- Henüz kategori yok.
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
-
Premier Lig'in Zirve Yarışında Tottenham-Manchester Un…08.11.2025
-
Hull City, Portsmouth Karşısında Evinde Galibiyet Arıy…08.11.2025
-
Sakaryaspor - Serikspor Karşılaşması Öncesi Son Durum …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#üniversite
Tayyip Bey, 'Batı'dan ilim değil, ahlaksızlığı aldık' diyor. Bilmiyor; bizim kurumlarımız ve üniversitede okuttuklarımızın hepsi Batı'dan, Garp'tan alınmadır.
Bakışımıza getirilen işbölümünü, bir tür zincire vurulma ve bir tür hapislik olarak görmeliyiz; aklın hapisliği işbölümünün zincirleriyle gerçekleştiriliyor. Böyle bakarsak, Batı dünyasındaki ve Türkiye'deki üniversitelerin, insan aklının büyük hapishanesinin koğuşları olduklarını görürüz.
Resmi tarih din'dir.Üniversite kürsülerinde ve cami minber'lerinde okunuyor ve okutuluyor.Hutbe'dir.
Hocalarıma büyük şükran duyuyorum, lisedekilere de üniversitedekilere de. Ama bir üniversite ne demektir biliyor musun? Ben eğer üniversiteyi birincilikle bitirdiysem, ben bugün bu hale geldiysem, bu, üniversite kantinindeki yoldaş öğrenci arkadaşlarımın katkılarıyla oldu. Beni onlar yetiştirdi.
Üniversite tabii ki açılmalıdır, ama Hakkari'nin, Kastamonu'nun dağlarına değil. Her yere gidip üniversite kurulmaz. Ankara'ya yirmi tane kurarsın, buraya gelen öğrenciler Ankara'nın nimetlerini görür.
Üniversite özerkliği, zorbaların kanundan kurtularak üniversitelerde baskı yapmaları yetkisi değildir. Silah taşıyorlar ve onunla veya silahsız kanun dinlemiyorlar, hoca dinlemiyorlar. Çalışmak isteyen öğrenciyi zorla alıkoyuyorlarsa öğrenci adına layık olmayan bu kimseler ister sol irticaın aleti olsunlar, ister sağ irticaın; devlet kuvvetleriyle derhal tesirsiz ve yersiz bırakılmak lazımdır. Yurtlar için de durum budur.
4 yaşından beri, büyüdüğüm Ataköy’de hayvanların peşinde koştum, böcek koleksiyonu yaptım. 14 yaşında İstanbul’da kuş gözlemeye başladım. 18 yaşında bursla başladığım Harvard Üniversitesi’nde entomoloji ve ornitoloji koleksiyonlarında çalıştım. Lisans tezimi Uganda kuşları üzerine yapmaya karar verdim ve tek başıma 20 yaşında üç ay Uganda ormanlarında kaldım. Kendim tasarladığım ve 4 ayrı araştırma fonundan destek aldığım lisans tezi projem, 15 yaşından beri atıf yaptığım Prof. Paul Ehrlich’i etkiledi ve beni o sene öğrenci almayacak olmasına rağmen özel bursla Stanford’da doktoraya kabul etti. Doktoram esnasında, dünyanın en kapsamlı “Tropik Kuş Radyo Takip Projesi”ni gerçekleştirdim ve tüm dünya kuş türlerini kapsayan en büyük kuş ekolojisi veri tabanını oluşturdum.
Hemen belirtmek isterim ki, bu savaşımımda bana en az destek güç..., kendi öz çevrem sayılan Üniversite olmuştur. Üniversite dışından ve özellikle Anadolu'nun çeşitli köşelerinden, çeşitli kentlerinden ve halk sınıflarından gelen umutvari yazılar, mutluluğumu ve şevkimi ne kez artırdı ise; gerici mihrakların Üniversite çevreleriyle, profesör unvanını taşıyan kişilerle işbirliği yaparcasına karşıma dikilmeleri, yalan ve iftira yöntemleriyle saldırıya geçmeleri beni o ölçüde üzmüştür...
Fatih Hilmioğlu suçludur! İÜ’yü 77 devlet ve vakıf üniversitesi arasında sekizinci, 53 devlet üniversitesi arasında ikinci sıraya yükseltti. Fatih Hilmioğlu suçludur! İÜ yerleşkesine yüz binlerce ağaç diktirdi, pek çok bina ve yol yaptırarak Türkiye’nin 7. güzel yerleşkesi haline getirdi. Fatih Hilmioğlu suçludur! Hiç gereği yokken Türkiye’nin en büyük ve en güzel ikinci (yapıldığı dönemde birinci) kütüphanesini inşa etti. Sanatın ne getirisi olacaksa artık (!) bir de güzel sanatlar fakültesi yaptırdı güzelim araziye... Fatih Hilmioğlu suçludur! İçerisinde vatan sevgisi, yurttaşlık bilinci, insan sevgisi, bilimsel ve sanatsal çalışmaların, çağdaşlık vs. gibi konuların anlatıldığı, yapıldığı pek çok konferans salonu yaptırdı.
Ne denli acı olursa olsun gerçek şudur: Üniversite düzenimiz, emperyalizmin sultasında yaşayan Türkiye'de, komprador kapitalizmin sultasına bağlanmıştır...
Üniversite mezunları, 20’li yaşlarını çocukluklarında kullandıkları yatak odalarında, solmuş Obama posterlerine bakarak ve evden ne zaman ayrılabileceklerini, hayata ne zaman tutunabileceklerini düşünerek geçirmemeli.
Düşünmek yalnızca aydınlara, üniversite gibi kurumlara bırakılamayacak kadar ciddi bir meseledir.
Bir kadın üniversite eğitimine başladığında sadece kafasıyla zekasıyla değil tüm istemiyle, tüm insanlığıyla kendini veriyor.Sadece bilgi edinmekle kalmıyor, yaşamdaki zihinsel devinimde de küçük bir pay sahibi oluyor.
Bende üniversiteye gitmiştim, bütün profesörlerin aklı, adaleti, hakikati, iyiliği, güzelliği, vb vazettiklerini biliyorum. Hepsi! Bir tanesi bile kötülüğü ve alçaklığı öğretmez. Peki neden bütün öğrencileriniz böylesine sahtekar ve dolandırıcı? Onlara öğretmiyor musunuz, yoksa defterlerine mi geçirmiyorlar söylediklerinizi?
Gönül arzu eder ki bütün gençler liseyi okusun hatta bütün gençler üniversiteyi okusun. Bu, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Liseyi bitiren herkes üniversiteyi okuyamaz.
ODTÜ'de öğrencilerden büyük ilgi gördüm. Sevgi gösterilerinde bulundular. Düşündüm de 12 Eylül 1980'den evvel acaba cumhurbaşkanı böyle üniversiteye gelip rahatlıkla dershanelere girebilir miydi? İşte o noktadan bu duruma gelinebilmiş ise 12 Eylül Harekâtı'nın sağladığı huzur ve güven ortamının yararı kendiliğinden ortaya çıkıyor demektir.
Üniversiteye gelmişler, kendilerini istikbale hazırlamak ve bir iş sahibi olmak istiyorlar. Yoksa Marksist-Leninist veya şeriat düzeni kurmak için gelmediler. İşte şimdi rahat okuma ortamına kavuştular. Beni de o ortamı yaratan kişi olarak görüyorlar, onun için alkışlıyorlar.