Bir, 1977 yılında 'terörist' Menahem Begin, 'Likud' Partisi adıyla, İsrael'de hükümete geldi. Şiddetin ve Yahudi şeriatının iktidarıdır.
- Henüz kategori yok.
-
Fatih Terim, Çekya Milli Takımı İle İlk Görüşmeleri Ge…08.11.2025
-
Adana Semt Pazarında Dehşet: Silahlı Çatışmada İki Mas…08.11.2025
-
Boluspor Teknik Direktörü Arslan'dan Bandırmaspor Maçı…08.11.2025
-
Everton, Gol Sıkıntısını Franculino Dju ile Çözmek İçi…08.11.2025
-
Galatasaray'da Yunus Akgün Fıtık Ameliyatı Oldu: Saha …08.11.2025
-
Bengü'den Çağatay Ulusoy ile Romantik Film Hayali08.11.2025
-
Pınar Deniz'in 32. Yaş Gününe Eşi Kaan Yıldırım'dan Ro…08.11.2025
-
Halef 8. Bölüm Disney+'a Özel Yayınla İzleyici Karşısı…08.11.2025
-
Ocak 2026 Emekli ve Memur Maaş Zamları Netleşiyor: Son…08.11.2025
-
Rojin Kabaiş Davasında Kritik İlerlemeler: DNA Bulgula…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#şiddet
Dinselleştirme sürüleştirmenin yoludur. Şiddet bir ideolojinin yıkılması ve bir diğerinin yerleştirilmesidir. Yetmişli yıllarda çok büyük bir yoğunluk kazanmış olan aydın katliamını böyle anlamak durumundayız; anti-laik ve anti-entelektüel bir savaştır. Şöyle de söyleyebilirim; aydın katliamı bir dezentellektüalizasyon savaşı idi ve dinselleştirme ile sürüleştirme açısından zorunludur.
En şiddetsiz toplumlar, geçmişi ve geleceğinde, en yoğun şiddet içeren toplumlardır.(1986)
En büyük ihtiyaç, çocuklarımıza bilgiye dayanarak ve bağlantıları görerek düşünmeyi öğrenmelerine; insanlarımıza da her şeyden önce ölmeyi ve öldürmeyi reddetmeyi öğrenmelerine yardımcı olmaktır.
Her çağda, bu cinayetlerin tekrar edilmesini istemeyen ve bunu engelleyen saf varlıklar ortaya çıkar. Ne var ki kullandıkları yollar başka cinayetlere, yeni felaketlere, yeni sefalete sebep olur.
Sevgili çocuklar, ananız dayak yiyorsa gücünüz yettiği kadar siz de babanıza vurun. Babalar dünyasına ilk darbeyi böyle vuracağız.
Altı tane puşt bir insanı dövüyor, sen yanından hiçbirşey yapmadan geçiyorsan, yedinci puşt sen olursun.
Unutmayalım ki şeriatçının başlıca özelliği kurnazlıktır. Şeriatçı güçsüz iken kuzu postuna bürünmüş olarak hoşgörendir, sabredendir, kötülüğü iyilikle karşılar gibi görünendir, şiddete ya da saldırganlığa yönelmezmiş gibi hareket edendir, demokrasiye bağlı imiş gibi görünendir. Fakat bu davranışlarının hepsi kurnaz hesaplara yani güçlenip şiddete başvurabileceği ve şeriat düzenini gerçekleştireceği günlerin gelmesi umutlarına dayalıdır. Güçlenebilmek için her türlü aracı meşru saymaya hazırdır fakat güçlendiği an kuzu postunu çıkarıp kurt kılığına bürünmekte gecikmez ve bu postu çıkardığı an cellat kesilir. Okuyunuz şeriat tarihini; bunun nice örnekleriyle şaşkına dönersiniz.
Bütün dinler “öldürmeyeceksin, zulmetmeyeceksin“ diye çıkmış olmasına rağmen, din kadar uğruna insan öldürülmüş başka bir kavram var mı?
İnsanların birbirini öldürmesinde, hayvan öldürüyor olmanın büyük rolü olduğu kanısındayım. Çünkü canlıların birbirlerini öldürmeleri konusunda var olan doğal engel, hayvan öldürmek yoluyla aşılıyor. Acı çeken bir canlı katlediliyor, kafası kesiliyor, barsakları deşiliyor, böbrekleri, ciğerleri çıkarılıyor. Normal olarak her insanda, hemcinsini öldürmeye karşı bir engel var. Ama hayvanları öldüre öldüre, onlarla aynı biyolojik koşullara sahip insanları da öldürmeyi doğal karşılıyorlar.
İnsanlık bir gün, biyolojik olarak kendisine benzeyen, bir ana-babası, yavrusu, yüzü, duyguları olan, acı çeken, mutlu olan, başka canlıları hunharca öldürüp yeme cinnetinden kurtulacak. Bundan adım kadar eminim. İlerideki kuşaklar bizim çağımızı hayretle okuyacak ve “Sahiden mi? Canlıları ödürüp onların ölü gövdelerini mi yiyorlarmış?” diye inanamayacaklar.
İnanç üzerine dayanışma çoğu zaman patolojiktir. En çok tanrı’ya inananlar birbirlerini öldürmüşlerdir ve tanrı adına öldürmüşlerdir.
Oligarşileri zengin ve hükümetleri yoksul olan, demokratik deneyimleri olmayan ülkelerde, siyasal hizipler arasındaki mücadele kaçınılmaz bir şekilde şiddete yol açar.
Dil bozulduğunda insanlar duyduklarına olan inançlarını yitiriyor, bu da şiddete yol açıyor.
Paşa Hazretleri 'dağda bir tek gerilla kalmayıncaya kadar dağları temizleyeceğim' demiş. Aferin. Almış bir görev yerine getirecek tabii. Dağların boş kaldığı dönemlerde sorun çözülmüş mü? Niye çözülememiş? Çünkü sorun dağlarda değil. Sorun, kentte, toplumda, bizim aramızda. Çözülmedikçe, o dağlar yine dolar. Gençler 'spor olsun' diye çıkmıyor dağlara, canları pahasına çıkıyorlar.