#tarafsızlık

Sağcısı, solcusu, ümmetçisi, bölücüsü ayırt edilmeden bu rejimi kimler yıkmak istemiş, memleketi kimler parçalamaya yeltenmiş ise onların üzerine gidilmiştir ve gidilmeye de devam edilecektir! Bu konuda emniyet kuvvetlerimizin ve Silahlı Kuvvetlerimizin gösterdikleri başarıları takdirle karşılarken bu kuvvetlere yardımda bulunan bütün vatandaşlarıma da sizlerin huzurunuzda teşekkür ediyorum.

12 Eylül Harekâtını başlangıçta onaylamasının bir sebebi de, belki bu harekâtın sağ bir hükümet olan Süleyman Demirel'e karşı yapılmış olduğu, dolayısıyla solcuları destekleyecek bir iktidar gelecek beklentisine kapılmasıdır. Ne zaman ki, bu harekâtın sağcı ve solcuları koruyan bir idare olmadığı, sağcı kesime de, solcu kesime de kanunları eşit olarak uyguladığı anlaşıldı, işte o zaman işler tersine döndü.

Samimiyetle, duyguyla, bilgiyle, mizahla, tarafsızlıkla yapılan muhalefet, çifte su verilmiş çelik gibi oluyor. Ona kimsenin itirazı kalmıyor. Ama hakaret, iftira, takıntı, lakap takma, haksızlık gibi şeyleri muhaliflik gibi sunmaya kalktığınız zaman iş değişiyor. Onları okudukça şunu düşünüyorum: Bu tavır özünde iktidara muhalif değil, tam aksine müttefik bir tavırdır. Ki o da takıyyenin bir başka türüdür.

Bağımsızlığın mutlaka korunması gereği, devletin ve hükümetin de yargı karşısında bir "taraf" olmasından kaynaklanır. Bilindiği gibi Anayasa'nın 125'inci maddesine göre "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır". Yargı karşısında, aynen vatandaşlar ve öteki tüzel kişiler gibi hükümet ve devlet de bir "taraftır". Yargının, hükümet ve devlete karşı açılan davalarda tarafsız kalabilmesi için mutlaka siyasi etkilerden, özellikle de iktidardan bağımsız olması gerekir. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda söylenecek son bir söz "tarafsızlık" kavramı üzerinedir: Yargı, karşına gelen şikayetçi ve şikayet edilen konusunda tarafsızdır. Ama Anayasadan, yasalardan ve esas olarak adaletten, hukuktan yana taraftır!

Liste
Yükleniyor…