseden kimse yok.

Ben şahsen kimsenin öldürülmesini savunmuyorum, önermiyorum, buna göz yummuyorum. Ben hayat kurtaran bir fizisyenim. Bütün günümü insan hayatı kurtararak geçiriyorum. Benim söylediğim şey, tarihsel bağlam içerisinde, şiddetin hayvan haklarını savunanlara karşı kullanıldığı ve hayvanlara karşı kullanıldığı; bunun da bizim onlara karşı şiddet kullanmamızdan da farklı olmadığıdır. Zulme karşı verilen bütün mücadelelerde, tarihsel olarak baktığımızda, Amerika’daki kölelik günlerinden Güney Afrika’daki ırk ayrımcılığı günlerine dek şiddet gerekli oldu. Ben hayvan hakları mücadelesini tarih içerisinde görülmüş diğer mücadele örneklerinden farklı görmüyorum.

Buzağılar… Küçücük buzağılar o derme çatma kafeslerde güç bela yatabiliyorlar. Zorla ayakta durabiliyorlar ve insanlar dana etinin beyaz olmasını istediği için sonlara doğru demirden de mahrum bırakılıyorlar. Öyle ki artık kendi idrarlarını içmek istiyorlar ve içiyorlar da. Sonunda mezbahaya giderken de bacakları kırılıyor çünkü yürüyemiyorlar. Aynı şey domuzlar ve başka hayvanlar için de geçerli. Bu, çok çok zalimce! Muazzam miktarlarda et üreten endüstriyel tarımın, zalim olduğu gerçeğinden kaçamazsınız!

Liste
Yükleniyor…