Diktatörler seçim yaparlar ama kaybetmezler. Hüsnü Mübarek gibi, Sisi gibi, Putin gibi, Esad gibi, Aliyev gibi, Maduro gibi. Seçim kaybeden diktatör bilen varsa yazsın, öğreneyim.
- Henüz kategori yok.
-
Bursa'da Peş Peşe Depremler: Balıkesir ve Gürsu Merkez…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.5 Büyüklüğünde Deprem: Çevre İ…10.11.2025
-
Anadolu Otoyolu Bolu Dağı Tüneli Çıkışında Zincirleme …10.11.2025
-
Bursa ve Kocaeli için Japon Uzmandan Hayati Deprem Uya…10.11.2025
-
Benfica'da Tarihi Başkanlık Seçimlerinde Rui Costa Yen…10.11.2025
-
Bursa ve Çevresinde Peş Peşe Depremler: Balıkesir Merk…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.5 Büyüklüğünde Deprem: Son Dur…10.11.2025
-
Ligue 1'de Emegha Şov Yaptı: Strasbourg, Lille'i Mağlu…10.11.2025
-
Çarpıntı Dizisi 9. Bölümde Halit'in Dönüşüyle Ortam Kı…10.11.2025
-
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü Saygı ve Minnetle Anma il…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#seçim
Coğrafya değil, attığın oy kaderindir. Coğrafya kader olsa; bir Kuzey Kore'ye bak bir Güney Kore'ye bak. Bir Türkiye'nin Ege sahillerine bak, bir Yunanistan'ın Ege sahillerine bak. Bir Mısır'a bak, bir İsrail'e bak.
Hayır efendim, ben Süleyman Demirel ve Ecevit’in dahli olduğunu düşünüyorum. Özal’ın dahli olduğunu düşünüyorum. Kenan Evren televizyona çıktı. "Lütfen bu adama, Özal’a oy vermeyin." dedi. "Yobazdır bu herif." dedi. Milletçe koşa koşa gittik, Özal’a oy verdik. Paşa, "Vermeyin." dediği hâlde. E ben şimdi Paşa'yı nasıl sorumlu tutayım yahu? Adam açık açık söyledi, "Oy vermeyin bu adama." dedi. Ama demokrasi! Evren generalim ona da "Peki." dedi, oy verildikten sonra da. "Ya ben bu oyu tanımıyorum." demedi.
Demokrasi, ayaktakımının rejimidir. Benim demokrasiye olan antipatim, kalifiye veya kalifiye olmayan herkesin lafının geçmesinden kaynaklanıyor. Genel olarak oy veren insanların belli bir görgü ve bilgisinin olması gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde nasıl seçim yapabilecek?
Cehalet en büyük düşmandır. Ama bu düşman dışarıdan gelmez. Bunu biz kendimiz büyütür, bizi daha çok cahil edecekleri başımıza getirmek için sandıklara koşarız, zira cehalet rehaveti, rehavet yalancı bir rahatlığı, o da sonunda felaketi getirir. Türkiye insanı böyle bir felaket yoluna çoktan girmiştir. Korkum bunun sonunun cehennem olacağıdır ki, ilk ateşleri de son on yıldır görünmeye başlamıştır. O ateşe, edinemediğimiz arkadaşlarımızla bir arada itilmekteyiz.
Zekâ, iyi kullanılırsa koruyucu bir zırh, kötü kullanılırsa öldürücü bir silaha dönüşebilir. Seçim bize aittir.
Tayyip Erdoğan seçimle gider mi? Bana göre hayır. Tayyip Erdoğan'ın artık seçimle bu ülkenin başından gitmesi bana pek mümkün görünmüyor. Tabii seçimle gitmez cümlesini sarf ettiğiniz an akla hep başka şeyler geliyor. Ne demek seçimle gitmez, o zaman darbe mi olacak? Valla darbe ihtimalini en az görenlerdenim biliyorsunuz. Çok uzun zamandan beri de -meslekteki söylüyorum- hatta ilk günden bu yana ki ben mesleğe başladığımdan hemen dört yıl sonra 12 Eylül darbesi olmuştu. O darbeden bu yana zaten askeri darbelerin, bu tür totaliter, faşist uygulamaların asla bu ülkeye yarar getirmeyeceğini söylemiş biriyim, nitekim getirmediğini de gördük. 12 Eylül askeri faşist darbesi işte döndü döndü döndü, 30-40 yıl sonra başka bir otoriter/totaliter rejime dönüştü. Onun için darbe, hem de bugünün koşullarında darbe yapabilecek kabiliyet yok. Kabiliyet yok derken işte yine kelimeleri seçmek gerekiyor. Sanki ‘Bu asker darbe yapamaz’. Hayır, koşullar onu getiriyor. Yani bugüne kadar darbelere bakın, dünyada da pek darbe kalmadı. Neden? Çünkü hem bir demokratik olgunluğa erişiyor ülkeler, ama daha önemlisi benim gördüğüm -geri kalmış çok ülke var- teknolojik gelişmeler, haberleşmenin çok hızlı olması darbe gibi genel ülkenin her tarafını aynı anda belli grupların aynı şekilde hareket etmesini önlüyor. Siz bir karar veriyorsunuz, ama o karar sizinle birlikte çalışanlara varana kadar zaten her taraftan duyulmuş oluyor. Yani teknik açıdan darbe yapmak bana göre çok zor.
Sonuç yine sıfır. Adayda uzlaşamayınca Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylığı konusunda eski bilinen hukuk dışı iddiaları tekrar etmişler. Oysa Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde ikinci dönem için aday olduğunu, adaylık önünde hiçbir engel olmadığını defalarca anlattık.
Bir söz ne seçim kazandırır, ne seçim kaybettirir, ama bir sözden dönmek partiye çok şey kaybettirir.
Politikacılar her zaman bir sonraki seçim için gerçekçi manevralar yaparlar. Temel problem çözücüler olarak modası geçmiş durumdalar.
Para kazanmak mı yoksa mantıklı olmak mı istediğinize karar vermelisiniz, çünkü ikisi birbirini dışlar.
Ütopya ile tarihe karışmak arasında son ana dek kıl payı farkla ilerleyen bir bayrak yarışı olacak.
Kader anlaşılmaz arzularını uygulamak istediğinde binlerce yol bulunabilir. Geçici bir bayılma, bir anlık dikkatsizlik ya da körlük, yanlış bir seçim yapmamıza yeter. Daha sonra olayın önemini sonradan anladığımızda, o olayı sürekli yorumlayabilir, nedenlerimizi açıklayabiliriz, gerçek amaçlarımızı ortaya çıkarmaya çalışabiliriz, ama geri dönüş yoktur
Dürtüler genellikle kestirmeden gitme, daha kısa, ama az bilinen bir yolu kullanma biçiminde masum bir istekle başlar. O ana dek hiç geçilmemiş olan yan sokaklardan geçip karmaşık bir yürüyüşü kısaltınca, insanın önüne oldukça çekici olanaklar çıkabilir. Ama bu kez her şey değişik başladı.
Sizin harmanınız büyük de, taneniz çıkmıyor. Burada beni dinlerken aşka gelip Rahman'ı alkışlarsınız, sandık başına gidince Şeytan'a sarılırsınız.
'Akıl mı, para mı?' dedi. Ben, 'Para', dedim. 'Ben olsam aklı seçerdim', dedi. 'Haklısın', dedim... 'Herkes, ihtiyaç duyduğu şeyi seçer.'
Seçim bir siyasi faaliyet değildir. Seçim aday olduğunuz işle ilgili vatandaşlara ne yapacaksınız, niye aday oldunuz bunu anlatmaktır.
Sakın unutma, ne zaman karşına bir seçenek çıksa, bilinmeyeni, riskli olan, tehlikeli ve güvencesiz olanı seç. Hiçbir zaman zarara uğramazsın.