#sosyal devlet

27 Mayıs’ın klasik ve sıradan bir askeri darbe olmadığı söylenebilir. Kurgusu aşağıdan yukarıya doğru düzenlenmiş, gençlik ve halk hareketleriyle bütünleşip kaynaşmış, ordu içinde devrimci-tutucu hesaplaşmasıyla yönünü saptamış, 1961 Anayasası’yla sosyal devlet kavramını toplum yaşamına geçirmiş, sendikal hakları anayasalaştırmış, yargıç bağımsızlığını sağlamış, sola örülen duvarları büyük ölçüde yıkmış olan 27 Mayıs’ın anlamı 12 Eylül’den sonra büsbütün ortaya çıkmıştır.

Parası olana bakarız, parası olmayan başının çaresine baksın. Yok böyle bir şey. Göreve geldik hastanelerden rehine toplanıyordu. Ama şu anda bir tane böyle rehine gösteremezsiniz. Niye? Benim vatandaşımı hastanede rehin alacak olanın alnını karışlarım. Yok böyle bir şey.

Ben ki Kostantiniyye fatihi abd-i aciz Fatih Sultan Mehmed, bizatihi alın terimle kazanmış olduğum akçelerimle satın aldığım Kostantiniyye’nin Taşlık mevkiinde kain ma’lümu’l-hudud olan 136 bab dükkanımı aşağıdaki şartlar muvacehesinde vakf-ı sahih eylerim. Şöyle ki: Bu gayr-i menkulatımdan elde olunacak nemalarla şehrin her sokağına ikişer kişi tayin eyledim. Bunlar ki, ellerinde bir kap içerisinde kireç tozu ve kömür külü olduğu halde günün belirli saatlerinde bu sokakları gezeler. Bu sokaklara tükürenlerin tükrükleri üzerine bu tozu dökeler ki yevmiye yirmişer akçe alsınlar; Maazallah herhangi bir gıda maddesi buhranı da vaki olabilir. Böyle bir hal karşısında bırakmış olduğum 100 silah ehl-i erbaba verile. Bunlar ki hayvanat-ı vahşiyyenin yumurtada veya yavruda olmadığı sıralarda Balkanlara çıkıp avlanalar ki zinhar hastalarımızı gıdasız bırakmayalar.

Öğretmenlere ayda 1000 lira eğitim ve öğretim tazminatı verilmesini sağladık. Bunun büyük bir yardım olmadığını biliyorduk. Ancak o tarihteki geçim endeksine göre yine de fena sayılamazdı. Öğretmenlerin bugüne kadar çok ihmal edildiklerini biliyorduk. Hiç olmazsa bu şekilde bir ek gelirle yardımlarına koşmak istedik.

Kimsesiz çocuklara karşı olan sevgim ise daha da fazla idi. Bu yavruların perişan hâlini görünce üzülüyor ve her gittiğim şehir ve kasabada varsa çocuk yuvası ile yetiştirme yurtlarını ziyaret etmek suretiyle noksanlıkların giderilmesi emrini veriyorum. Böylece günden güne bu kuruluşlar eski perişan hâllerinden kurtuluyorlar. Demek ki üzerinde durunca olabiliyormuş.

Liste
Yükleniyor…