O uğursuz emperyalizmin pis uşağı kenan evrenin,bizim vergilerimiz ve devlet korumasıyla o yaşa kadar yaşamasını midem kaldırmıyor.
- Henüz kategori yok.
-
Giresun Bulancak Belediyesi Hangi Partinin Yönetiminde?10.11.2025
-
İstanbul'da 10 Kasım Pazartesi Elektrik Kesintileri: B…10.11.2025
-
Konya'da Duyulan Şiddetli Patlama Seslerinin Nedeni Be…10.11.2025
-
Müge Anlı'da Şoke Eden Vurgun: Kızları Ev ve Araba Sat…10.11.2025
-
Ede'de Acil Ambulans Sevkıyatı10.11.2025
-
Gelin Evi'nde 150 Bin TL'lik Büyük Ödül Sahibini Buldu…10.11.2025
-
Güntekin Onay'ı Hedef Alan Şüpheli, BeIN Sports Binası…10.11.2025
-
Cemre Baysel'in Aşk Hayatında Yeni Gelişme: Blok3 Sonr…10.11.2025
-
10 Kasım 2025 Pazartesi Tüm Kanalların Yayın Akışı: Sh…10.11.2025
-
ATV Canlı Yayın Rehberi: Frekanslar, Dijital Platforml…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#siyaset
Siyasetçi olamadım ki hiçbir zaman. Siyaset, çok severek yapılmalı. Vatandaşa hizmeti seviyorum ama siyaset adına yalan söylemek bende yok.
Kiminin tarikat, kiminin barikat, kimininse hakikat kurduğu bir ülkenin çocuklarıyız artık...
Bir politikacıyı diğerinden ayırt edemezdi. Ona göre bütün politikacılar olmadık yerlerde olmadık şaklabanlıklar yapan şempanzelerdi.
Ve inandıklarını gerçekleştirme olanağı ortaya çıktığı zaman, inandıklarını unutan bu başkan, her şeyin üzerinde azametle oturuyor.
Bay Dr. Rudolf Hilferding, devlet tarafından sosyal demokrasi ile mücadele etmek için Freiheit'ın yazı işlerine getirildi. İki yıl içinde, Freiheit'ı kritik tehlikeli bir gazete olmaktan öyle bir çıkardı ki, ortada ne gazete kaldı ne de tehlike.
SPD'nin adının "Alman Sosyal Demokrat Partisi" şeklinde sürmesi bir talihsizliktir. Eğer 1 Ağustos 1914'ten bu yana partinin adı da örneğin "Reformist Parti" veya "Küçük Teferruat Partisi" veya "Ailelerin Kahve Ocağı" filan şeklinde değişmiş olsaydı, bu yeni isim birçok işçinin gözünün açılmasını sağlardı, onlar da ayrılıp asıl kendi partilerine, yani işçi sınıfının partisine giderlerdi. Ama ne yaparsınız ki, o dükkân bütün kötü işlerini eski iyi isme sığınarak yürütmekte.
Siyasetçiler, özellikle her şeyin nasıl düzenleneceğini eksiksiz bilenler beni sinirlendiriyorlar.
Siyaset, haklı olmakla ilgili değildir; kitlenin siyasetçileri haklı bulması ile ilgilidir.
Galiba seyirciler de şaşırdı. Mahatma Gandhi nasıl olur da Nobel Barış Ödülü almaz? Sadece Peres değil, İsrailli İzak Rabin de Barış Ödülü aldı. Nobel Barış Ödülü’nü en çok İsrailliler alıyor. Dünya barışına çok hizmet ettikleri için çok ödül alıyorlar!
Politika; orduya, camiye ve okula girmemeli. Şimdiki politikacılara sorarsanız: "Efendim okulda politika olmalıdır." Ben okul bitinceye kadar ilim irfan sahibi olmalarını, bunları öğrenmelerini beklerim.
Mücadele, mücadele, mücadele... Vallahi mücadeleden bıktım. Hükûmetle mücadele, muhalefetle mücadele, eski siyasilerle mücadele, komünizmle mücadele, irtica ile mücadele, basın ile mücadele; velhasıl mücadelesiz bir günüm geçmiyor. Yine de bazı çevrelere yaranamıyorum. Ne yapayım ben böyle hayatı... Hoş geldin 1987 yılı... Kim bilir bu sene de nelerle mücadele edeceğiz?
Hiç sabırsızlık göstermeyin! Siyaset yapmanın ölçüsü var mıdır yok mudur, yakında öğreneceklerdir. Samimi bir şekilde memleket meseleleri ile uğraşmak nedir? İdeolojik mücadele, bölücülük, anarşistlik nedir? Bunlar arasındaki fark nedir? Bunları da öğreneceklerdir!
Biz tekrar geriye dönüp bir otoriter rejim getirmek heveslisi değiliz. Biz dejenere olmuş, yolundan sapmış demokrasiyi değil; birbirini seven, birbirini sayan, vatandaş olarak birbirini hor görmeyen bir ortamın bulunduğu demokrasiyi istiyoruz. Yoksa, "Sen filan partidensin, gözün çıksın." anlayışı demokrasiyle bağdaşmaz. Demokrasi bu demek değildir arkadaşlar. Ama rey için, koltuk kavgası için maalesef demokrasiyi bu hâle getirdiler. Ben burada size hitap ederken bir seçim konuşması yapmıyorum. Ben size memleketin düştüğü son durumu anlatmaya çalışıyorum.
Biz bir Kuzey memleketi değiliz. İsveç-Norveç değiliz. Efendim kolay değil. Yani onlar kaç senede geçtiler bu demokrasiye? Bizim 50'den sonradır demokrasiye geçişimiz. Halkımızın kültür seviyesi o mertebelere erişmiş midir? Açık konuşalım. Bugün seçime giden bazı kişiler, "Kime oy vereceksin?" dediğin zaman, "Beş parmak olan bir şey var. Oraya vereceğim." diyor. Yani Halk Partisi. Hâlâ öyle diyenler var.
Bu gülen ve avuçları acıyıncaya kadar alkışlayanlardan bir kısmının ileride zaman geçtikçe değişmeye başlayacaklarını, siyasi partilerin kurulmasına müsaade edildiğinde beni unutarak o tarafa yaranmaya çalışacaklarını biliyordum. İnsan yaratılırken böyle yaratılmış. Herkesten dürüstlük, vefakârlık, kadirbilirlik beklenmez ki.
Biz gerçek emperyalizmle er geç hesaplaşmak zorundayız... Bunu gerçekten yapmadıkça, Batıya hizmet teklif etmekle, belayı başımızdan defedemeyiz.