Savaş her şeyin babası ve kralıdır; kimini tanrı, kimini insan olarak ortaya çıkarır; kimini köle, kimini özgür kılar.
- Henüz kategori yok.
-
10 Kasım Anıtkabir ve Dolmabahçe Sarayı Ziyaret Saatle…10.11.2025
-
ABD ve Suriye Arasında Tarihi Buluşma: Beyaz Saray'da …10.11.2025
-
Jannik Sinner, ATP Finalleri'nde Fırtına Gibi Esti: Sa…10.11.2025
-
Uzak Şehir 37. Bölüm: Alya ve Cihan'ın Aşkı Fırtınalar…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.9 Büyüklüğünde Deprem: Uzmanla…10.11.2025
-
Kastamonu'da Kayıp Anne ve Oğul Arayışında 'Daraltılmı…10.11.2025
-
Burgos FC ile CD Castellón Karşı Karşıya: LaLiga Hyper…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da Yerin Altı Sallandı: 4.9 Büyüklü…10.11.2025
-
Tom Hardy'nin Başarılı Performansları ile İzleyicileri…10.11.2025
-
ABD ve Suriye Arasında Tarihi Zirve: Sezar Yaptırımlar…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#savaş
Beş yüz gündür, şu bulunduğumuz dünya köşesinde, bombardımanlar, tüfek ateşleri; sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar sürüp gidiyor, hiç dinmeden. Ebedi bir savaş alanına gömülüp kalmışız.
Sonra bakınız ne oldu, en fazla vatansever nutukları atanlar en evvel kaytarmanın yolunu buldular.
Dünyanın dört bir tarafındaki askeri mezarlıklar Tanrı'nın yanlarında olduğuna inandırılmış, beyni yıkanmış ölü askerlerle doludur.
Kanımızın son damlasına kadar savaşacağız demek kolay, ama budalaca bir sözdür. Zaten söylenir, ama yapılmaz. Cinayettir üstelik!
Orta halli ailelerinin dört çocuğunun bulunduğu bir ulus, her yirmi yılda bir savaşa girmeyi göze alabilir. Böylece çocuklardan ikisi ölür, geriye kalan ikisi ise soyunu sürdürür.
Şiddet araçIarının teknik geIişimi artık öyIe bir noktaya geIdi ki, hiç bir siyasaI amaç, insan akIının sınırIarı içinde, bu araçIarın yıkıcı potansiyeIine denk değiIdir; ne de siIahIı çatışmaIarda bu araçIarın kuIIanıImasını hakIı kıIabiIir.
Milletinin ve memleketinin geleceği tehlikede olmamak şartıyla ben daima savaşa karşıyım.
Esasen bütün milletlerin kudurmuş gibi, boğaz boğaza, milyonlarca insanı parçalamalarını manasız buluyordum.
Çanakkale'de dövüşürken ne asi ne esirdik. Namuslu bir millet gibi dövüştük, öldük, öldürüldük. Ne zamandan beri ve hangi milletle savaşılır da mağlup olduğu zaman ona katil denilir ?
Ah... Yermük günü... İnsan kanlarının vadide sel gibi aktığı Yermük!... Şiddetli bir kırağının olduğu gece, gökten boşanan yağmura karşı kalkanımın altında gecelediğimi unutamıyorum. O gece Muhacirlerden kurulu akıncı birliğinde baskın yapmak için sabahı zor etmiştik. Ah... Yermük harbi... Üç bin yiğitle, yüzbin küffara karşı zafer kazandığımız Mûte’yi bile unutturdun!..
Harb, benim etimi çiğneyemedi. Şehidlik mertebesi hariç elde etmediğim makam kalmadı. Vücûdumda bir karış yer yoktur ki, ya kılıç yarası, ya bir ok yarası veya bir mızrak yarası olmasın.
Vücudumda yaralanmamış yer yok. Gel gör ki, savaş meydanlarında yenilgi yüzü görmeyen Halid, yatağında ölüyor.
Sizin kadını ve içkiyi sevdiğiniz kadar; ölümü ve şehitliği seven bir orduyla geldim karşınıza.