#uluslararası i̇lişkiler

Bence Avrupa Birliği, Ukrayna'nın ortaklığını ve AB içinde yer almasını istiyor. Bütün AB üyeleri bunu istemiyor, doğru, tüm ülkeler değil. Bana Ukrayna'ya yüzde 100 güven duymuyorlar gibi geliyor. İkincisi, bence Avrupa Rusya'ya ilişkin ihtiyatlı davranıyor çünkü Rusya, Ukrayna'nın Avrupa yanlısı olmasını istemediğini gösteriyor. Onların devam eden kendi işleri, kendi ilişkileri, kendi ülkeleri var. Ama bugün Avrupa'nın yaptırımlarla nasıl hareket ettiğini, bizi nasıl desteklediğini görüyoruz. Bu, Rusya'ya karşı yaptırımlar yüzünden para kaybetmek anlamına gelse bile. Bunun için onlara minnettarım.

Yüz yıl sonra şimdi bütün mazlum Asya ayağa kalkmaktadır. Batı merkezli dünya sisteminin arka arkaya sarsıntılar yaşadığı, bir krizden bir başka krize yuvarlandığı, bunlardan çıkmak için saldırganlaşıp başta Ortadoğu olmak üzere dünyayı kana, şiddete, teröre boğdukça sonunu hızlandırdığı bir dönemin sonu yaklaşırken, insanlık için yeni bir tarih başlamış bulunmaktadır. Batı emperyalizmine karşı Asya’nın verdiği cevap her gün güçlenerek ilerlemektedir.

KKTC ilk defa resmi ismiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak uluslararası bir organizasyonda yerini aldı. İslam İşbirliği Teşkilatı'nda da bildiğiniz gibi gözlemci üyeyiz fakat oradaki adımız Kıbrıs Türk Devleti, dolayısıyla bu gözlemci üyelik bizim için çok daha anlamlı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eylül ayı sonunda BM Genel Kurulu'nda 'KKTC'yi tanıyın' çağrısı sonrasında gelmiş olmasını da çok anlamlı buluyoruz. Ve gözlemci üyeliğin tam tanınmaya giden yolun bir başlangıcı olduğunu değerlendiriyoruz ve çok mutluyuz.

Burası acı çekmiş, savaş görmüş, savaş gören o nesillerin acılarını hala unutmadığı, çok önemli çatışmalara ve soykırımlara sahne olmuş bir bölge. Burada kalıcı barış ve istikrar için Avrupa-Atlantik kurumlarının şemsiyesi şart. Çok güçlü bir NATO üyesi olarak, Türkiye'nin de stratejik hedefi AB. Biz aslında Balkanların en büyük ülkesi olarak diyoruz ki; Balkanlarda ve bütün Avrupa'da kalıcı barışı ve dostluğu, ekonomik güçlenmeyi sağlamak için Türkiye ile bütün Balkanlar, AB üyesi olmalıdır. Balkanların ve Karadağ'ın AB üyeliğini bu sebeple istiyoruz. Biz, Karadağ'ın AB üyesi olmasını, en fazla Karadağ ve Balkanlar için istiyoruz.

Kıbrıs'ta çözüm bulunamıyor çünkü Kıbrıs Türk tarafı, Türkiye ile birlikte Kıbrıs’ta bir ortaklık için mücadele ederken, hedef olarak bir ortaklık kurmayı önüne koymuşken, Rum tarafının bir tek hedefi var ve o da asli, hiç değişmeyecek hedefidir, sadece adaya değil, bize de sahip çıkmak. Biz ortaklık onlar sahiplilik peşinde koşturduğu sürece Kıbrıs’ta çözüm olmaz.

Muhalefet gençlere 'Denktaş bir gece yattı, ertesi sabah kalktı, yarın devlet kuracam dedi. Hem Türkiye'yi, hem de bizi oldu bitti ile karşı karşıya bıraktı' derler. Halbuki 14 Kasım'a gelinceye kadar 1983'ün başından kasım ayına kadar yaptığım beyanatlarda ve Türkiye'den gelen seslerde Rum tarafını devamlı sürekte ikaz ettik. 'Görüşmelerde ciddi ol, bunu bitirebiliriz. Sakın yine masayı bırakıp yok Bağlantısızlara gidecen, yok BM'ye gidip görüşmelerle ilgili olmayan kararlar çıkarıp gelme oyunundan vazgeç. Aksi takdirde bizi yeni bir statüde bulacaksın' dedik. Rumların bağlantısızlardan çıkardıkları karar son damla oldu. Kıbrıs meselesinin bir denge meselesi olduğunu ve federasyonun devletten devlet konuşulması çerçevesinde bizim de devlet olmamızı Türkiye ile zaten ben konuşuyordum. Böyle olursa dünya bizim azınlık olmadığımızı anlayacak ve Rumların bize hükmedemeyeceğini gözler önüne serecektik. Bunda anlaşmıştık. Zamanlama meselesini ise en son New York'ta İlker Türkmen ile konuştuk.

Yaptığınız şey doğru değil, bu gittiğiniz yol. Sizin daha önce Slovenya ve Hırvatistan'ı ittiğiniz ve şimdi de Bosna Hersek'i itmek istediğiniz, cehenneme çıkan aynı yoldur. Bosna'yı cehenneme çevireceğinizin ve belki de Müslümanları tamamen yok edeceğinizin farkında değil misiniz? Müslümanlar savaş patladığında kendilerini savunamayacaklar.

Bana kalırsa stratejik hedefimiz kesinlikle IŞİD’in mutlak bir mağlubiyete uğratılması olmalı. Bu nedenle de Suriye ve Irak’ta IŞİD’e karşı yürüttüğümüz hava operasyonlarının yoğunlaşması gerektiğini düşünüyorum. Hem Suriyeli ve Iraklı Kürtlere hem de Esad rejimi ve IŞİD’e karşı savaşan ılımlı muhaliflere yönelik askeri desteğimizi arttırmalıyız. ABD, Suriye’ye sınırlı sayıda askeri personel konuşlandıracağını açıkladı. Ancak ben Başkan Obama’nın savaşacak birlikler konuşlandırmasını beklemiyorum. Zaten IŞİD’e karşı sahada savaşı yürüten de Araplar ve Kürtler olmalı.

Türkiye, Rusya saldırılarına tepki verdi. İnsani yardım sağladık. Yüksek teknolojik ürünler Ukrayna'ya gönderildi. Muharebe alanında çok etkin şekilde kullanıldı ve Ukrayna lehine dengeleri değiştirdi. Rusya saldırısından sonra Türkiye, iki ülke arasındaki şiddetli çatışmaları savaş olarak gördü ve hızlı bir şekilde Montrö Sözleşmesi'nin maddelerine uyacağını bildirdi. Türkiye, görev ve yükümlülüklerini güçlü şekilde yerine getirmeye hazır. Türkiye, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını kuvvetli bir şekilde desteklemektedir. Stratejik bir şekilde doğal bir pozisyon belirledik.

İsrail, hiçbir Ortadoğu ülkesinin modern dünyada yer almasını istemiyor. Bölgeyi kontrol altında tutmak için de Arap-Müslüman toplumunu geri planda tutuyor. İsrail, bu baskıcı politikalarına karşı çıkan rejimlere -Mısır’ın seküler rejimiyle, İran’ın teokratik rejimi arasında fark gözetmeden- tepki gösteriyor buna karşın anti-semitik ve teokratik olan S. Arabistan’a karşı çıkmıyor. Çünkü S.Arabistan, İsrail’in bölgeyi kontrol altına almayı amaçlayan politikalarına ses çıkarmıyor.

Fethullahçılar, Türkiye’de Mevleviler, Bektaşiler, Cerrahiler gibi salt dinsel inancını yaşamaya çalışan bir cemaat değildir. Uluslararası alanda at koşturan, son derece tehlikeli bağlantılarıyla, ekonomik kaynakları ve eğitim kurumlarıyla, Türkiye’nin yüz yüze olduğu en tehlikeli tehdit odağıdır. Örgütlenme modeli itibariyle Türkiye’de bir eşi yoktur; örgütlenme modeli olarak tamamı CIA denetimindeki Moon, Falun-Gong, Scientology gibi tarikatlarla benzeşmektedir. Fethullahçılar, mevcut ekonomik kaynaklarını, yapabilecek en akılcı ve en değerli alana, eğitim yatırımına tahsis ettiklerinden, diğer şeriatçı yapılanmalara kıyasla, ülkemizin sadece bugününü değil, daha çok geleceğini tehdit etmektedir.

Liste
Yükleniyor…