#Türkiye

Çandar, Türkiye’nin önde gelen gazetecilerinden biri statüsünü kolay kazanmadı. Gerek dünyayı, gerekse Türkiye’yi tanıma çabasında, onun kadar çok seyahat etmiş, güçlüğü göze almış, bilgilerini yenileme ve zenginleştirme çabası göstermiş; onun kadar çok insan tanımış, tarih yapan kişileri yakından tanıma tutkusu içinde olmuş başka birini tanımadım. Bu vasıflarıyla Çandar, 1980’lerden bu yana Türkiye’de dış ve iç politika üzerine yürüyen tartışmaların hemen her zaman göbeğinde yer aldı; doğru bildiği görüşleri, en açıksözlülükle savunmaktan geri durmadı. Yanlış yaptığını gördüğünde de, yanlışları terk etmekte tereddüt göstermedi. Bunların ‘niçin’lerini her zaman açıklamadığı nedeniyle kendisini eleştirenler olmuştur.

İşin ilginç tarafı bu depremin yıkım gücü 12'dir. Böyle bir depremi Türkiye hiç görmedi, dünya da az gördü. 12, Mercalli Cancani eşelinin en son rakamdır. Daha ötesi yok. Çünkü Hatay'a gidiyorsunuz ne tarihi yapılar ne de herhangi bir yapı ayakta değil. Daha yüksek olmaz.

İnsanlar tek tek alınmasınlar, ama eskiden tartışmalara katılan ve AKP’nin politikalarına ya da İslami hareketin durumuna biraz daha eleştirel gözle bakanların pek çoğu bugün AKP’nin kurduğu think tank kuruluşlarında görevliler. Bunların hepsi şimdi AKP’nin politikalarına malzeme temin ediyorlar.

Yıllardır süren büyük mücadele zaferle taçlanmış, Azerbaycan sahada açık bir zafer kazanmıştır. Teslim olan Ermenistan, Karabağ'dan çekilecektir. Azerbaycan öz topraklarına kavuştu. İşgalci ve saldırgan Ermenistan yenildi. Harekat başladığından beri Türkiye, Cumhurbaşkanımızın kararlı tutumu ile kardeş Azerbaycan'ın yanında yer aldı. Ateşkes anlaşmasına bakıldığında Türkiye'nin sahada olduğu gibi masada da Azerbaycan'ın yanında durduğu görülmektedir. Bu kardeşlik ve dayanışma ebediyen sürecek.

Geçmişte Yahudilere dönük olarak ortaya koydukları zalimane yaklaşımları, bugün Müslümanlara dönük olarak ortaya koymak için pusuda bekliyorlar. Dolayısıyla Avrupa'da Müslümanların, Yahudilerin, göçmenler üzerine çalışan kuruluşların hepsinin topyekun güç birliği içerisinde, bu aşırı sağcılığa bu Nazi anlayışına karşı mücadele etmesi gerekir. Şimdi ise Müslüman düşmanlığı, Türkiye düşmanlığı ile öne çıkmış bir şahsın böyle bir kuruluşun başına gelmesi doğrusunu söylemek gerekirse Avrupa'da aşırı sağcılara karşı verilecek bu mücadelenin inandırıcılığını azaltacaktır. Bu, herkesin beraberce topyekun bir şekilde ortaya koyması gereken bir mücadele.

Lise öğrencilerimizin bu ülkenin geleceğini tasarlayan projelere kafa yorması, özgün fikirlerin peşinden koşması bizim için çok çok önemli. Bu çabalar maraton koşu gibi uzun soluklu. Bu tür çalışmalar sizi sadece bir yarışmaya hazırlamıyor, sizi hayat disiplinine, gelecekte bir mesleğe hazırlıyor, dünya standartlarında iş yapabilmeye hazırlıyor. Çalışmalarınızın geliştirilebilmesi için her türlü katkıyı sağlamaya hazırız. Sizin önünüzdeki gelecek aslında Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği.

Askerler 10 yıl önce dönemin başbakanı Necmettin Erbakan'ı iktidardan uzaklaştırdı. O darbeyi yaratan koşullar bugün yeniden ortaya çıkıyor. Bir kez daha iktidarda bir İslamcı var. Bir kez daha generaller, hükümetin laik devleti nasıl zedelediğini öfke ile fısıldıyorlar. Bana göre Türkiye'de 2007 yılında bir askerî darbe olması şansı yüzde 50. Çoğu Türk, Başbakan Erdoğan'ın Erbakan'dan daha ılımlı olduğunu düşünmesine karşın, Erdoğan yine de bir İslamcı. Son haftalarda Türkiye'nin en üst düzey subayları ile konuştum. Hepsi demokrasiye ara verilmesini arzulamadıklarını ancak askerlerin yakında laikliği -ki o olmadan çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede demokrasi olamaz- korumak için harekete geçmek zorunda kalabileceklerini açık bir biçimde dile getirdiler.

Liste
Yükleniyor…