#sömürgecilik

“Bin yıllık İslam kardeşliği”, “Çanakkale’de birlikte savaştık”, “Cumhuriyeti omuz omuza mücadele ederek kurduk” “Alevi-Sünni İslam kardeştir” “İslam Birliği”, “Misakımilli” gibi sloganlar, inkârcı, asimilasyoncu, ırkçı, sömürgeci, Türk devletinin, Türk-İslam Sentezi anlayışının sloganlarıdır. Öcalan’ın bu sloganlara sarılması devleti rahatlatabilir ama Kürdlere bir hak, özgürlük getirmez. “İslam kardeşliği”, Kürdleri kandıran, oyalayan bir slogandır. İttihat ve Terakki’den beri Türk egemenleri Kürdlere karşı hep bu sloganı kullanmışlardır. Cumhuriyet dönemi bunu daha ince politikalarla uygulamıştır.

Batı ülkeleri, yıllardır diğer ülkelere demokrasi getirmekten bahsediyor. Ancak tam tersi oldu. Sadece sömürgecilik ve kölecilik getirildi. Dünya düzeni demokratik değil. Özgürlükler yok. ABD, nükleer silahlarını Japonya'ya karşı iki defa kullandı. Sadece güç gösterisi yapmak için, Almanya'nın şehirlerini yerle bir etti. Tek amacı dünyayı tehdit etmek ve korkutmaktı. Ve tabii ki bizim ülkemizi. Vietnam'da kimyasal silahlar kullandılar ve her yeri vurdular. Kore'yi ve Japonya'yı işgal ettiler. Almanya'yı işgal altında tuttular. Ve şimdi kendilerini ortak ve müttefik olarak tanıtıp bu işgale devam ediyorlar.

Onbeşinci yüzyılda Avrupalılar Afrika’yı sömürge haline getirmeye başlayıp İspanya ilk uluslararası köle pazarını kurduğunda, hayvanları sömürmek için kullanılan metaforlar, modeller ve teknolojiler insan kölelere karşı eşdeğer bir zulüm ve güçle kullanıldı. Afrikalıları kendi doğal ortamlarından ve yuvalarından çalmak, acı içerisinde çığlık atan aileleri birbirinden koparmak, kölelerin vücutlarının etrafına zincirler sarmak, onları kıtadan kıtaya daracık bölmelerde çektikleri acıları ya da ihtiyaçlarını göz ardı ederek nakletmek, derilerine onların bir eşya olduğunu gösteren sıcak demirle damga vurmak, onları hizmetçi diye açık artırmada satışa çıkarmak, hizmet ve emekleri için üremeye zorlamak, çıkar elde etmek için hepsini sömürmek, onları nefret ve öfkeyle dövmek ve yığınlar halinde öldürmek… işte siyah kölelere uygulanan bu korkunç olayların hepsi ve daha nicesi öncelikle hayvan sömürüsü aracılığıyla geliştirildi ve mükemmelleştirildi.

Fransızların Cezayir’de yaptığına ne diyeceğiz? Bu yüzden Kürtler ve Ermenilerle ilgili duruma bakacak olursak bu Jöntürklerin Avrupalı gibi bir ülke olmak istemesiyle ortaya çıktı bu sorunlar. Türkiye tam olarak bu tür şeyleri gerçekleştirerek batı birliğine dahil oldu. Geçmişe baktığımızda bunlar modern devletler tarafından kendi sınırlarını korumak ve devlet oluşturmak için işlenmiş suçlardır. Ermenilerde bu suçlar Türkiye Avrupalı olmaya karar verdiğinde işlendi. Etnik şiddet, Türkiye'nin ahlaki ve etnik durumuyla ilgili bir geleneği değil.

Bugün yeryüzünde iki sömürgeci "blok" vardır. Bunlardan biri kara renkli "kapitalist emperyalizm"; diğeri ise bütün fraksiyonu ile "kızıl emperyalizm". Birincisi "çok uluslu şirketlerin" paravanasında, "az gelişmiş veya gelişmekte olan halklara yardım etmek, özgürlük ve uygarlık götürmek" maskesi altında, ikincisi de "ezilen, sömürülen halklara bağımsızlık, özgürlük ve adalet götürmek" maskesi altında,"sınıfsal savaş" sloganı ile "iç savaşlar" çıkarmakta ve "dünya proleterlerinin dayanışması" adı altında işgalini gerçekleştirmektedir.

Üzerime bu kadar yoğun şekilde gelen Avrupa Parlamentosu'na 'siktirin gidin' diyorum. Onlar insan hakları konusunda işledikleri kendi günahlarını ve suçlarını örtmek için çabalıyorlar. Ansiklopediler karıştırılsa Avrupa ülkelerinin işlediği kendi insan hakları cinayetleri görülebilir. Örneğin Fransız ve İngilizler Arapları öldürdü.

Tarih boyunca, hep başkalarının arkasına saklanarak varlığını sürdürmüş bir devleti önümüze atarak, kendi gizli emellerini gerçekleştirmeye çalışanların yaptıkları da en büyük adaletsizliktir. Biz artık bu gölge oyunundan bıktık. Kendine bile hayrı olmayan bir devleti, Türkiye gibi bölgesel ve küresel bir gücün önüne atıp, yem etmeye çalışmak artık komik kaçmaya başladı. Asırlardır Afrika'dan Güney Amerika'ya kadar sömürmedik yer, katletmedik toplum, zulmetmedik insan bırakmayanların devri sona eriyor.

Kolonilerinizin [sömürgelerinizin] korunması büyük bir çıkardır; ancak bu çıkar Anayasanıza göre görecelidir ve ulusun ve aynı zamanda kolonilerin yüksek çıkarı sizin özgürlüğünüzü korumanızdır ve bu özgürlüğün temellerini kendi ellerinizle baltalamamanızdır. Öyle değil mi? Onları özgürlüğünüzü kaybetmek pahasına elinizde tutuyorsanız, çürüyüp gitsin kolonileriniz. Evet, kolonilerinizi kaybetmekle, onlara mutluluğunuzu, onurunuzu, özgürlüğünüzü feda etmek arasında tercih söz konusuysa, tekrar ediyorum: çürüyüp gitsin kolonileriniz!

Liste
Yükleniyor…