#toplumsal çöküş

Erdem yok olduğunda yardımseverlik de kaybolur, yardımseverlik kaybolduğunda doğru davranış belirir, doğru davranış kaybolduğunda çıkarcılık ortaya çıkar. Çıkarcılık; doğru ve gerçeğin en karanlık gölgesidir ve düzensizliğin başlangıcıdır.

Mübarek bir gayeden ve onun yolundaki mukaddes hafakandan mahrum bir neslin önce içten içe yanarak karbonlaşması, sonra da bir alev topuna dönüşerek, etrafındaki her şeyi yakıp kül etmesi kaçınılmazdır.

Televizyonları açmaya korkuyorum, bu kadar vahşet, dehşet, kan, çatışma, saygısızlık, hukuksuzluk, yaptımsa yaptım pişkinliği, yalan, dolan, bugün söyleneni yarın inkâr etme hayra alamet değil. Fiziki yıkıntıyıa düzeltmek kolay (Almanya’daki gibi); ancak ruhsal ve ahlaki çöküntüyü düzeltmek yıllar alır. Bu coğrafya ahlaki çöküntü içindedir.

Dogmanın bataklığına saplanmış ülkelerin perişanlığını görmemek için kör olmak gerekiyor.

Eğer acil önlem alınmaz ise, anlattıklarımız anlaşılmaz ise, bir kuşak sonra (şimdiden örneklerini her yerde görmeye başladık) bu coğrafyanın teröristleri, canileri, katilleri, uygarlık düşmanları bu topraklarda da yeşerecektir. Demedi demeyin…

Hiçbir ülke ya da toplum durup dururken batağa saplanmaz. Onu hazırlayan nedenler vardır. Zaman içinde anlayanlar toparlanabilir; anlayamayanlar da yok olur gider.