#yasa

‘Göze göz, dişe diş’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin. Size karşı davacı olup mintanınızı almak isteyene abanızı da verin. Sizi bin adım yol yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün. Sizden bir şey dileyene verin, sizden ödünç isteyeni geri çevirmeyin.

1924 Anayasası'na göre de bugünkü Anayasa'ya göre de tasarı, teklif ya da kararnamelerin, yasa/kanun ya da kanun hükmünde kararname olabilmeleri için Cumhurbaşkanının onayından sonra Resmi Gazete'de yayımlanmaları gerekmektedir. Ama Ayasofya için böyle bir durum söz konusu değildir, burada açıkça bir hukuksuzluk mevzu bahistir.

Arzu! İnsanın ta can evine işlersin sen; olmaz sanılan şeyleri oldurursun, düşlerle haberleşirsin; nasıl olur? Gerçek olmayanla düşüp kalkarsın, yoklukla arkadaşlık edersin sen; öyleyse gerçek olanlarla birleşebileceğin inanılır bir şey pekala; ve sen Arzu, yasayı çiğneyerek yaptığın bu işi, anlıyorum.

Önemli bir sözcük: 'Namus.' Kökü Yunancadır: 'Nomos.' 'Yasa' ya da 'din yasası' demek. Yani 'yasa'ya ya da 'din kuralları'na uyanlar 'namuslu' sayılmışlar! Gerçekte 'namussuz' olsalar da... Kimi doğubilimcilere göre 'namus', Arapça sözcük olarak da çok eski. Ve çok çeşitli anlamları içermekte. Bunların içinde 'para' ('dinar') da var. Demek ki, dünyamızın 'paralı' egemenleri de, eskiden beri 'namuslu' sayılmışlar. Bizim bildiğimiz anlamıyla ne denli 'namussuz' olurlarsa olsunlar.

Zenginler her gün yoksulların gündeliklerini kıstıkça kısarlar. Bunun için yalnız hilelere başvurmakla kalmaz,yasalar da çıkarırlar. Devletin en yaralı insanlarına karşı böyle davranmak apaçık bir adaletsizliktir diyeceksiniz ama zenginler bu canavarlığı yasalar yoluyla bir adalet kılığına bürümüşlerdir.

Öyle yasalar çıkarın ki köyleri, çiftlikleri yıkan beyler ya hepsini yeniden yapmak, ya da toprağı yeniden çiftlik kuracak insanlara bırakmak zorunda kalsınlar. Zenginlerin cimri bencilliğini frenleyin. Sömürme, tekel kurma hakkını alın ellerinden. Aylak insan bırakmayın memleketinizde. Tarımı büyük ölçüde geliştirin. Yün işlikleri ve daha başka üretim kolları yaratın. Yoksulluk yüzünden bugüne dek hırsızlık, serserilik, ya da uşaklık eden, aşağı yukarı aynı kaderi paylaşan bir sürü insan oralara gidip yararlı bir çalışma yoluna girsin.

Liste
Yükleniyor…