En utanılacak yönümüz tarih yaptığımız halde tarih öğrenmemek, tarih yazmamak konusundaki cahilce ısrarlarımız.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#tarih bilinci
Biz modern bir dünyada muasır medeniyeti hem benimsemek, hem de onunla kavga ederek tarihimizi ve kimliğimizi korumak zorunda olan bir milletiz.
Hafızası olmayan toplumların nerelere gideceğinin, sürükleneceğinin, dahası neler yapabileceğinin hesabı olamaz.
Okurları, izleyenleri amaçlarına uygun sahte bir tarihle uyutmak, kandırmak, aldatmak, öz tarihlerinden soğutmak; yerine uyduruk, yapma, bütünüyle sahte bir tarih yerleştirmek istiyorlar. Bunu her fırsattan yararlanarak yapıyorlar. Eskiyi abartıyor, yeniyi bir ucundan tutup karalıyorlar.
Allah bana memleketimizi uzun süre anlatabilecek bir ömür verdi. Hayatım boyunca oldukça fazla hatıram oldu. Birçok şey gördüm, yaşadım. Korkunç bir savaşın içinde olan Almanya'da 2 yıl kaldım. İnsanlığın ne hale geldiğini, nasıl bir vahşet içinde kaldığını canlı olarak yaşadım. Türkiye'de yalnız Bizans kültürü değil, Osmanlı kültürü de bilinmiyordu. Hala Osmanlı sanatını tamamen bilmeyen birçok insan var. Eksikliğini hissettiğim için zamanında İstanbul Üniversitesinde Osmanlı mimarisi dersi verdim. Şehrin içinde tarihi karakterde korunması gereken ne varsa bunların muhafaza edilmesi gerekiyor.
Anadolu Ajansının çok büyük bir hizmet ifa etmesi gerektiğine inanıyorum. Ne varsa bir mektup, bir pul bunları toplayıp arşivimizi, geleceğimizi zenginleştirmemiz lazım. Onun için Kızılay, Anadolu Ajansı gibi Cumhuriyetin İlk Meclis dönemindeki kurumlarını yaşatmak boynumuzun borcudur.
Çocuklarımıza kendi tarihimizi, kendi kültürümüzü, atalarımızın Avrupa’ya götürdükleri insanlığı ve medeniyeti öğrenmeliyiz. Ancak o zaman ayaklarımızın üzerinde durabiliriz.
Tarihi öğrenmeyenler, onu tekrar yaşamak zorunda kalırlar. Maalesef ülkemizde, Malazgirt Zaferi uzun zaman ihmal edildi. Anadolu'daki varlığımızı bin yıl önceki Malazgirt'i atlayıp, Anadolu'daki zayıf bağlantılarla daha eskilere götürme çabası belki iyi niyetliydi ama beyhudeydi. Malazgirt'i, devleti yönetenler unutsa da bu millet unutmadı. İşte çağrımızı yaptık ve bugün millet Malazgirt'te.
İnsanlar tarihi pek merak etmediler ya da merak ettirilmediler. Daha ziyade halının altına doğru süprüldü mevzular. Bu ülkenin kendi geleceğini, gelecek nesillerin yaşantısını karartmak demek. Karanlıkta bırakmayı tercih ettiler. Aman bilinmesin dendi. Biz kendimizden, hatalarımızdan memnun değiliz. Hataları halının altına süpürdüğümüz zaman kurtulduğumuzu sanıyoruz. Ne kadar karşı çıkarsak çıkalım, ne kadar ayrı olursak olalım, bu kadar ayrılık içinde tek ortak noktamız aslında geçmişimiz ve geleceğimiz olacak. Herkes şimdinin derdinde oysa. Halının altına o kadar çok süprülüyor ki, önce pot oluyor, sonra dağlar. Ve herkes o dağlara takılıp tökezliyor. Siyasetçiler, gazeteciler ve ilgili kişiler 30 yıldır televizyonda bir masanın etrafında toplaşıp son derece sıkıcı ve itici şekilde 12 Eylül’ü tartışıyor. 30 sene öncenin magazinini yapmaya çalışıyorlar. Bu bence tam bir patinaj. Hiçbir şekilde hareket etmeyen, ısı yaratan, dumanlar çıkaran bir patinaj. Geleceğe bunu yapmaya hakkımız yok.
Bugün toplumda en çok ilgi gören konuların başında tarih geliyor. Tarihle ilgili programlar, tarihî diziler, tarihî kitaplar ve dergiler büyük alaka çekiyor. O kadar ki, sadece tarihle ilgili yayın yapan televizyonlar bile yayına başladı. Bu geniş ilgiyi doğrusu ben hayırlı ve faydalı buluyorum. İnsanlar elbette geçmişlerini merak edecek, mazilerini araştırıp inceleyecekler. Bu merak, ilgi, tecessüs ve eğiliş, şüphesiz insanları doğru tarihi öğrenmeye sevk edecektir. Dayatılan tarih yerine doğru tarih öğreniliyor artık. Yayın dünyasında tarih kitapları rağbet görüyor. Okuyucu yayıncılardan tarihle ilgili kitapları istiyor. Bu isteğe ve ihtiyaca cevap veren yayınevleri de pek çok kitabı günışığına çıkarıyor. Şüphesiz bu olumlu gelişmelere ne kadar sevinsek azdır.
Osmanlı'nın tecrübelerinden bütün insanlık yararlanıyor. Tabii biz de yararlanabiliriz. Tarihimizin en önemli dönemlerini teşkil ettiği için onu saygı ile, ihtiramla anmak durumundayız.
Tarihte ne kadar göz kamaştırıcı bir mevkiye sahip isek de, onu araştırmada, kültür hazinesi olarak hayatımıza katmada aklın alamayacağı kadar geri kaldık.
Allah beni bu şehrin halkının dostu olarak bu zamana kadar sakladı. Biz bu şehrin düşmanlarını yendik ve onların vatanlarını aldık. Burayı Makedonyalılar, Teselyalılar ve Moralılar ele geçirmişlerdi. Bunların biz Asyalılara karşı kötü davranışlarının intikamını aradan birçok devir ve yıllar geçmesine rağmen onların torunlarından aldık.
Yunanların dehası mülkünü ganimet olarak eline geçiren Turahan'ın oğluna din ve devlet ne kadar şükran borçludur.
İtalyanlarla aynı kökten olduğumuz ve onlar gibi, Rumlardan, Hektor'un kanının intikamını almaya hakkım olduğu halde, İtalyanların bana düşmanca davranmalarına ve Rumları bana karşı kışkırtmalarına hayret ediyorum.
Lozan'ın başarı olduğunu anlatmaya çalışanları hayretle izliyorum. Düşünme yetisini kaybetmişleri ikna edeceğinizi sanıyorsunuz değil mi?
Tarihi bilmiyorsan dün doğmuşsun demektir. Dün doğmuşsan her lider sana istediği hikayeyi anlatabilir.
Bence hiç olmazsa Cevdet Tarihi ile Vakanüvis Lütfi'yi okumamak aydın takımı için büyük bir eksikliktir. Geçmiş denen bir şey vardır ya, onun yüzyıllardan beri geçmeyen bir yanı da var ki ikide bir karşılaşmaktan veya geri tepmesinden bir türlü tam kurtuluşa eremiyoruz.
Türk çocukları Sèvres Antlaşması ile ne olacağımızı ve Lausanne Antlaşması ile ne olduğumuzu iyice bilmelidirler.
Bugün gençlerimizin bir kısmında Türk tarihine karşı görülen ilgisizliğin veya karşı çıkışın başlıca sebeplerinden biri vaktiyle tarih adına anlatılan şeylerin feci yanlışlardan ibaret olduğunun anlaşılmasıdır.
Her birisi bir Karun hazinesini hasetten çatlatacak değerdeki maddi ve manevi varlıklarımızın, tarihimizin, bayrağımızın, sınırlarımızın, milli birlik ve beraberliğimizin. Ekonomik kurumlarımızın kıymetini biliyor muyuz?
Eğer bugün insani ve toplumsal yükselişimiz için, sağlıklı bir tarih bilincine sahip olmak zorunluluğunu kabul ediyorsak, tarihi, nesnel olguları, neden ve sonuçları yanı sıra insanlık ufkuna giren değerler açısından da sorgulayarak öğrenmek ve öğretmek durumundayız. Eğer bu coğrafyada gönüllü bir birlik ve beraberlik yani toplumsal kardeşlik istiyorsak, evrensel normların insanlarımız arasında daha da yaygınlaşmasını sağlamak durumundayız.