#siyasi duruş

Ben ne (çoğunluk böyle istediği için) örtünmenin kayıtsız şartsız serbest olmasını savunan türden "demokrat"lardanım, ne de örtünmenin kadın-erkek eşitliğine aykırı olduğu iddiasıyla kayıtsız şartsız yasaklanmasını isteyen "laikçiler"i tasvip ediyorum. Başörtüsü yasağının üniversite öğrencilerine uygulanmasına karşı olduğum gibi, Parlamento'daki halk temsilcilerine ve kamu binalarında kamu hizmetinden yararlananlara uygulanmasını da onaylamıyorum. Ama laik, yani inançlar arasında ayrım yapmayan devleti temsil eden kamu görevlilerinin, kamu hizmeti verenlerin dini simgeler taşımalarının laiklikle bağdaşmadığına inanıyorum.

1980 yılında biliyorsunuz askeri darbe oldu. Ben Ecevit’in dış politika danışmanıydım. Darbeciler bana: “Biliyorsun, darbe yaptık. Vaziyeti Avrupa’ya izah edecek birine ihtiyaç var. Bunu da sen yapacaksın” dediler. Onlara verdiğim karşılık “Askeri bir darbe Avrupa’ya anlatılamaz” oldu. Bunu der demez canıma okudular. Aylığımı beş misli küçülttüler. Bildiğiniz parasız kaldım.

Meşru işler yok o kampta demektir. Ben CHP'nin Genel Başkanı olarak, Türkiye'nin her karışına gidiyorum. Her yerine gidiyorum, ister terör olsun ister başka bir şey... Bir dönem 'Siz Sivas'ın ötesine geçemezsiniz' diyorlardı. Biz değil, Sivas'ın ötesine dünyanın her yerine gideriz.

Tüm siyasi yaşamım boyunca, susmanın ve görmezde gelmenin hiçbir işe yaramadığını düşündüm. Türkiye'de gözlerimizin önünde sokak ortasında kadınlar güvenlik güçleri, polisler tarafından saçlarından sürüklenirken, darp edilirken, işkence görürken ve gözaltına alınırken kendimi bir milletvekili olarak koruyamam. Bir vekil olarak, bir kadın olarak ve mücadele arkadaşı olarak ezilen kadınları, Erdoğan ve AKP iktidarının ataerkil sistemi nedeniyle ihraç edilen ve işinden edilen sendikacıları, akademisyenleri, gazetecileri korumak için önlerinde siper olmalıyım. Bununla gurur duyarım.

Liste
Yükleniyor…