#sosyal medya

5 sene önce hoşlandığım bir kız ile aynı ortamda bulunmak için gitara yazıldım. O sıralar aklımda hiç şarkı söylemek yoktu. Ailemi zorla ikna edip yazıldım. Heyecanla kursa gittim bir baktım, kız mezun olmuş. Meğer kızın sosyal medyadan 9 ayki gönderilerine bakıyormuşum, haberim yokmuş. 1 ay içinde gitar çaldım ve şarkı söylemeye başladım. Bizim yıl sonu gösterilerimiz oluyordu, onlara katıldım ve herkes sesimi beğendi. Konserler vermeye devam ettim, sosyal medyada paylaşımlar yaptım. Büyük bir kitle yakaladım ve artık başkalarının şarkılarını söylemek yerine, insanlar benim şarkılarımı söylesin dedim. "Gece Gölgenin Ardından Bak" şarkısını çıkarttım ve çok güzel de gidiyor şu an.

İnsanların çoğu sosyal medyayı bir araya gelmek ya da kendi ufuklarını genişletmek yerine kendi seslerinin yankıları olan sesleri duyacakları, kendi yüzlerinin yansıması olan yüzleri görecekleri bir konfor alanı oluşturmak için kullanıyor. Sosyal medya çok kullanışlı ve keyifli, ama bunlar birer tuzak.

Size çok değil iki yıl evvel böyle bir şey yazsam, gülerdiniz muhtemelen. Bir sosyal iletişim ağı, ABD Başkanı’nı susturabilecek güce sahip olabilir miydi? Evet, oldu... ‘’Bilgiye hükmeden dünyaya hükmeder’’ sözü bir kez daha içerik kazanıyor. 70 milyon üzerinde oy alan bir adamın cümleleri buharlaştırılıyor, yok oluyor... ABD Başkanına üzüldüğüm için yazmıyorum bu yazıyı, dünyanın anasını ağlatan bir süper güce bunu yapabilen hiper gücün, dünyaya neler yapabileceğinden, neye mal olabileceğinden söz etmek istiyorum. Dijital imparatorluklar çağı hakkındaki sezgilerim doğrusunu isterseniz pek parlak değil...

Twitter'da kafama göre yazar, kafama göre silerim. Hayatımda profesyonel desteğe hiç ihtiyacım olmadı. Düşüncelerimi yazmak konusunda yeterince profesyonelim. Yazdığımı yayına verdikten 5 dakika sonra sildiğim de olur; maksat gönüller coşsun. Yazdığımı yayına verdikten sonra hiç silmediğim de olur; maksat gönüller doysun.

Mesela adam Facebook'tan zengin oldu. Twitter'dan olabilir. Ama insanlar sonunda arabaya, uçağa binerler. Sonunda birtakım araçlar kullanırlar. Onların da üretilmesi gerekir. Hep Twitter, Twitter, hep Facebook, Facebook olmaz. Onlardan da çok para kazanılabilir. Ama ekonomimizin temelinde sanayi üretimi olmak mecburiyetindedir. Yoksa sadece denizi, kumu, havayı satarak ya da twit atarak, facebook yaparak gerçek ve kalıcı bir zenginlik elde etmek mümkün değildir. Modası geçmeyen şey sanayi üretimidir. Onun da bilgiye dayanması lazım.

Adana’da yeni bir şey daha bulmuşlar. Bugün gazetede okudum. Ne anlama geldiğini de bilmiyorum. İtiraf edeyim. Araştıracağım ki bileyim. Onun adı var. Çocuklar yer ya. Jelibon. Jelibon bulunmuş. Ne demek jelibon bilmiyorum. Yeraltında 6 milyar dolarlık jelibon bulunmuş. Bu ne anlama gelmiyor bilmiyorum. Hayır fake değil. Resmî şey. Arka arkaya bulunuyor.

Internet ve sosyal medyanın yararları tartışılmaz biçimde olağanüstüdür. Birçok yönden yaşamak için tarihin en iyi dönemindeyiz. Ama bu teknolojilerin belki de istenmeyen yanetkileri var. Belki bunca özgürleştiren ve eğiten teknolojiler aynı zamanda insanların her şeye hakları olduğu duygusunu hiç olmadığı kadar azdırdılar.

‘Bir ünlü olmanın dramı’... Evet böyle bir şey var. Sürekli cep telefonu ile fotoğraf çektirmek isteyenler, olduk olmadık yerlerde karşınıza dikilip sohbete tutuşanlar, bir yere gittiğinizde gözlerin size dönüp yandakinin kulağına fısıldamalar, bir de buna sosyal medyada teşhir edilmeyi eklerseniz kolay iş değil. Geçen gün Newsroom dizisinin ünlü bir oyuncusu ile bir kafede karşılaştığımda bunları düşündüm. Zaten bunları düşündüğüm için de yanına gidip konuşamadım ya.

Liste
Yükleniyor…