Sezen Hanım ishal olmuş ama ne yazık ki Sezen Hanım'dan çıkanların hepsi beste olmuş. (2007)
- Henüz kategori yok.
-
Daniel Day-Lewis'in "Anemone" Filmiyle Muhteşem Geri D…08.11.2025
-
Milan, Parma Deplasmanında Kritik Virajda: Allegri'den…08.11.2025
-
Bergen County Yargıcı, İç Zarfı Olmayan Oy Pusulaların…08.11.2025
-
Gönül Dağı Dizisinin Sevilen Oyuncu Kadrosu ve Yeni Ge…08.11.2025
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#sanatçı
Sezen Aksu için en güzelini Cemal Süreya yazmıştı, hep aynı ve tek şarkıyı söylüyor, diyordu. Doğrudur, ama ilerici dünyamıza dost bir renk olarak düşünüyordum. Şimdi düşman ilişkiler içindedir ve bu ilişkileri kesmediği sürece, 'Son Şarkısın Se'en' olmaya mahkum görünüyor. (1995)
Benim sermayem çift el artı çift göz... Karamsardan varan harbi doğru söz, acılarımsa köz.
Sanatını icra eden her sanatçının belli miktarda cazibesi, albenisi vardır. İnsanlar sanatçıları kafalarında kurarlar, onları belli kalıplara sokarlar ister istemez. O sanatçıya ulaştıklarında belki akıllarındaki kişi yok oluverir ve o kişi yepyeni bir kişi olarak doğuverir.
Ressamlar, heykelciler, müzikçiler, yazarlar, tiyatro ve sinema sanatçıları, sürdürmek için bazen aralarında şah yapıtların çıktığı oyuncaklar yapıp dururlar kendilerine... Onun için büyümeden yaşlanmanın “sadece kendilerine malûm” hiç bitmeyen bir lunaparkında dolaşırlar.
Egolar konusunda bir anlam karmaşası var. Elbette sanatçıların egoları yüksektir. Değerlendirilmesi gereken nokta; hangi alanda egolarının yüksek olduğudur. Sanatçıların eserleri ve eylemleri geniş kitlelere hitap eder. Her sanatçı bunu arzular da... Ama ben, yapılan işin kameralarla aşk yaşamak için araç olarak kullanılmasının, sanatçılık egosuyla ilgisi olmadığını düşünüyorum. Ve üzülerek söylüyorum; meslektaşlarım bunu yapıyor. Asli işlerini kendilerini sürekli ekranlarda görme adına sislerin arasına itiyorlar. Bu nedenle müzik sektöründe işler kötüye gidiyor.
Müzisyenlerin rekabeti, müzisyen olmayan sanatçıların rekabetinden çok daha asil ve yapıcı. Müzisyen olmayan bir sürü şarkıcının yaptığından daha iyi işler yapıyoruz.
Ürettiklerim ve gerçek hayatımla bir kainat gezginiyim. Ama bu hassas coğrafyada yaşayan bir sanatçı olarak, üzerinde yaşadığım topraklara olan sorumluluklarımı göz ardı edemem. Düşlenen cennetlere rüya alemlerinden transit olarak geçilmiyor. Tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ne inanan, laik, demokratik, Kemalist, anti emperyalist bir yurtseverim. Bu benim dünya görüşümdür. Kimseyi ilgilendirmemesi gerektiği gibi, kimsenin düşünsel yapısı ve yaşam şekli de başkalarını ilgilendirmez. Çalıştığım kişilerde, müzisyenlerimde, her türlü eğilime, tercihe sahip insan vardır.
Din adamı mantığı, bir yıldız veya sanatçı mantığı gibidir. Hayatın dışına çıkmayı, insani yönlerini mümkün mertebe insanlara göstermemeyi esas alır. İnsanlara hep etkileyici görünmek ister. Aksi halde gözden düşecektir.
Gerçek sanatçı, Tanrı'nın lütuflarıyla doğan ve kadirşinas halkın alkışlarıyla beslenen nadide bir çiçektir. Gerçek sanatçı kendini topluma adayan kişidir. Sanatçı kendi hayatını yaşayamayan sorumlu insandır. Sanatçı her saniyesi ölçülü ve mesuliyet dolu bir varlıktır. Gerçek sanatçı nice uzun yılların yükünü omuzlarında taşıyan bir ağır işçidir. Sanatçı topluma mutluluk veren ıstırapları neşeye çeviren insandır. Sanatçı her kalpte dolaşan kandır. Bir toplumun kalitesi yetiştirdiği gerçek sanatçılarla ölçülmektedir. Ve de sanatçı çok sabırlı olmalıdır her nimetin bir külfeti vardır çünkü.
Tanrılar hakkında konuşuyorum, ben ateistim. Ama ben de bir sanatçıyım ve bu nedenle bir yalancıyım. Söylediğim her şeye güvenmeyin. Doğruyu söylüyorum.
Ustalığı kabul etmiyorum. Ustalık zanaatta olur, ama sanatta olmaz. Sanatçı bildiğini tekrar eden değil, kendini yeni baştan yaratan ve daima arayandır. Talebe olmayı tercih ederim.
Sanatçı, çağının yansıtıcısıdır. Ama nasıl yansıtır? Mesele orada. Duvarıma yazdığım yazı şuydu: Aktaramadığım şey gereksizdir. Mutlaka aktarmak isterim.
Üstün yaratıcılar alt basamakları tek hamlede atlayarak, doğrudan kendini gerçekleştirmeye yönelir.
Tchaikovsky, Hemingway, Gaugin ve Zola depresyon yönünden tedavi edilmiş olsalardı, bugün kendilerini tanıtan o eserleri vermemiş olacaklardı.
Müzisyenliği seslere, ressamlığı renklere, şairliği sözcüklere karşı aşırı duyarlılık olarak görebiliriz.